Suriye’de yaşanan katliam karşısında günlerdir öfkeden dişlerimiz kenetli, gözlerimiz nemli, öfkemiz zirvede, çaresizliğimiz en üst boyutta.
Kabullenmekte zorlansakta bir kez daha tarih tekerrür etti ve bizler yine bir Kerbela’yı, bir Sivas’ı yaşıyoruz.
Öfkemiz Yezitlere ve onların dünya çapındaki yandaşlarına değil, asıl öfkemiz yıllardır bunca çaba ve emeğe rağmen, bunca faaliyet ve çalışmaya rağmen bir türlü duyarlı kılamadığımız Alevileredir, kendimizedir.
İdeolojilerle, ırkçı anlayışlarla bilinci dumura uğramış ve bir türlü kendi gerçekliğini görmeyen, görse bile kabul etmek istemeyen, kendisine yabancılaşmış ve ne olduğunu kendisinin de bilmediği Alevileredir asıl öfkemiz.
Suçu başka yerde aramamız gerekmiyor, bütün sorumluluk ve hata bizimdir.
Biz örgütlenemedik, biz doğru işler yapamadık, biz doğru ve yerinde ittifaklar kurmadık biz kendimizi güvenceye alacak öngörüye sahip olamadık.
Bizler hayatta karşılığı olmayan sloganlarla, kardeşlik söylemlerine kandık, bütün dünyanın gülistan bahçesi olacağını düşündük, bu çağda böylesi katliamların olmayacağını düşündük, herkesi kendimiz gibi saf zannettik.
Kendi gerçekliğimize o kadar yabancılaştık ki asırlardır bizim erenlerin adeta dua gibi bilincimiz kazımak istediği “Lâ fetâ illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikâr” söylemini bile küçümsedik, aşağıladık yoksaydık.
Oysa bununla kastedilen aslında ‘Aleviler kendinizi koruyun bilinciydi’.
Biz bırakalım kendimizi korumayı kurbanlık koyun gibi başımızı cellatların önüne Koyduk.
Peki bu Katliamdan gereken dersi genel Alevi toplumu öğrenmiş midir?
Ne yazık ki buna gönül rahatlığıyla evet diyemiyorum.
Çünkü her şeyden önce Alevilerin bilinci bulanık.
İdeolojik ve etnik temelli yaklaşım Alevilerin gözünü kör etmiş ve bunlar katliama bile güzellemeler yapabilecek kadar çirkef bir düşünce bataklığındalar.
Bundan sonra olması gereken inançlı, duyarlı ve Alevi kimliğini kendisine esas kimlik olarak benim isteyenlerin yani kısacası bugüne kadar hizmet edenlerin bundan sonra hizmetlerini on katına çıkarmalarıdır.
Ancak bu inançlı ve Alevilik bilincine sahip kimseler Alevileri ve Aleviliği koruyabilirler.
Vurdumduymaz ve kendi gerçekliğine yabancı Alevilere rağmen bunu yapmak bizlerin boynunun borcudur.