Ali’nin çağırdığı yer

Ali’nin çağırdığı yer

Asırlardır her türlü zorluğa, sıkıntıya, yoksunluğa ve yoksulluğa karşın varlığımızı koruduk, sürdürdük ve bu güne kadar getirdik. Toplumlar tarihine baktığımızda bizlere benzer süreçlerden geçen toplumların insanlık sahnesinden silinip yok olduklarını görüyoruz. Hayatın bir çok alanında istediğimiz konumda olmasak da bunca olumsuzluğa karşın yine de varlığımızı korumamış olmamız benim için adeta bir mucizedir. İşte bu mucizenin

REMZİ KAPTAN 11 Eylül 2022 REMZİ KAPTAN
Asırlardır her türlü zorluğa, sıkıntıya, yoksunluğa ve yoksulluğa karşın varlığımızı koruduk, sürdürdük ve bu güne kadar getirdik.
Toplumlar tarihine baktığımızda bizlere benzer süreçlerden geçen toplumların insanlık sahnesinden silinip yok olduklarını görüyoruz.
Hayatın bir çok alanında istediğimiz konumda olmasak da bunca olumsuzluğa karşın yine de varlığımızı korumamış olmamız benim için adeta bir mucizedir.
İşte bu mucizenin sahibi en temiz ve saf yüreklerde yaşayan Hz. Ali’nin aşkıdır.
Bu aşkın verdiği bilinçtir ki her zorluğa ve çelişkiye karşın her zaman için bir çıkış yolu bulmuş ve varlığını bu güne kadar getirmiştir.
Hz. Ali bizlerin inancının merkezdir.
O olmaksızın böyle bir inanç ve toplumsal yapı kısa sürede darmaduman olup yok olur gider.
Hz. Ali’nin sevgisi bizleri bir birimize bağlayan tutkalımız, bizi her darlıktan çıkaran bilincimiz, her zorluğu aşmada umudumuz, her fırtınada ve belada kalkanımızdır.
Bu güne kadar olduğu gibi bundan böylede insanlık içerisinde inancımız, değerlerimiz ve toplumsal varlığımız ile var olmak istiyorsak Hz. Ali ve onunla özdeşleşmiş değerler etrafında kenetlenmemiz gerekiyor.
Aksi durumda yok oluş kaçınılmazdır.
Hz. Ali’ye düşmanlık güden, onu ve ona bağlı olanları aşağılayan, hakaret eden, küçümseyen her kimse bizden uzaktır.
Unvanı, şanı, mevkisi ve bize yakınlığı ne olursa olsun yani bu ailemizden biri olsa dahi bu böyledir.
Hz. Ali bizler için ilmin kapısıdır, varoluşun anahtarı, cümle hakikat sırlarının cevabıdır.
Hz. Ali’ye sevgi, bağlılık bizler için inanç ve iman ilkesidir.
Hz. Ali Ehlibeyttendir ve Ehlibeyt ise Hakk’ın nurunun yansımasından başka bir şey değildir.
Bütün bu ve daha sayamadığımız özelliklerinden dolayı tarihten günümüze nice erenler bu yola baş koydular, can verdiler ama inançlarından taviz vermediler.
Onların bağlılıkları siyasi, kavmi veya çıkara dayalı bir bağlılık değildir.
Tam aksine, Hz. Ali’ye bağlı olmanın her türlü zorluk ve bedel demek olduğunun bilinci ile bu yola bağlandılar.
Günümüzde yani inanca dair çelişkilerin had safhada olduğu, dinlerin siyasi iktidar ve dünyevi yaşam için araçsallaştırıldığı ve bunun sonucunda inanca yönelik negatif bir bakışın oluştuğu, pozitif bilimlerin inançların yerine geçtiği bu çağda bizler gibi modern çağın gerekliliğine uygun örgütlenmesi olmayan, çoğunluğun yer yönüyle kuşatması altında olan toplumlar daha çabuk çözülüyor, daha kolay asimle oluyorlar.
Bunun bilincinde olanlar köklerine küfür ve hakaret etmek yerine bu kökler üzerinde gelişmeye, büyümeye çalışırlar.
Bizde ise durum tam tersidir; her fırsatta yaşamımızda ne kadar eksiklik varsa onun hırsını adeta inancımızdan, geçmişimizden çıkartır hale geliyoruz.
Bunun sonucu da inancın merkezi olan Hz. Ali’ye küfür, hakaret edip aşağılamak oluyor.
Elbette bu da bir tercihtir.
Yani dileyen dilediğini sevebilir, savunabilir, istediğine inanıp iman edebilir.
Fakat defaten tanık olduğum gibi Hz. Ali’ye ve onun şahsında ona inanlara, onu sevenlere, ona bağlı olanlara küfür edenlerin yaşantıları hayatın her alanında çok çok geri ve kötü bir durumdadır.
Yani kimse Şah-ı Merdan’a küfür ederek iyi bir yere gelmemiş, şerefli bir yaşamın sahibi olmamıştır.
Aksine, Hz. Ali’yi kendisine rehber edinenler üretmiş, varlıklarını korumuş, aile hayatlarında mutlu olmuş, evlatlarını iyi yetiştirmişlerdir.
Bir diğer hususta şudur: tarihten günümüze kimse Hz. Ali’ye bağlı olduğu için Sünni veya Şii olmamıştır (istisnalar her zaman mümkündür).
Yani bizler Hz. Ali’ye bağlı kalarak Alevi kaldık.
Ya Hz. Ali’yi terk edip, ona cephe alıp her olumsuzluğu yayanlar ne durumda?
Onların evlatları, aileleri ne durumda?
Öyle çok bilimsel ve sosyolojik analizlere gerek yok, lütfen çevrenize bir bakın ve kıyaslayın, o vakit görmek isteyenler neyin ne olduğunu görecektir.
Ali’nin çağırdığı yere varalım
Hasanla Hüseyin’e gönül verelim
12 imamlara yüzler sürelim
Varana, gönül verene, yüzler sürene selam olsun, aşk olsun!