Mevcut olan çürümüşlük ancak hizmet ile aşılır

Mevcut olan çürümüşlük ancak hizmet ile aşılır

Alevilerin ve Aleviliğin geleceğinin belirlendiği bir dönüm noktasındayız. İçinden geçtiğimiz süreç oldukça hayatiyet arz eden bir süreçtir. Alevi inancının insanlık yaşadığı sürece var olması ve Alevi toplumunun da diğer toplumlar gibi hayatın her alanında daha iyi bir konumda olması için bazı önemli kararları almak ve bu kararları olabildiğince uygulamak gerekiyor. Yoluna ve değerlerine bağlı yol

REMZİ KAPTAN 31 Aralık 2019 REMZİ KAPTAN

Alevilerin ve Aleviliğin geleceğinin belirlendiği bir dönüm noktasındayız. İçinden geçtiğimiz süreç oldukça hayatiyet arz eden bir süreçtir. Alevi inancının insanlık yaşadığı sürece var olması ve Alevi toplumunun da diğer toplumlar gibi hayatın her alanında daha iyi bir konumda olması için bazı önemli kararları almak ve bu kararları olabildiğince uygulamak gerekiyor.

Yoluna ve değerlerine bağlı yol erleri eğer gerekeni yapmazlarsa, korkarım geleceğimiz birçok yönüyle karanlık olacaktır. Mevcut durumumuz oldukça olumsuzluklarla doludur.

İnancımızı en özgün ve geleneksel haliyle modern zaman şartlarında yaşamakta sıkıntılarımız var. Yine çağın diline ve anlayışına uygun bir şekilde inancımızı anlatmada yetersizlikler var.

Yola hizmet iddiasında olanların çürüklükleri, ideolojik hesapları, parti-örgüt aidiyetleri, etnik çıkarları inancın ve yolun önünce geçmiş durumda ve yolu kendi hesapları için basamak olarak kullanıyorlar.

Başka inançların, etnik kimliklerin, ideolojilerin misyonerleri ve bir takım uluslararası güçler ile onların yerel unsurları toplumumuzu adeta kuşatma altına almış durumdalar.

Herkes Alevi toplumundan pay kapma derdinde. Kimi bizden insan devşirme ile uğraşırken, kimisi kendi etnik kimlik siyasetinin yedeğine, kimisi ideolojik yapısına eklemle derdinde.

Olayın en vahim boyutuysa mevcut Alevi yapılanmasının bütün bunları görmek ve anlamaktan uzak olması, mevcut yöneticilerin çaplarının veya çıkarlarının toplumu bu cendereden çıkartıp ileriye taşıyacak kapasitede olmamasıdır.

Var gücüyle en ideal şekilde hizmet eden canların etkileri sınırlı kalıyor ve yine entelektüel birikimini bu toplumun hizmetine sunan az sayıda aydının ürettikleri de yeteri derecede topluma ulaşmıyor.

Mevcut kurumsal yapı bırakalım doğru ve sağlam bir gelecek inşaa etmeyi bugünü bile kurtarmaktan uzak ve adeta kendisi sorun kaynağı haline gelmiş durumdadır.

Mevcut kurumsal yapıyı ve haliyle toplumsal konumumuzu söyle özetleyebiliriz.

Ortada general çok ama asker yok. Yönetici çok üye ve hizmet eden kimse (kadro) yok. Cemevi ve dernek çok ama içi boş. Dede çok ama talip yok, tersi de geçerli: talip çok ama tabii olunacak dede (pir) yok. Yazan çok ama okuyan yok. Herkes her şeyi biliyor, konuşuyor ama dikkate alan, dinleyen yok ve her şeyi bilip konuşanların zerre hizmetleri yok. Bilgi ve belge çok ama sağlam belge ve doğru bilgi yok.

Daha benzer yığınla tespit ve belirleme yapabiliriz. Yüreklerinde zerre Alevilik inancı taşıyanlar zaten kurumsal ve toplumsal yapıdaki çürümeyi an be an yaşıyorlar. O halde gerçeğimiz abartısız bu şekildeyse ne yapmalıyız?

Oturup bir kenarda suya sabuna dokunmadan ne haliniz varsa görün deyip yok olmayı izlemeli miyiz veya harekete mi geçmeliyiz?

Bir kenarda izleyenlere iyi seyirler ama yürekleri yol aşkı ve hizmet isteği ile dolu olanların bulundukları her yerde izleyici olmaktan çıkıp oyun kurucu, yönlendirici olmaları gerekiyor.

Nasıl, nerede, kiminle ve ne tür bir çalışma yapılmalıdır?

Elimizde mucizevi bir reçete yok ancak mevcut ikrarlı, inançlı ve hiç bir yapı tarafından kirlenmemiş geleneksel Aleviliği yaşayan ve savunanların dağınıklıklarını gidermeleri ve birlikte yol almaları en önemli görev olarak duruyor.

Sağdan veya soldan gelen kokuşmuş seslere, kirli sözlere aldırmadan ulvi bir davanın yol sürücüsü olmasının bilinci ve inancı ile hizmete başlanmalıdır.

İlk etapta öyle çok büyük başarı beklentilerine girmeden, kısa vadeli zafer rüyaları görmeden kendi gerçeğinin farkında olarak adeta iğne ile kuyu kazılmalı ve o su mutlaka çıkarılmalıdır.

Bir değil, bin yıl sürse dahi yine de bıkmadan ikrara bağlılık sürmelidir. Çok söze gerek yok aslında. Esas olan sözden çok hizmettir, yani icraattır. Mevcut makus talihi ancak hizmet ile tersine çevirebiliriz.

Başta Alevi toplumu olmak üzere ulaşıp hakikatleri anlatmamız gereken milyarlarca insan var.

İkrarlı ve iddia sahibi olanlar asla ümitsizliğe düşmeden hizmetlerini yapmalı ve Hakk inancı-hakikatin yolu Aleviliği cümle insanlığa ulaştırmalıdırlar.

Unutmayalım ki son sözü daima hizmet edenler, çalışma ve gayret sahibi olanlar söylerler, durduğu yerde izleyip gevezelik yapanlar değil.