Bugünden düne bakış

Bugünden düne bakış

İnsan olmayı, insan gibi kalmayı herkez gibi ben de çok isterim. İstemekle kalmadığımı kendime bir çok kere ispat ettiğimi de biliyorum. İnsan olduğumu, insanlığımı öne çıkardığımı hayatımın bir çok aşamasında gösterdiğimi de düşünüyorum. Ama nedense yine de içimde iyi bir insan olamadığımı düşünmeden de edemiyorum. İyi bir insan!..Ne yapar, ne yapmalı, neden yaşar gibi daha

VAHİT GÖZ 04 Nisan 2021 RENKKÖRÜ DÜŞÜNCE

İnsan olmayı, insan gibi kalmayı herkez gibi ben de çok isterim. İstemekle kalmadığımı kendime bir çok kere ispat ettiğimi de biliyorum. İnsan olduğumu, insanlığımı öne çıkardığımı hayatımın bir çok aşamasında gösterdiğimi de düşünüyorum.

Ama nedense yine de içimde iyi bir insan olamadığımı düşünmeden de edemiyorum. İyi bir insan!..Ne yapar, ne yapmalı, neden yaşar gibi daha bir çok soruyu kendime sormuş, kendime göre cevaplar da almışımdır. Ancak kendime verdiğim bu cevaplarımın içimi rahatlatmadığını da hissetmedim diyemem.

Nedir bendeki bu ‘iyi bir insan’ olma takıntısı? Gerçekten buna takıntı mı demeliyim yoksa içimde beslediğim duygularımın gerçeği arama isyanımı? Ruh dünyamın biraz isyankar, biraz devrimci, biraz kalıpları reddeden yönünü görmezden gelemem ama benim de barışa, huzura, sulhe ihtiyacım yok mu diye de kendi kendimi sorgularım yalnızlığımı yakaladığım ‘ben’li’ anlarımda.

Bir çok insan gibi benimde ben ile yüzleşmem, kendimi aramam hatta kendimin hayallerini kurmam çocukluk yaşlarına dayanır. Çocukluk dönemi, insanın çınar ağacının fidanı gibi gelecekte görkemini, duruşunu, faydasını hissettirdiği, adeta kodlarının yazıldığı bir dönemdir.

Bugün, sorgulama, düşünce derinliği, farklı bakabilme, insanlık gibi olgusal kavramların temelleridir çocukluk dönemi. Çocukluk dönemi, çocuklukta kalmıyormuş meğerse. Hayatımızın noktalanacağı anına kadar ki sürede yapıp ettiklerimizin temelini oluşturuyormuş.

Çocukluk dönemimize hayalen biraz takılıp bu günümüzü aydınlatmaya ne dersiniz?. Bir çok insan yaşadığım dönem de; ‘şunlar vardı, bunlar yoktu, biz senin gibi imkanlara sahip değildik’ benzeri cümlelerle o günlerine dönüş yapar. Oysa ki, ben ekonomik ya da teknolojik yetersizlik üzerinden çocukluğuma bakmayı pek doğru bulmayanlardanım. Çocukluk dönemi denince ilk önce aklıma; gelecek endişem yoktu, anı ve şimdiyi çok iyi değerlendirmeyi bilirdim, azar işitsem de bugün ki gibi azarı, acıyı içimde besleyip büyütmezdim, her olay bana oyunun bir parçası gibi gelirdi.

Sabah uyandığımda yeni bir gün gibi her şey düzelmiş, güneş açmış hissi verirdi, açlık- tokluk ne yediğim yada yemediğimle değildi nasıl bir ortamda ve kiminle yediğim ile orantılıydı. Çocukluğumuz da bize lezzet veren şey yemeğin kalitesi, içeriği değildi.

Yemeğin içine konulmuş anlamındaki sevgi, hoşgörü, saygı, neşe, arkadaşlık vb şeylerdi. Ekmeğin üzerine margarin sürüp doğruca arkadaşlarla tozlu, taşlı , direksiz kendimizin alınteriyle oluşturduğu top sahamıza koşmaktı bütün mesele. Çelme takıp düşürdüğümüz arkadaşımıza pişmanlığımızdı asıl özrümüz.

Daha anlatılacak o kadar çok şey hatırlarız ki aslında ancak hatırlamak istemediklerimiz engel olmasa. Nedir o dönemlerde hatırlamak istemediğimiz şeyler?. Elbetteki mutluluğumuza pek de gölge edecek şeyler değildi. Gelip geçici şeylerdi çoğu kez. Ama çoğumuz için önemsiz gibi olanın bazılarımızın bugünlere getirdiği çocukluktaki kötü mirasın yansımış hali değilmidir?

Çocuklukta yaşatılan olumsuz duyguların bedelini bugün insanlığımızı yaşayamama olarak elimizde bulmadık mı? Neden iyi bir insan olamadık sorusunun cevabı çocukluğumuzda saklıdır. Geri dönme şansımız yok ama geride yaşatılan kötü duygulara elimizde olmadan belki yıl da, belki ay da bazen de günler de az mı döndük. Kalitemize leke süren o çocukluk dönemiyle yüzleşmeyelim mi?. Yüzleşip affetmeyelim mi? Affetmenin de temelidir yüzleşmek. Birilerini suçlayarak öfkenizi beslersiniz sadece. Anlamlandırdığınız da her bir yaşanılan olay bir anlam kazanır ve öfkeniz de, sizi bağlayan zincirlerinizde azalır, çözülür.

İyi bir insan olmanın çocukluk dönemine ait sorunu, yetiştiğimiz aile ortamı, sosyal çevremiz ve akrabalarımız diyebiliriz. Ama görünürde ki bu sorunların aşılabileceğini, asıl problemin ise sonraki yıllarda zihnimizde oluşturduğumuz engel olduğunu düşünüyorum.

Zihnimize, bilinçaltına sonradan oluşturduğumuz güzel ortamları ve sosyal çevremizi de dikkate alarak daha pozitif mesajlar iletebilsek, engellerimizle yüzleşip o bölümü netleştirebilsek, yeni ve tertemiz bir sayfayla yeni bir insan olma yoluna girebileceğimize inanıyorum.

İnsan, gerçeklerle yüzleşmeli. Özür dilemeyi beceremeyen, hata yapmaktan korkarak varolan hatalarını örtbas eden zavallı duruşunu, herşeyi bildiğini düşünen bencil ve narsist kişiliği, hayattaki başarısını başkalarının ezilmesine, mutsuzluğuna indirgemiş melek yüzlü şeytanlığına ne zaman son verirse o zaman iyi bir insan olma yolunda mesafe katedecektir.

Şimdilik müsadenizle, iyi bir insan olma yolundaki sosyolojik evrimimi tamamlamaya gidiyorum…

Uzm. Psikolojik DANIŞMAN

ÖNE ÇIKANLAR