İnançlı Aleviler Şiileşiyor mu?

İnançlı Aleviler Şiileşiyor mu?

İnanç namına hiç bir şeye inanmadığı halde çeşitli siyasi, ideolojik, ekonomik hesaplarından dolayı Alevi kurumlarında mevzilenmiş, oradan nemalanmaya çalışan bazıları geleneksel Aleviliği yaşayanların Şii misyoneri olduğunu, orada hizmet eden dedelerin İran devleti yanlısı mollalar olduğunu dile getiriyor. Bu iddialar ne kadar gerçek? Öncelikle belirtelim ki Şiilik (İran ulusal kültürü ile harmanlanmış) alt yapısı oldukça güçlü,

REMZİ KAPTAN 20 Nisan 2022 REMZİ KAPTAN
İnanç namına hiç bir şeye inanmadığı halde çeşitli siyasi, ideolojik, ekonomik hesaplarından dolayı Alevi kurumlarında mevzilenmiş, oradan nemalanmaya çalışan bazıları geleneksel Aleviliği yaşayanların Şii misyoneri olduğunu, orada hizmet eden dedelerin İran devleti yanlısı mollalar olduğunu dile getiriyor.
Bu iddialar ne kadar gerçek?
Öncelikle belirtelim ki Şiilik (İran ulusal kültürü ile harmanlanmış) alt yapısı oldukça güçlü, tüm dünyada etki alanı olan güçlü kurumsal yapısı olan bir inançtır.
Şiilik, kendisini yaymak, tanıtmak, yeni kimselere ulaşmak için önemli imkanlara sahiptir ve bunu da olabildiğince kullanıyor.
Şiilerin Aleviler üzerinde elbette oyunları, hesapları vardır, olacaktır da.
Bu doğaldır.
Çünkü tüm dünyada iddia sahibi olmak isteyen bir devletin resmi inancıdır Şiilik ve bu sebepten inançsal ve siyasi olarak her yerde daha etkili olmak isteyecektir, tıpkı diğer güçlü kurumsal inançlar gibi.
Şiilerin Alevilerden devşirdiği bazı kimseler vardır.
Diğer yandan yaşadığımız coğrafyada Şii olup da inancını inkar eden kim var?
Yani Şiiliğe geçmiş (tıpkı Sünnilik, ateizm, Hristiyanlığa geçmiş olanlar gibi) kimseler kendilerini inkar etmiyorlar ki.
Şiiliğe geçmiş, Şiiliği yaşayan Aleviler gördüm, fakat Alevi görünen Şiilere ben henüz rastlamadım.
Olsa zaten bu yönüyle sırıtan bir durum olur.
Şiiler kendilerine has ibadetlerini, namazlarını yaparlar, biz cem erkanı yürütürüz.
Biz Hızır da ve Muharrem de oruç tutarız Şiilerde bu yok.
Bizler kadın-erkek aynı yerde cem yaparız, Şiiler kadının başı açık dışarı çıkmasına bile onay vermezler.
Daha yığınla farklılıklar, uzlaşma farklılıklarımız mevcuttur.
Yani bir kişi ya Şii’dir veya Alevidir. Bunun orta yolu ise sahtekârlıktır, iki yüzlülüktür. Farklılıklarımız dışında Şiilerle Ehlibeyt sevgisi, Hz. Ali bağlılığı, 12 İmama saygı temelinde ortak noktalarımızda vardır.
İşte bu zerre kadar inanmadıkları halde (ki elimde inanç ölçer bir alet yok, fakat bu kimseler zaten her fırsatta inanmadıklarını söyleyen kimseler) Alevi kurumlarında ve toplumunda var olan şahsiyetler Ehlibeyte, Hz. Ali’ye, On İki İmama bağlı Alevilere Şii damgasını vuruyorlar. Bunlarda elbette biliyorlar bu kendi halinde, safça inancını yaşayan insanların Şii olmadığını.
Fakat hesapları bu kimseleri tasfiye etmek ve bunun içinde her yolu mubah görüyorlar.
İnançlı, itikatlı, ikrar sahibi ve geleneksel olarak Aleviliği yaşayan, yüreğinde ve dilinde Hz. Ali ve Ehlibeyt sevgisi olan herkes bunların gözünde gericidir, Şii’dir, asimilasyona uğramıştır.
Bir tek kendileri doğru, geri kalan herkes Alevi değil. Bu nasıl bir çarpıklıktır böyle. Çocukluğundan beri cemevlerinde ve toplum içerisinde çeşitli yönleriyle hizmet etmeye çalışan birisi olarak ben eskiden bu kimseleri mert ve sözünün eri bilirdim.
Bunlar bize hakkaniyet, mertlik, eşitlik, değerleri anlatırlardı.
Zaman geçtikçe bu kimselerin söylediklerinin zerre kadar sahibi olmadıklarını yaşayarak gördüm.
Bunlardan bazıları gençliklerinde siyaset yapmış, hayal kırıklığı yaşamış, siyaset yaptıkları kurumlarda tutunamamış, ideolojilerine inançlarını yitirmiş, ortada kalmış ve böylece bütün yenilgilerini Alevi kurumlarına dadanarak adeta Alevilerden çıkartmaya başlamış kimselerdir.
Bunun en basit yolu da inancın temel şahsiyetlerine (Hz. Ali, Ehlibeyt, 12 İmam gibi) ve ritüellerine (cem, Muharrem Orucu, Kurban Bayramı gibi) saldırmaktır.
Olan budur.
Bunu görmemek için gören körlerden olmak gerekiyor.
Bu kimseler ne yazık ki bin bir emekle oluşmuş kurumların içini boşalttılar, inançlı dedeleri ve talipleri kurumlardan soğuttular, toplumun ilgisinin gerilemesine neden oldular. Şimdi geriye içi boş koca binalar kaldı.
Oysa insan esastır.
En görkemli cemeviniz olsa bile orada erkan yürünmüyorsa, inanç yaşanmıyorsa beton yığını olmaktan öteye geçmez.
Kendi kurdukları, emek verdikleri, çocuklarının rızkından kısıp yaptıkları cemevlerinde inançlı Aleviler ve dedeler her gün hakaret işitti.
Böyle olunca da insanlar uzaklaştı ve meydan tamamen bunlara kaldı.
Şu an için sesleri gür, yankıları etkili, her hedef aldıkları dedeyi, hizmet sahibini bitirebilecek imkanlara sahipler.
Bunun için zaten hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar ve uyguluyorlar da.
O yüzden az da olsa inançlarını yaşayan, inanç hizmeti yapan dedeleri Şii misyoneri, molla olarak damgalıyor, toplumda tepki oluşturmaya çalışıyorlar.
Bunda başarılılarda.
Diğer yandan yola ilgili ve bunlara dair kafasında soru işaretleri olanlar için bu Şiilik, mollalık iddialarının arka planı bu şekildedir.
Bir nokta daha: bunlar sadece inançlı taliplere ve dedelere değil, kendisi gibi olmayan herkese bir damga vurur.
Şii der, Sünni der, Kürtçü der, Türkçü der, solcu der, sağcı der, ajan der.
Bu yukarıda sayılanların neredeyse hepsine maruz kalmış birisi olarak
yolu sürmek iddiasında olanların bu söylemlere takılmadan hizmetlerine devam etmelerini öneririm.
Çünkü bu yolun yaşattığı aşk her tür bedelin üzerindedir.
Aşk olsun yolu sürene, sürüp menzile varana.