Duyguların dışa vurumu ve gerçekler

Duyguların dışa vurumu ve gerçekler

Duygular; sanatçıların ve meslek sahibi insanların kendi iç dünyalarının ve zihinsel özerkliklerinin özgün yansıması olarak ortaya çıkardıkları san’atlarını, el işcilik ve becerilerini göstermeleri gibidir. Her duygu bir yaşanmışlığı, kültürel birikimi, değerler dizimini ifade eder. Aynı zamanda ‘duygular’ sosyal yaşamda da önemli bir figür olarak kendini gösterir. Duyguların şahsi ve bireysel yönü kadar toplumsal yani milletleri

VAHİT GÖZ 15 Şubat 2023 RENKKÖRÜ DÜŞÜNCE

Duygular; sanatçıların ve meslek sahibi insanların kendi iç dünyalarının ve zihinsel özerkliklerinin özgün yansıması olarak ortaya çıkardıkları san’atlarını, el işcilik ve becerilerini göstermeleri gibidir. Her duygu bir yaşanmışlığı, kültürel birikimi, değerler dizimini ifade eder. Aynı zamanda ‘duygular’ sosyal yaşamda da önemli bir figür olarak kendini gösterir.

Duyguların şahsi ve bireysel yönü kadar toplumsal yani milletleri kapsayan önemli bir olgu yönü de vardır. Aynı olaya, farklı farklı onlarca insanın farklı tepki gösterme ihtimali veya tepkisiz kalma durumları kadar, toplumların da benzer tepki ya da ‘tepkisizlik tepkisi’ gösterme ihtimalleri olabilir. Belki de bu durumu en iyi açıklamaya çalışan kavram ‘Duygu Sosyolojisi ve Psikolojisi’ dir.

Hepimizin yaşam haritasının başlangıcından bugüne kadar olan görüntüsünde duygularımız, kültürel kodlar ile yakın ilişkide bulunduğumuz kişiler ve kök aile ilişkisinin etkisi altında olduğu görülecektir.

Duyguların dışa vurumunda kişiler arası farklılıklar kadar milletlerin de farklı tarzları, ritüelleri olduğu görülmektedir. Asya toplumlarında sevinç ve üzüntü gibi ana tonluduyguların açığa çıkarılma biçiminde, daha netlik vardır. Sevinçlerinde yüzlerine yansıyan aşırı mutluluk, coşkunluk hali gözlemnebildiği gibi; üzüntü duygusunda ise benzer aşırı yıpranmışlık, kızgınlık ve kontrolsüz davranışlar ile kendini gösterebilir.

Benzer tepkileri Türkiye ve Arap coğrafyası adı verilen ülkeler kümesinde de gözlemlemek mümkündür. Hatta sevinçlerin abartılmasından kaynaklı ölümcül kazaların olduğuna, üzüntülerinde kontrolsüzlüğünde isyan, inkar, intihar ve içe kapanma, yaşamdan kopma eğilimleri görülme olasılığı daha fazladır. Batı ve Amerika gibi toplumlarda ise duyguların dışa vurumunda daha kontrollü, doğu toplumlarına göre daha ölçülü, normalleştirlen bir durumla ve hatta duygusuz

denilebilecek eleştirilen duruşlarıyla kendini göstermektedir. Duyguların dışa yansıtılma biçimlerindeki bu farklılıklar dikkate alındığında hangi toplumun daha reel ve şeffaf olduğu konusunda birşeyler söylemek gerçekten zor görünüyor. Kime ve neye göre abartı yada donukluk, hissizlikmiş gibi görüldüğü tartışma konusu olabilir.

Bu nedenle duygu odaklı, yapısal- işlelevsel yaklaşım ve psikodinamik yaklaşımlı bir çok kuram ve yaklaşımlar ortaya çıkarılmıştır. İşin bilimsel ve teoriler kısmından daha ziyade ifadesiyle; bugünlerin sıcak konusu 6 Şubat 2023 tarihli Türkiye merkezli ve Suriyeyi de etkisi altına alan deprem, depreme verilen duygusal tepkilere bakmak ve toplumsal tepkilerin fotoğrafını çekmek bizim için önemli bir örnek teşkil edecektir.

Çünkü vereceğim örnekler üzerinden ne demek istediğim konusu zihninizde oturmuş olacak. Doğal Afetlerden Deprem gerçeği üzerinden karışık duyguların nasıl yaşanabileceğine birlikte göz atalım. Yıkılan evler ve hayaller, ölen insanlar, halen kayıp bulunamayan canlar, sağ kurtulan insanlar, öfkeler, umutla bekleyişler içerisinde bir de o toplumun çoğu kez politik emelleri için önceden kutuplaştırılmış kesimlerinin acı ve mağduriyette nasıl birlikte omuz omuza verdikleri destek mücadelesinin renkli tablosunu düşünelim. İnsanlık duygusunun buz gibi hissedildiği bu taploda ayrım yapılmaksızın acısına üzülen, sağ çıkarılanına mutluluk gözyaşı döken bir kareyle karşı karşıya kalıyoruz. Yer yerde yoğun ve öfke dolu duyguların hakimiyeti kendisini hissettiriyor.

Bu gel gitleri ülke insanı ve depremzede yakınları yaşarken uzaklardaki yakınları, sevdikleri de bundan pek farklı olmayan duyguları yaşayabiliyorlar. Bir de mağduriyeti yaşayan birey ve toplumun dışındaki Doğu toplumu ve Batı toplumu olan insanların ‘Duygusal Duruşları’ var.

Mesela, Japon toplumunda Türkiyeli veya varsa suriyeli tanıdğı olanların üzüntülerini paylaşma, dertlerine ortak olma çabalarının çok daha sıcak ve sözlü iletişime dayalı olduğunu görebiliyorsunuz. Batı toplumundaki örneğin Almanya, Hollanda,Fransa gibi ülkelerde duygularını, üzüntülerini çok daha rahat ifade edemediklerini görebiliyorsunuz.

Bu durum bu ülke insanlarının duygusuz oldukları anlamına kesinlikle gelmediğinin altını özellikle çizmek isterim. Sadece duygularını ifade tarzlarının farklı, mesafeli, abartısız ve soğukkanlı olmasından kaynaklandığını görebiliyoruz. Batı toplumları da parasal ve insani yardım malzemeleri konusunda hiç de geri planda kalmadıkları gibi Almanya da şahit olduğumuz ‘Pazar ayinlerinde’ dua etmek, okullarında saygı duruşunda bulunmak ve yardım kampanyaları başlatmak gibi onların çok kıymetli yardımları olmaktadır.

Anlatmak istediğim şey; yine Alman toplumundaki bireylerin bir Türkiyeli insana veya Suriyeli insana sarılıp, üzüntüsünü direk belli edememesidir. Bu durum da bize duyguların dışa vurum şekillerinin kişi ve toplumlara göre farklılık gösterdiğini bu son talihsiz olayda da bir kez daha göstermiş oldu.

Bu mücadele, insanlık ve huzur için el ele vererek devam etmesi dileğiyle…