İsrail, Orta Doğu’da pervasız, başına buyruk davranıyor gibi görünüyor.
Dışarıdan bakınca ABD, İsrail’i frenlemeye çalışıyor, ama sanki durduramıyor gibi görünüyor. Hatta Biden, en son konuşmasında İsrail’in İran’ın petrol tesislerine ve nükleer programına saldırmasını istemediklerini söyledi.
Ama öylesine aciz bir dil kullandı ki sanki İsrail böyle bir şey yaparsa kendilerinin de bunu mecburen desteklemek zorunda kalacakları gibi anlaşıldı.
Peki neler oluyor? İsrail, ABD’yi takmıyor mu, önemsemiyor mu? İsrail, tüm kararları kendisi mi veriyor? Kanaatimce hayır!.. Orta Doğu’da ABD, ABD’ye karşı, diyebiliriz… Yani Amerikan müesses nizamının bir kolu diğer koluyla mücadele ediyor. Amerika içinde Harris ile Trump kavgasının Orta Doğu’ya yansımasıdır yaşananlar… Tıpkı Ukrayna Savaşı’nda Cumhuriyetçiler ile Demokratların kapışması gibi…
İsrail, Amerika’da bir grubunun çıkarlarına ve görüşlerine uygun davranıyor, adeta onların “koç başı” gibi sağa sola saldırıyor… Diğer taraftan İsrail’de Netanyahu koalisyon hükümeti koç başı olmaya dünden hevesli, istekli.
Peki, İsrail’in sağa sola saldırmasına bir şey demeyen, hatta bunu teşvik eden Trumpçılar ne istiyor, onlarınd erdi ne? Tek dertleri Orta Doğu mu? Evet, bu sayede Orta Doğu’yu yeniden ele geçirmek istiyorlar. Son birkaç yılda Orta Doğu’nun ellerindne kayıp gittiğini düşünüyorlardı. Demokratlar, Suriye’den ve Irak’tan çekilmekten bahsediyor. Orta Doğu’nun ABD politikaları açısından eskisi kadar önemi kalmadığını düşünen de var, ABD’nin Orta Doğu’yu kaybettiğine inanan da. Washington’ın tereddütlü hali gözlerden kaçmıyor ve boşluğu doldurmak için Çin hamle yaptı bile.
Çin, birkaç yıldır Araplar üzerinde çalışıyor, Sino-Arap Zirveleri düzenliyor. Şimdiden on milyarlarca dolarlık anlaşma yaptı, ihale kaptı. Arapların ithalatında Çin’in payı delicesine büyüyor. Çin, Körfez Araplarının elindeki trilyonlarca dolarlık fonlardan sermaye kapmak, onlara yüksek teknoloji ürünleri satmak istiyor. Suudi Arabistan ve diğer petrol zengini Araplar, Çin’in tekliflerindne etkilendi. Araplar, Çin’i bu bölgede Batı’yı dengeleyen bir güç gibi görmeye başladılar. İşte bu noktada İsrail devreye girdi. Araplar ya akıllarını başlarına alacaklar ya da buna mecbur kalacaklar.
İsrail ile İran’ın savaşı bölge ülkelerini iyiden iyiye korkutuyor. Araplar, petrol ticareti duracak diye ne yapacaklarını şaşırdılar. Hem İsrail hem de İran, ABD’nın Orta Doğu politikasında bilerek veya bilmeyerek aktif bir rol oynuyor.
Bu sürecin sonunda sadece Çin ile Arapların değil, İran ile Çin’in bağları da hasar görebilir. İran, petrolünün yüzde 90’ını çin’e satıyor. Bu ticaret durursa Çin, yeni petrol kaynakları bulmak zorunda. Çin, hammadde bulmak için nereye gitse karşısında bir savaş, bir çatışma buluyor. Sudan’da da böyle olmuştu.
İsrail’in amacı belki bu değil ama, İsrail’in savaşları sadece Filistin’e ve İran’a karşı değil, aynı zamanda Çin’e karşı gibi sonuçlar veriyor. Elbette İsrail’in amacı bu değil. Netanyahu’nun radikal hükümeti kendi gündemini uyguluyor, ama aynı zamanda Amerika’da güçlü bir grubun da ajandaını uyguluyor…
Bu sürecin sonunda İran’ın gücü zayıflatılıp, Arap ülkeleri yeniden Amerikan düzenine sadık hale getirilirse görev yerine getirilmiş olacaktır.