Bizler inancımıza saygı duyarsak başkaları da saygı duyar

Bizler inancımıza saygı duyarsak başkaları da saygı duyar

Muharrem ayındayız. Bizler asırlardır bu ayda oruç tutup matem çekeriz. İnancımızla, değerlerimizle, benliğimizle bugünlere gelmişsek bunu bu ve benzer ibadetlerimize, ritüellerimize, geleneklerimize, değerlerimize borçluyuz. Bundan sonra da insanlık ailesi içerisinde onurumuz ve şerefimizle yaşayacaksak ancak bu temel değerler üzerinden var olup yaşayabiliriz. Eğer ısrarla, emek ve çabayla bazı değerleri yaşatmazsak tarihte nice yok olmuş topluluklar

REMZİ KAPTAN 04 Ağustos 2022 REMZİ KAPTAN

Muharrem ayındayız.

Bizler asırlardır bu ayda oruç tutup matem çekeriz.

İnancımızla, değerlerimizle, benliğimizle bugünlere gelmişsek bunu bu ve benzer ibadetlerimize, ritüellerimize, geleneklerimize, değerlerimize borçluyuz.

Bundan sonra da insanlık ailesi içerisinde onurumuz ve şerefimizle yaşayacaksak ancak bu temel değerler üzerinden var olup yaşayabiliriz.

Eğer ısrarla, emek ve çabayla bazı değerleri yaşatmazsak tarihte nice yok olmuş topluluklar gibi yok olup gideriz.

Görüyorum ki ikrar, ısrar emek ve çaba, inanç ve itikat hak getire.

Başkalarını çokça suçlayabiliriz fakat asıl olan bizlerin mevcut konumudur.

Mevcut konumunuz ise ne yazıkki içler acısıdır.

Evet, Muharrem ayındayız, inancımızı tarih boyunca en zirvede yaşadığımız, inanç ve değerlerimizi, kolektif belleğimizi geleceğe aktardığımız en önemli zamanlardayız.

Ve bu zamanlarda bizler başka toplulukların yaptığı gibi değerlerimize, geleneğimize, atalarımızın can kan bedeli koruyup yaşattığı inancımıza asgari düzeyde de olsa saygı göstermek zorunda değil miyiz?

Başka toplumlar mevcut konumlarını geçmiş değerlerinin üzerine inşa ederken bizler adeta değerlerimizi, inancımızı, yani kısacası bizi biz eden ne kadar doğru ve değer varsa yer ile yeksan ediyoruz.

Peki böyle yaptığımızda başka topluluklar bize saygı gösterir mi?

Bizler kimliğimizle insanlık ailesi içerisinde onurlu bir yere sahip olabilir miyiz?

Onurlu bir yere sahip olamayız çünkü kimliğimiz yok, kimliği olmayanın, her yöne savrulanın, kendisi olmayıp daima başkaları gibi olmaya çalışanlara kimse saygı göstermez.

Evet, Muharrem ayındayız ve bizler bu ayda zerre kadar inancımıza, değerlerimizi, matemimize saygı göstermiyoruz.

Misal hangi Alevi türkü kafesi bu matem de faaliyetlerine ara verdi?

Hangi Alevi sanatçısı türkü bar sahnesinden bu 15 gün boyunca feragat etti?

Sayısız Alevi köy derneği sanki tüm yıl başka zaman yokmuş gibi bu 12 günde mangallı festivaller yaptı.

Milyonlarca Alevi tatiline gidip soğuk birasını içip sosyal medyada bunu herkese ifşa etti.

Hani bu ay inancımızı en zirvede yaşadığımız zamanlarda?

Hani biz başkalarının bizlerin inancına saygı göstermesini bekliyorduk?

Yahu biz inancı sahiplenmiyoruz ki, inancımıza saygı duymuyoruz ki, sözde dahi olsa bir değer atfetmiyoruz ki.

Bizler böyle yaptığımız için başkaları bize saygı neden duysunlar ki?

Sakın ola ki yanlış anlaşılmasın.

Kimsenin hayatına karışmak ne hakkımdır ne de haddimdir.

Benim yaptığım kendimce sadece bir durum tespitidir.

İsteyen istediği şekilde yaşayabilir.

Bu herkesin tercihidir ve buna saygı duymak herkesin boynunun borcudur.

Fakat işte bu tercihlerin toplumsal sonuçları yıkıcı, yakıcı ve yok edici oluyor.

Bizler inancımıza değer vermeyip saygı göstermiyorsak başkaları hiç mi hiç saygı göstermez ve bizlerin de onlardan bu manada bir beklentisi, bir istemi olmaması gerekiyor.

Başkasından talep ettiğimize öncelikle bizlerin uyması gerekiyor.

Son söz.

Şahsen şuna inancım tamdır: tarihten günümüze daima Hakk inancına mensup olup hakikat yolunda yürümek her zaman için sayısal anlamda azınlık olmayı gerektirmiştir.

O halde kim ne yaparsa yapsın, kim ne yaşarsa yaşasın, kim neye inanıp hangi değeri savunup ön plana çıkartasını çıkartsın; bizler yani bu yola inanıp bu erkanı yaşamaya çalışanlar her türlü yalnızlığa ve zorluğa karşın ikrarla, sabırla, yüreğimizdeki Hakk aşkıyla Hüseyin’e gözyaşı dökmeye, Muharrem orucunu tutma ya, matem çekmeye, lokma paylaşma ya, hizmet etmeye aşk ve tutkuyla, inat ve ısrarla devam edeceğiz.

İnanıyorum ki ötelerin en ötesinde içimize akıttığımız gözyaşlarımızı görenler var, Mersiyelerimizi yanıbaşımızdakiler duymasa da ötelerin en ötesinde Mersiyelerimize kulak kabartanlar var, hizmetlerimizi en yakınımız dahi küçümsese bile Hakk’ın darı divanında kıymeti harbiyesi var.

Aşk ola, şan ola bu yolu yaşayana, bugün erkanı yürütene, bu demi sürene.