Evlilikte önemli bir bağ: İletişim

Evlilikte önemli bir bağ: İletişim

Evlilik serimizin bu bölümünde Çiftler Arası İletişim bağının neden önemli olduğunu ele alacağız. Ayrıca iletişim örnekleri üzerinden kendi iletişim tarzımızı gözden geçirmiş olacağız. Konuya giriş yapmadan önce bu serimizin ‘Yorgun ve Dinamik Evlilikler-1′ ve ‘Dinamik evliliklerin sırrı!’ ile ilgili yazılarını okumuş olduğunuzu varsayarak bu konuyu ele alacağım.Resme, doğru bakalım Konuya bu yazımızda kullanmayı uygun gördüğüm

VAHİT GÖZ 14 Mart 2021 RENKKÖRÜ DÜŞÜNCE

Evlilik serimizin bu bölümünde Çiftler Arası İletişim bağının neden önemli olduğunu ele alacağız. Ayrıca iletişim örnekleri üzerinden kendi iletişim tarzımızı gözden geçirmiş olacağız.

Konuya giriş yapmadan önce bu serimizin ‘Yorgun ve Dinamik Evlilikler-1′ ve ‘Dinamik evliliklerin sırrı!’ ile ilgili yazılarını okumuş olduğunuzu varsayarak bu konuyu ele alacağım.Resme, doğru bakalım

Konuya bu yazımızda kullanmayı uygun gördüğüm resmi kısaca yorumlayarak başlayacağım. Görüntüde anne, baba ile el ele tutuşmuş kız ve erkek çocuklu bir zihinsel idealize edilmiş aile görüyoruz. Neden zihinsel idealize ifadesini kullandım çünkü, evlenecek çiftlerde baskın olarak görülen aile şeması bu olduğundan. Hatta bu durum da, çocuksuz ailelerin mutlu olamayacağı da anlaşılabilir.

Oysa ki baştan ifade eymeliyim ki, Toplumda oluşturulan ideallerde özellikle Doğunun orta coğrafyasında bu baskın düşünceden dolayı çocukları olmamış yada tercihen çocuksuz yaşamı benimsemiş çiftlere gizli baskıların olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bu bakış açısını kabul etmediğimi ve etik görmediğimi söyleyebilirim. Bu resim de doğru iletişimin ve Ailedeki sevginin orantılı paylaşımını görüyoruz. Çocuklar anne ve babasının ellerinden tutarak her ikisininden sevgi aktarımını almış oluyorlar.

İletişim, en başta doğru konuşma, sonrasında etkili dinlemedir…

İletişimin püf noktası kişinin doğal davranmasında yatıyor. Açık, net ve pozitif duruş iletişimde önemli bir noktadır. İnsan sevgisini sevdiğine aracısız gösterebilmelidir. Çiftlerin konuşmasını engelleyen, yeterince konuşmaları mı, anlaşılamadığı hissi mi, konuşulacak bir şeyleri artık kalmadığı düşüncesi mi yoksa birbirlerini konuşmaya değmeyecek görmeleri mi? Bu soruların hepsinin tek çözüm yolu doğru, doğal ve içten iletişimde yatıyor.

Eşlerin en önemli bağıdır iletişim. İletişim, doğru konuşma ile başlar, doğru hissettirme, doğru hediye, doğru duruş ile yol alır. İletişimin anlaşılır olması ise etkili dinleme ile olur. Genelde insanlar iletişimde konuşma yöntemini kullanırlar. Konuşarak kurulan iletişimin doğru kurulması gerekir. Yani ses tonu, konuşmada kullanılan ‘Sen-Ben- Biz gibi’ diller, açık ve anlaşılır ifadeler kullanmak önemlidir.

Çiftler birbiriyle konuşmadan da iletişim kurabilirler. Hal dilleriyle birbirlerinin neye ihtiyacı olduğunu anlayabilirler.Fakat bu yöntem çoğunluk için geçerli olmayabilir. Herkesin bu yönü gelişmemiş de olabilir. Bu yüzden sakin, anlaşılır, tane tane, bağırmadan kurulan iletişimin daha sağlıklı olduğunu söyleyebilirz.

Günümüzde bir çok insan gibi eşler de artık birbiriyle daha az konuşuyorlar. Bazen de konuşuyormuş gibi yaparak iletişim kurduklarını düşünüyorlar. Oysa ki eşler birbirleriyle daha fazla konuşabilmeleri gerekir. Her geçen gün yaşamın duygusal kalitesinin düştüğü bu günler de eşler birbirleriyle daha fazla konuşmaya, dertleşmeye, anlaşılmaya ihtiyaçları var.

Bunun için de verilmesi gereken en doğru karar; eşlerin birbirlerine yeterince zaman ayırmalarıdır. Bu konuda kendinizi kandırmayı bırakıp, zamanınızın olmadığı fikrini kafanızdan atmalısınız. Çiftler isterse yeterli zamanı bulabilirler. Yeter ki bu konuda istekli olsunlar. Konuşmadan anlaşılmak, istemeden verilmek, emek harcanmadan mutlu olmak pek de mümkün gözükmüyor.

Örneğin, eşlerden biri yada her ikisi arkadaşlarıyla birlikte olduklarında veya evin dışındaki herhangi bir ortamda kendilerini mutlu hissetmelerine rağmen eve geldiklerinde kendilerini mutsuz hissidiyor, konuşmak istemiyor, içlerine kapanıyor ve birarada oturmaktan mutlu olmuyorlarsa aralarında çok ciddi iletişim sorunları vardır. Öncelik olarak gördükleri şeyleri bırakıp kendilerine dönmeleri ve birbirleriyle konuşma- dinleme, birlikte zaman geçirmeye başlamaları gerekir.

Beni sev, beni dinle, beni anla…

Eşleri zorlayan iletişimlerden biri de ‘beni seviyor mu?, beğeniyor mu? kendimi ilgisiz, değersiz hissediyorum gibi ‘ soruların sıkça sorulmaya başlandığı dönemlerdir. Evliliğin belirli yıl dönümlerinde bu tür soruların gelmesi çok normaldir, normal bakılmalıdır.

Soruların normal olması kadar çiftlerin de bu sorulara gönül rahatlığı ile verebilecekleri cevapları olmalıdır. Seni tabi ki de seviyorum, Seni çok beğeniyorum, Seni biraz ihmal ettiğimin de farkındayım ve bunu telefi edeceğim gibi ifadeler eşleri rahatlatacaktır. Bu tür konuşmalarda çiftlerden biri ‘daha kaç kere güzelsin, seni beğeniyorum, özelsin, değerlisin’ dememi istiyorsun gibi bir çıkışı da olabilir. Çözüm olarak, bu beklentiyi sorun etmeden cevaplamaya çalışmak, sevginizi ve bağlılığınızı doğru iletişimle ifade etmek yerinde olacaktır.

Hayalet Eşler iletişim kurmazlar

Bir boşanma davası tutanağında şu cümleler geçiyor: ‘O kendi dünyasında benimle iletişim kurmadan yaşayabiliyordu, problem yoktu. Sessizlik ile uygulanan bir psikolojik şiddet, sessiz işkenceyi istemiyorum’ diyordu. Yani eynı evi, ortamı paylaşan çiftlerin konuşmamaları da bir nevi şiddettir.
En sorunlu iletişimlerden biri de ‘iletişimsizlik’ tir.

Yani hayalet eş modelidir. Bu modelde eşler birbiriyle konuşmadan yaşama tarzını benimsemişlerdir. Kendilerine sorulduğun da da ‘biz böyle daha rahatız çünkü konuşursak kesin kavga ederiz, huzurumuz kaçar’ gibi bahaneler ileri sürerler. Doğal yaşamı altüst eden bu fikri, yanlış olduğunu bile bile uygularlar. Böyle bir sonuca varmalarının kendilerine göre mutlaka bir makuliyeti de olabilir..

Ama, bu güne kadar,konuşmadan, çaba göstermeden sorunlarını çözebilen pek bir insan görmedim diyebilirim. Çiftler karşılıklı iletişim kurmadan anlaşılmayı, duygularının farkedilmesini, önemsenmeyi, sevilmeyi bekliyorlarsa bence beklemesinler. Önce iletişim kursunlar. Bunu da konuşarak, sarılarak, birbirlerinin
gözlerinin içine bakarak, hediyeleşerek veya birlikte zaman geçirerek ancak çözebilirler.

Hiçbir arkadaş ‘Eş’ ten daha kıymekli olamaz

Çiftler, birbirlerine doğru anlam yüklemeliler. Eşler, arkadaşlarının yanındayken hissettiği, mutluluğu, neşeyi, huzuru, güveni, saygıyı, sevgiyi ve muhabbetin daha fazlasını, daha baskın olanını birlikteyken de hissedebilirler. Yeterki eşler, arkadaş ortamı ve iş ortamını aile ortamı ve eviyle karıştırmasınlar.

Kusurlarını düzeltmek yerine olumlu taraflarını görmek…

Eşler birbirleriyle olduklarında odaklanacakları şey, kusurları, eksikleri olmammalıdır. Daha çok güçlü yönleri, olumlu tarafları öne çıkarılmalıdır. Bunun içinde iletişimlerinde pozitif cümleler ve onay cümleleri kullanmayı artırmaları gerekir. Örneğin, bu konuda haklısın, daha öncede senin dediğin gibi bu konuyu çözebiliriz.

Ben sana güveniyorum…Evet eşler birlikte zaman geçirdiği oranda ve birbirlerini olduğu gibi kabullendiklerinde, değiştirmeye çalışmadıklarında mutlu bir iletişim kurabilirler.
Çiftler ne zaman ki; aramızdaki ilişkiyi daha olumlu yönde nasıl geliştirebilirizi, birbirimizi daha nasıl mutlu edebilirizi ve evliliğimizi daha anlamlı hale nasıl getirebilirizi konuşmaya başladıklarında ortada bir emek, gayret olacağından tüm sorunların çözümü ve doğru iletişimi adına ilk adımı atmış olacaklardır…

Kitap Önerim: Geliştieren Anne Baba ( Doğan Cüceloğlu)

Uzman Psikolojik Danışman