REMZİ KAPTAN
01 Eylül 2024
REMZİ KAPTAN
Yaşamı sadece maddiyat ile sınırlayanların, statü ve etiketi esas ve tek kriter olarak benimseyenlerin, hırsı ve tüketimi ana yaşam nedeni sayanların çoğunlukta ve makbul olduğu bir dünyada mana ve anlamı önemseyenlerin yalnız kalmalarından doğal ne olabilir ki?
Yine manayı esas alanların söylediklerine kulakların sağır olması, yaptıklarına gözlerin kör olması da anlaşılır bir durumdur.
Bunun sonucunda Hakk inancına inanıp hakikat yolunda karınca kararınca yürüyenlerin bedel ödemeleri, maddiyat esaslı bir yaşamda sıkıntılar yaşamaları; onları yollarından alıkoymuyor.
Onlar Yunus Emre misali buğdayı değil, nefesi tercih edenlerdir ve bu tercihlerinin gereklerini yerine getiriyorlar.
Bedeli ne olursa olsun, ne kadar ağır bedel öderlerse ödesinler asla bundan vazgeçmiyorlar, ikrarlarına bağlılıklarının gereklerini yerine getiriyorlar.
Neden bunca ağır bedellere karşın buğday değil de nefes?
Bu arada hemen açıklayayım ki buğday sembolü ile kastedilen maddiyat, nefes sembolü ile kast edilen ise manadır.
Evet, neden bunca sıkıntı ve zorluğa karşın yinede, ille de nefes?
Kolayı varken insan neden zor olanı seçiyor?
Buğdayı değilde nefesi seçmek aslında insan olmayı seçmektir.
Surette insan olma ile yetinmeyip manada insan olmaya çalışmak, insan-ı kamil mertebesine ulaşmak isteğidir.
Ta Bezm-i Elest’te verilen ikrara bağlı kalmanın çabasıdır nefese talip olmak.
Hakk’ın divanında nefes dilemek, nefese talip olmak demek, nefesin vermiş olduğu duyguların en yücesini yaşama ve yaşatma isteğidir.
Umudu, teslimiyeti, hakkaniyeti yani kısacası Hakk inancının ve hakikat yolunun kişinin kendisinden başlayarak cümle varlıkla buluşmasına vesile olma talebidir.
Karanlık yürek köşelerine güneşin aydınlığını taşıma, buz tutmuş düşünce dağlarına sıcaklığını ve tazeliğini verme isteğidir.
Böylesine soylu hedefleri olanların, yani nefesi tercih edip bu doğrultuda bir yaşamın sahibi olanların anlaşılmamaları, değer görmemeleri, saygı uyandırmamaları çok şey ifade etmiyor.
Dolayısıyla onların değer yargıları ile nefesi tercih etmiş birisinin yargıları bir ve aynı değildir.
Bu durumda nefesi tercih edenlerin söylemleri açık ve nettir: “sizin yolunuz size, bizim ki bize”.