Otomatik bilgi paylaşımı başladı mı?

Otomatik bilgi paylaşımı başladı mı?

Otomatik bilgi paylaşımı anlaşması gereğince Türkiye’nin, Avrupa’da Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı ülkelerle finansal hesap bilgilerini ne zaman paylaşmaya başlayacağı merak konusu. Bu konudaki belirsizlik devam ediyor. Medya ve sosyal medyada ise tam bir bilgi kirliliği var. Her aklına gelen bir şeyler paylaşıp kafa karıştırıyor. Hatta bunu ranta çevirmeye çalışanlar bile ortada cirit atıyor. “Biz

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 15 Ağustos 2020 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Otomatik bilgi paylaşımı anlaşması gereğince Türkiye’nin, Avrupa’da Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı ülkelerle finansal hesap bilgilerini ne zaman paylaşmaya başlayacağı merak konusu.

Bu konudaki belirsizlik devam ediyor. Medya ve sosyal medyada ise tam bir bilgi kirliliği var. Her aklına gelen bir şeyler paylaşıp kafa karıştırıyor. Hatta bunu ranta çevirmeye çalışanlar bile ortada cirit atıyor. “Biz sizin Türkiye’deki malvarlıklarınızı, banka hesap bilgilerinizi otomatik bilgi paylaşımından koruyoruz, koşun gelin bize” diye reklamlar yapıyorlar.

Bu yalan yanlış iddialar ve söylemlere karşı hukuki gerekçelerini göstererek yazılar yazık Youtube kanalımızda video yayınladık, gurbetçimizi bilgilendirerek uyarılar yaptık. Lâkin sözleşmenin hukuki süreci tamamlanmadığından ve daha önemlisi Türk hükümetinin yetkililerinden herhangi açık ve net bir açıklama ve bilgilendirme yapılmaması gurbetçimiz arasındaki panik havasını söndürmedi.

Nihayetinde Alman Federal Maliye Bakanlığının 2014 yılında kabul edilip 2015 yılında yürürlüğe giren Finansal Hesaplar Bilgi Değişimi Kanunu (Finanzkonten-Informationsaustauschgesetz-FKAustG) gereğince eyaletlerin mali idarelerine gönderdiği 01.07.2020 tarihli Tebliğ ile bu tartışmalar yeniden alevlendi.

Aslında her yıl yayınlanan ve bilgi paylaşımına başlanılan ülkelerin listelendiği bu tebliğlerde sıralanan 100 ülke içerisinde Türkiye her zaman vardı. Fakat kanun ve uluslararası anlaşma gereğince Almanya’daki finansal kuruluşlar tarafından Federal Merkezi Vergi Dairesine verilen bilgilerin her yıl 30 Eylül tarihine kadar paylaşılması zorunluluğunun koronovirüs salgını sebebiyle 31.12.2020 tarihine uzatıldığının bildirildiği 01.07.2020 tarihli tebliğ ekindeki listede Türkiye bu defa kalın harflerle işaretlenmiş ve bilgi paylaşımına başlanacak ülkeler arasına alınmıştı.

Listede Türkiye’nin kalın harflerle gösterilmesi sosyal medyada ve bazı Alman avukatlarının yazdığı makalelerde “Almanya ve Türkiye 31.12.2020 tarihine kadar 2019 bilgilerini paylaşacak” şeklinde yorumlar yapınca ortalık yeniden alevlendi. Hatta bazı Alman hukuku avukatları “Kendini ihbar (Selbstanzeige) dalgası geliyor”, “Bilgiler paylaşılmadan kendinizi ihbar ederseniz vergi kaçakçılığı suçunun cezai takibatından kurtulursunuz, gelin bizde bilgilenin” diye yayınlar yaptılar.

Dikkat edilirse ortada Alman Maliye Bakanlığının koronovirüs sebebiyle yayınladığı bir tebliğ ve bu tebliğin ekinde Türkiye’nin kalın harflerle paylaşıma hazır ülke olarak gösterilmesi, avukat ve gazetecilerin yorumları var. Ama sözleşme gereğince ne Alman resmî makamlarının ne de Türk yetkili Gelir İdaresi Başkanlığının bu konuda resmî bir açıklaması yok. Yani hiçbiri “Evet 2019 yılı finansal bilgiler için 2020 yılı sonuna kadar karşılıklı bilgi paylaşacağız” diye açıklama yapmadı.

Oysa en son Federal Alman Parlamentosu FDP milletvekilleri Markus Herbrand ve arkadaşlarının soru önergelerini 27.05.2020 tarihinde yazılı olarak cevaplayan Alman Federal Hükümeti ilgili soruya aynen şu cevabı vermişti; “Türkiye, 2018 yılından itibaren ortak raporlama standardına göre finansal hesap bilgilerinin değişimine katılmayı prensip olarak taahhüt etmiştir. Federal Hükümetin görüşüne göre Türkiye, 2020 yılında Federal Almanya Cumhuriyeti ile bilgi değişimine başlamak için gerekli tüm hazırlıkları yapıyor. Ancak Türkiye teknik nedenlerle bu yıl Federal Almanya Cumhuriyeti ile değişim yapamayacağını belirtti. Alman hükümeti, bilgi değişimi uygulanmasının önündeki teknik engellerin Türkiye tarafından 2020 sonuna kadar aşılacağı beklentisini Türkiye’ye bildirdi”

Görüldüğü gibi Alman hükümetinin Türkiye’den aldığı cevap “Teknik alt yapım şu an müsait değil, 2020 yılında paylaşım yapamayacağım”. O halde buradan çıkaracağımız sonuç Alman hukukundaki meslektaşlarımızın veya sosyal medyada yayılan haberlerin aksine Türkiye 2020 yılında bilgi paylaşmayacak.

Zaten aksini düşünmek de hayatın olağan akışına ters düşecektir. Çünkü 27 Mayıs’ta “2020 yılında Türkiye bilgi değişimi yapamayacak” diyen Alman hükümetinin sadece 1 ay 3 gün sonra bir tebliğle Türkiye’nin 2020 yılında bilgi paylaşacağına dair beyanda bulunduğunu kabul mantıksızdır. Türkiye tamamlayamadığı teknik alt yapıyı 1 ay 3 gün içerisinde mi tamamladı?

Diğer yandan Türk hükümetinin bu konuda resmî bir açıklaması da bulunmuyor. Konu ile ilgili irtibata geçtiğimiz Türk yetkili kurumları bu konuda zaten bir çalışmalarının olduğunu, çalışmaların sonuna gelindiğini, Almanya ile birlikte Türklerin en yoğun yaşadığı 5 Avrupa ülkesi ile yapılacak finansal hesap bilgilerinin otomatik değişimi konusunda kamuoyuna en kısa zamanda açıklama yapacaklarını söylediler.

Bu nedenle bu aşamada daha net bilgi edinmek için Türk hükümetinin yapacağı açıklamayı beklemek sağlıklı olacaktır.

Elbette Alman hükümetinin 2020 yılında bilgi değişimi yapmayacağını bildirmesi Türkiye’nin hiçbir zaman bilgi paylaşmayacağı anlamına gelmiyor. Sözleşmelere imza atan ve taahhüt altına giren Türk devleti vergi konularında olduğu gibi banka tasarruf ve mevduat hesapları gibi finansal bilgilerini sözleşmeye taraf olan ülkelere mutlaka verecek, onlardan da aynı bilgileri alacaktır. 2020 yılında olmazsa 2021 yılında, 2021 yılında olmazsa 2022 yılında bilgi paylaşmaya başlayacaktır. Türk devleti bu mükellefiyetten kaçamayacaktır.

Zira Türk devleti aynı istikametteki yolun iki şeridinde ilerleyen iki sözleşmeye de imza koymuştur. Bunlardan birincisi 2011 yılında imzalayıp yaklaşık 5 yıl sonra 03.05.2017 tarihinde kanunla anlaşmanın onaylanmasını uygun bulunup 30.10.2017 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylayıp 01.07. 2018 tarihinde yürürlüğe giren Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi, ikincisi ise 21.04.2017 tarihinde imzalanan ve yaklaşık 3 sene sonra 31.12.2019 tarihli 30995 sayılı 5. Mükerrer Resmî Gazetede 1965 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanan Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması.

Türkiye’nin bu anlaşmaları yürürlüğe koyma süreçlerine bakılınca gönülsüz olduğu, uluslararası baskılarla sisteme girdiği görülüyor. Zira hiçbir ülke anlaşmaları böyle uzun süreçlerle kendi iç hukuklarında onaylamamıştır.

Hatta 31.12.2019 tarihinde Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanmasına rağmen Türkiye’nin otomatik bilgi paylaşımı için iç hukukunda herhangi bir düzenleme yapmadığı da açıktır. Bilinen sadece Gelir İdaresi Başkanlığının finans kuruluşlarına gönderdiği kılavuz taslağıdır. Buna ilişkin bazı bankalar mudilerine mektup göndererek yurtdışında vergiye tabi olup olmadıklarını sordu. Bu kadar.

Oysa Almanya 2014 yılında Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşmasını imzaladıktan ve aynı yıl onayladıktan sonra kendi iç işleyişinde uygulanacak kuralları belirleyen Finansal Hesaplar Bilgi Değişimi Kanunu’nu (FKAustG) kabul ederek 21.12.2015 tarihinde Federal Resmî Gazetesinde yayınlayarak yürürlüğe koymuştur.

Türkiye’nin ise böyle bir hukuki alt yapı hazırlığı bugüne kadar olmamıştır. Yine de belirtelim ki, bu Türkiye’nin iç hukukunda böyle bir düzenleme yapmayacağı anlamına gelmemektedir. Önümüzdeki süreçte bu eksiklikleri giderecektir.

Bu nedenle spekülasyonlara kapılmadan şu aşamada Türk devletinin açıklama ve bilgilendirmesini bekleyelim. Ondan sonra siz okuyucularımızı mevzuata ve sürece göre daha detaylı bilgilendirmeye çalışacağız.