Hüseyin ile Zeynep olmak

Hüseyin ile Zeynep olmak

“İnsanın ölümü Hüseyin gibi olmalı, yaşamı da Zeynep gibi.” Ali Şeriati Hem bireysel hem de toplumsal yaşamımız için geçerlidir bu sözler. Bunlar sadece öylesine söylenmiş sözler değil, adeta ilkelerimiz olmalı. Bana göre bu ilkeler dini ve inancı, yaşam şartları ve içinde bulunduğu sosyal statü ne olursa olsun her insan için geçerlidir. İnsan yiğit olmalı, mertçe

REMZİ KAPTAN 24 Ağustos 2020 REMZİ KAPTAN

“İnsanın ölümü Hüseyin gibi olmalı, yaşamı da Zeynep gibi.” Ali Şeriati

Hem bireysel hem de toplumsal yaşamımız için geçerlidir bu sözler. Bunlar sadece öylesine söylenmiş sözler değil, adeta ilkelerimiz olmalı.

Bana göre bu ilkeler dini ve inancı, yaşam şartları ve içinde bulunduğu sosyal statü ne olursa olsun her insan için geçerlidir. İnsan yiğit olmalı, mertçe davranmalı, cesur ve yürekli olmalıdır.

Yaşamın tümünde yani darlık ve bollukta, kendisinden güçlü ve güçsüz herkes karşısında böyle olmalıdır. Sorunlar altında inleyip ağlamamalı, çaresizlik içinde çürüyüp yok olmamalıdır.

Hüseyin gibi direnmeli ve gerektiğinde gözünü kırpmadan ölümün üzerine gitmelidir ve yine Zeynep gibi en zorlu acılara ve yenilgilere karşın direnişinden zerre taviz vermeksizin en gaddar ve güçlü olan karşısında dahi doğru neyse dile getirmelidir, doğru neyse onu yapmalıdır.

Hüseyin’in izinden gitmek, takipçisi olmak, Zeyneplerin davasını sürdürmek ancak böyle mümkün olabilir. Bizler bunu yapmıyoruz.

Yapıyor olsak eğer sorunlar altında ezilmez, zorluklar karşısında bunalıma düşmez, yenilgilerde oturup ağlamazdık. Görkemli, ihtişamlı ve asil hayatlarımız olurdu.

Her anı mucizelerle dolu, her dakikası birbirinden değerli, her günü sonsuz uzunluk ve güzellikte yaşanan bir hayat…

Öyle mi hayatlarımız?

Her anımız mucizelerle, ihtişam ve asaletle mi yaşanıyor, yoksa çıkmaz ve zorlukla mı, keder ve öfkeyle mi, hırs ve yenilgiler mi? Bizler her Muharrem ayında tuttuğumuz oruç ile beraber çektiğimiz yas’ta bunu anlamalıyız.

Her mersiyede, her ibadet vaktinde, her semahta, her dua ve gülbankta buna bir adım daha yaklaşmalıyız. Bize daimî olarak hatırlatma olmalıdır, yaptığımız ibadet, tuttuğumuz oruç, döndüğümüz semah, ettiğimiz dua, çektiğimiz yas.

Hüseyin’i bilinci, Zeynep’i duruşu bize kazandırmalıdır ibadetimiz. Böylesine bir bilince ve duruşa sahip olduğumuzda Hak’ka yakın olmuş olmaz mıyız? Böylesi bir hal ile hâllendiğimizde hangi dünyevi yenilgi bizler için gerçekten yenilgidir ki?

En aşılmaz olanı aşar, en geçilmez denileni geçer, en yenilmez olanı dize getirmez miyiz? Hüseyin ölümüyle, Zeynep yaşamıyla bunu yapmadılar mı? Onların iz sürücülerinin de aynı soyluluğa, asalete talip olmaları, aynı değerlerle donanmaları gerekiyor.

O vakit ne bu dünyada ne ötelerin en ötesinde bize asla ama asla darlık, zorluk, yenilgi, başarısızlık yoktur.