En çok oyu alan başkan olabilir

En çok oyu alan başkan olabilir

ABD seçimlerine 3 gün kaldı.

SEDAT LAÇİNER 03 Kasım 2024 SEDAT LAÇİNER

Amerikalı seçmen, ülkenin 50 eyaletinde sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Seçimlerden, olası sonuçlarından ve Türkiye’ye etkilerinden bahsetmeden önce Amerikan seçimlerinin nasıl yapıldığından biraz bahsedelim, çünkü Türkiye’deki seçimlerden ayrılan pek çok yönü bulunuyor bu seçimlerin.

Herşeyden önce Amerika’da seçimi kazanmanız için oyların en fazlasını almanız yetmiyor. Çünkü ABD’de başkanlık seçimi iki kademeli… Seçmenler doğrudan başkanı seçimiyor, başkanı seçecek bir kurulu seçiyorlar ve buna “Seçiciler Kurulu” (electoral college) deniyor. Pratikte sonuç değişmiyor gibi görünse de bazı durumlarda en çok oyu alan aday, başkan olamayabiliyor. Bunun 2 örneği son 24 yılda yaşandı…

Mesela 2016 Başkanlık Seçimlerinde Demokrat Parti adayı Hillary Clinton, rakibi Donald Trump’tan 3 milyon daha fazla oy aldığı halde başkan seçilemedi. Ya da tersindne söylersek Trump, 3 milyon daha az oy aldığı halde Başkan oldu. Aynı şekilde 2000 Başkanlık Seçimlerinde George W. Bush, Demokrat rakibi Al Gore’dan en az yarım milyon daha az oy aldığı halde başkan seçilmiş sayıldı. Başka bir deyişle, son 25 yılda iki Demokrat aday Amerikan seçmeninin oyunu aldığı halde ABD’ye başkan olamadı. Benzeri bir durum şu anki aday Kamala Harris’in de başına gelebilir.

Akla karışanlar için baştan anlatalım: ABD seçimlerine herkes katılabilir, her isteyen aday olabilir ama tarih boyunca yarış, hep Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında geçmiştir. Sistem fiilen 2 partili gibi işler… Bağımsız adaylar veya üçüncü parti adayları genelde çok az oy alırlar ama bunun istisnaları da olmuştur. Mesela 1912’de eski Cumhuriyetçi Theodore Roosevelt, Progressive Party adayı olarak yarıştı ve ikinci oldu. 1992 seçimlerinde ise bağımsız aday Ross Perot oyların % 19’unu almayı başarmıştı.

Seçim doğrudan değil, dolaylı bir seçim demiştik. Seçmenler kendi eyaletlerinde, burası önemli, tüm Amerika’da değil, sadece kendi eyaletlerinde seçiciler kurulu delegelerini seçiyorlar. 50 eyalet bir de hiçbir eyalete bağlı olmayan District of Columbia (Washington) var. Tüm bu eyaletlerin toplam 538 seçiciler kurulu delegesi var ve hangi aday 270 delegeyi kazanmayı başarırsa ABD Başkanı olmaya hak kazanıyor.

50 eyaletin her birinin delege sayısı nüfusuna göre belirleniyor. En çok delege Kaliforniya’da var çünkü bu eyaletin nüfusu 40 milyon kişi. Kaliforniya’nın delege sayısı 54… New York eyaletinin nüfusu ise yaklaşık 20 milyon ve delege sayısı 29… En az delege Kuzey Dakota’da. Nüfusu sadece 762 bin olan Kuzey Dakota’nın başkan seçecek delege sayısı sadece 2.

Başkanlık seçiminde bazı eyaletler arasında farklar olmakla birlikte genelde bir eyalette en çok oyu kazanan, o eyaletteki tüm delegeleri kazanıyor. Örneğin Kaliforniya’da kim en çok oy kazanırsa Kaliforniya’nın 54 delegesinin hepsini kendi hanesine yazar, hepsini kazanır. 1 oy farkla bile olsa bu böyle. Örneğin en son seçimde, 2020 yılında Biden Kaliforniya’da 17,1 milyon oyun 11,1 milyonunu kazanmıştı. Trump ise Kaliforniya’da 6 milyon oyda kalmıştı. Fakat Trump’ın oyları sıfırmış gibi delegelerin tamamı Biden’a, Demokrat adaya yazıldı. Bu seçimde de öyle olacak, Harris, Kaliforniya’da birinci olursa 54 delegenin hepsini kazanmış olacak.

Hemen hemen tüm eyaletlerde bu böyle. Sadece Maine ve Nebraska’nın sistemleri biraz farklı. Onlarda ilk 2 delege en çok oy alan adaya giderken, sonraki delegeler alınan oya göre dağıtılıyor. Maine’in toplamda 4, Nebraska’nın ise sadece 5 delegesi var. Özetle, 270 delegeyi alan kazanacağı için, ABD Başkanlık yarışı adayları delege hesabı yapmak zorunda, seçmenden ziyade eyalet kazanmak durumunda.

2020’de yapılan en son başkanlık seçimlerinde Biden 306, Trump ise 232 delege kazanmıştı. Ancak Trump, arada bu kadar büyük fark olmasına rağmen, seçimleri kendisinin kazandığını iddia etmiş, taraftarları Kongre binasını basmış, “Anayasal düzene darbe” denilen olaylarda ölenler ve yaralananlar olmuştu. Trump, hala o olayları savunuyor. Bunun bir nedeni sistemin bu tür karışıklıklara müsait olması. Salı akşamı da büyük bir kaos çıkabilir, iki taraf da kazandığını iddia edebilir…

5 Kasım Salı günü akşamı ABD’de adaylardan biri 270’i net bir şekilde geçerse Başkan o akşam belli olabilir. Ancak 2 adayın 270’i alamaması da mümkün, bu durumda başkanı Temsilciler Meclisi oylaması belirler. Ama son 200 yılda böyle bir şey olmadı.

Salı akşamı Trump net bir skorla 270’i geçerse tartışma olmaz. Ancak Harris 270’i geçerse Trump’ın her halükarda sorun çıkarması bekleniyor. Hani “çamura yatmak” denir ya, mutlaka olaylar çıkacağı iddia ediliyor. Trump sonucu kabul etse bile aşırı motive taraftarlarının ortalığı karıştırması da muhtemel.