REMZİ KAPTAN
12 Şubat 2025
REMZİ KAPTAN
Hızır’ı görmek için kafamızdaki gözler yeterli mi yoksa gönül gözümüzün de açık olması gerekiyor?
Hızır’ın darlık ve zorlukta bizimle olması için bizlerin Hızır’ın yoldaşlığına layık olması gerekmiyor mu?
Hızır’ı çağırırken gerçekten yürekten ve aşkla, samimiyet ve ikrarla çağırıyor muyuz?
Kalbimizde, aklımızda zerre şüphe duymaksızın tam bir inanmışlık ve adanmışlıkla teslim olmuş muyuz?
Hızır’ı ne için çağırıyoruz?
Hızır’ı dünyevi hırslarımıza araç olması için mi çağırıyoruz?
“Hızır bize el atsın ve çevremizden, yakınlarımızdan maddiyat olarak üstün olalım”, bunun için mi çağırıyoruz?
Herkes kendi cevabını samimiyetle versin ve verdiği cevaba göre Hızır’ın onu bulup bulmayacağını, bulduğunda Hızır’ı görüp görmeyeceğine karar versin.
Bana gelince; Hızır var, gerçek ve bizimle.
Hızır aralıksız ikrar sahibi, pir u pak yüreğe sahip canların carına yetişiyor.
Bin bir donda, bin bir şekilde, bin bir vesileyle.
Hızır, yer yüzünde (bize aşikâr olunduğu kadarıyla elbette) insanlık var oldukça var olacak olan yegane şahsiyettir.
İkrar ve itikat sağlam oldukça, bilinç ve farkındalık geliştikçe Hz. Hızır soyut olmakta çıkıp somut hale gelir.
Bolluğun, bereketin, paylaşımın olduğu yerde Hızır vardır.
Kazalara kalkan, belalara bekçidir.
Zahirde olana hayıflanıp (veya sevinip) Batını unutanlara uzak olandır Hızır.
Her şerde bir hayır görmenin bilincidir Hızır.
Korku, keder, endişe, kaygı dolu yüreklerin Bozatlı umudunun adıdır Hızır.
Hızır’ın girdiği yüreklere çaresizlik, hayıflanmak, pişmanlıklar, keşkeler girmez.
Hızır’ın zikrinin edildiği hanelere huzursuzluk, yoksulluk girmez.
İkrar ve itikat sahibi olanlar için bu böyledir, gerçektir, doğrudur.
O halde bilenlere selam olsun.
