Parlamentoda oy çokluğuyla onaylanan göç yasasıyla Almanya’nın kapıları artık Avrupa Birliği’nde yaşamayan ve meslek eğitimi diplomasına sahip nitelikli işçilere de açılacak. Başbakan Angela Merkel başkanlığındaki Hıristiyan Birlik Partileri/Sosyal Demokrat Parti koalisyon hükümeti 20 yıldır yapılan tartışmalara son noktayı koydu. Tam ismiyle “Nitelikli İş Gücü Göç Yasası” ile kanun yapıcılar ve hükümet üyeleri nihayet Almanya’nın bir
Parlamentoda oy çokluğuyla onaylanan göç yasasıyla Almanya’nın kapıları artık Avrupa Birliği’nde yaşamayan ve meslek eğitimi diplomasına sahip nitelikli işçilere de açılacak.
Başbakan Angela Merkel başkanlığındaki Hıristiyan Birlik Partileri/Sosyal Demokrat Parti koalisyon hükümeti 20 yıldır yapılan tartışmalara son noktayı koydu. Tam ismiyle “Nitelikli İş Gücü Göç Yasası” ile kanun yapıcılar ve hükümet üyeleri nihayet Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu teyit etmiş oldular. İlgili yasa haziranın son haftasında Eyalet Temsilciler Meclisi’nde de onaylanarak kanunlaşacak.
Göç yasası, altı adet yasanın birleşiminden oluşuyor. Sadece üniversite mezunlarıyla meslek eğitimi diplomalı kişileri kapsamıyor; sınırdışı yasasını, mülteci kanununu, müsamaha belgeli kişilerin durumunu, uyum yasası ve Alman vatandaşlık kanununu içeriyor.
Özellikle sığınmacılara sınırdışı ertelemesi sonucunda tanınan geçici oturum izni (“Duldung”, müsamaha belgesi) ile ilgili ise kamuoyunda kafaların karışık olduğu görülüyor. Nitekim göç yasasıyla sertleştirilen sınırdışı yasasıyla daha hızlı sınırdışı edilmelerin olacağı yönünde kamuoyunda hükümete karşı -muhalefetteki Yeşiller ile Sol Parti’nin de etkisiyle- olumsuz bir hava estiriliyor.
Buradan hareketle Türk vatandaşlarıyla da ilgili olduğu için şu ana sorunun sorulması doğru olsa gerek: Müsamaha belgesine sahip sığınmacılar apar topar hapislere atılıp hemen sınırdışı mı edilecekler?
Cevap, hayır. Bu konuya döneceğim.
Türkiye’den Almanya’ya yerleşmek isteyenlere ve muhalif oldukları için Almanya’ya sığınan Türk vatandaşı mültecilere göç yasasının neler sağlayacağını irdeleyelim. Yasa çok basit ifadeyle “meslek eğitimiyle iş arıyorsan veya üniversite mezunuysan, Almanya’da bir hayat kurmak istiyorsan Almanya’ya gelerek işini ara, bul ve yerleş” diyor.
Hükümetin açıkladığı resmi verilere göre yılda 100 bin kişiye neredeyse her branşta ihtiyaç duyuluyor. Gerekçe ise gayet pragmatik: Ekonomik refahın devam etmesi için kalifiye işgücüne acil ihtiyaç var. Bugüne kadar tüm çabalara rağmen AB içinden bu açığı kapatamadık, çıkarlarımız gereği Türkiye de dahil AB dışından da işçi istiyoruz.
Ankara’yla yaşanan farklı alanlardaki krizlere rağmen (Almanya’daki MİT faaliyetleri, Diyanet Almanya kolu DITIB üzerinden muhaliflerin fişlenmesi, Alman hükümetine Nazi hakareti, vs.) göç yasasının Türk vatandaşlarına da kapılar açması şu meşhur sözün sırrında saklı: “Erdoğan, Türkiye demek değil. Türkiye de Erdoğan değil.”. Federal Meclis Başkan vekili Claudia Roth’a ait. Türk vatandaşlarına Alman devletinin verdiği mesaj açık.
Bugüne kadar Almanya’ya ‘kolay biçimde’ çalışmak için sadece akademisyenler gelebiliyorlardı. Fakat yanlızca işçi açığı olan mesleklerde çalışmaya ve sadece ekonomi çevrelerinin hükümete bildirdiği alanlarda istihdam edilmek şartıyla. Yeni kanunla ise neredeyse tüm branşlardaki ve herhangi bir sınıra tabi olmadan meslek eğitimli kişiler de kriterleri yerine getirdikleri takdirde ülkeye gelebilecekler. Peki hangi şartlarla?
Mesleki yeterlilik belgesi sahibi kişiler vize kolaylığıyla gelecekleri Almanya’da 6 ay içinde iş anlaşması imzalamaları gerekiyor. Bu yarım yıl içinde kendi ekonomik imkanlarıyla geçimlerini sağlamak da zorundalar.
İşe yerleşmede Alman vatandaşlarına öncelik şartı kaldırıldığı için yeni yasa Türkler için de büyük bir fırsat. Fakat şunun unutulmaması gerekiyor: Yüksek seviyede olmasa da temel Almanca dil bilgisi şartı bu yasa için de geçerli.
Göç yasasının nitelikli iş gücü alımına bakan kısmı 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe girecek. O tarihe kadar Türkiye’de bir dil kursuna yazılıp Almanca öğrenmeye başlayan meslek eğitimi diploma sahipleri ve üniversiteliler avantajlı durumda olacak.
Basit bir örnek: Almanya’da 80-90 bin civarında Türkiyeli işletme bulunuyor ve bu işverenler 400-500 bin kişiyi istihdam ediyor. Almanya’lı Ahmet beyin şirketinde çalışmak isteyen Türkiye’deki Mehmet bey, Almanca dil bilgisiyle Almanya’ya gelip kendi cebinden ödediği masraflar sonrası 6 ay içinde Ahmet bey ile iş anlaşması imzaladığı takdirde ‘yolu açılıyor’.
Ne demek istiyorum? Ahmet bey gibi patronlar Mehmet bey gibi işçilere yardımcı olabilirler. Almanya, vergisini veren, dürüstçe çalışan insanlar arıyor. Mesele bu. Yeri gelmişken söyleyeyim. Fakat Ahmet bey, kağıtta örneğin cami derneğinde veya marketler zincirinde çalıştırma kılıfıyla gerçekte ise istihbaratçı olarak kullanmak hedefiyle Mehmet beyi Almanya’ya getirtmeye çalışırsa buna hiç kalkışmasına gerek yok. Göç yasasının bu tür kişilere kapıyı açmayacağı ortada. Alman istihbarat raporlarındaki ifadeler net. Kimin ne yaptığı biliniyor.
Devam edelim. Yasayla mültecilere kolaylıklar da sağlanacak. Daha kolay biçimde meslek eğitimi yerlerine yerleştirilmeleri, sınırdışı kararı olmasına rağmen dil öğrenip iyi entegre olanların statülerinin değiştirilmesi gibi. Diğer taraftan ise müsamaha belgeli kişiler içinde suç işleyenler veya Alman resmi makamlarına kimlikleriyle ilgili bilerek yanlış bilgi verenler ise daha hızlı biçimde sınırdışı edilecekler. Tam bu noktada altını çizelim.
Türkiye’den Almanya’ya yerleşen muhaliflerin Duldung statüsünden dolayı sınırdışı edilecekleri söylentileri doğru değil. Tutuklanma ve işkence tehditi yaşayacağı bilinenlerin sınırdışı edilmeleri sözkonusu değil.
Bugüne kadar meslek eğitimi için Almanya’ya gelenlerden Alman liselerinde okuma şartı arandığı için bu imkandan faydalananların sayısı çok düşük seviyelerdeydi. Şimdi ise Türkiye’den alınan lise diplomaları başvuru için yeterli olacak. Tabi ki Almanca dil bilgisi şartıyla.
IT alanlarında da Türkiye’den alınan kalifikasyonların ilgili makamlara sunulması gerekiyordu, ek olarak da 5 yıllık çalışma zorunluluğunun isbatı. Yeni yasayla 5 yıllık süre 3’e indirildi. İstisnai durumlarda iş tecrübesi aranmadan da çalışabilme fırsatları oluşturuldu.
Mülteciler arasında çalışanlar veya meslek eğitimi yapanlar daha hızlı biçimde küçük ve orta ölçekli işletmelere yerleştirilecekler. Yüksekokul mezunlarının ise diplomaları daha kolay biçimde tanınacak. Bazı diplomalarda ek kalifikasyonlar ile tanımalar hızlandırılacak.
İyi entegre olup çalışanların aile birleşimi başvuruları da olumlu yönde sonuçlandırılacak. Statüleri tanınan mültecilere daha fazla maddi yardım yapılacak. Duldung oturum izni olan fakat farklı nedenlerden dolayı sınırdışı edilemeyenler içinde iyi entegre olanlara kalıcı oturum perspektifleri de sunulacak.
Almanya’da bir yıl ikamet eden, 18 ay sigortalı bir işte çalışanlara oturum izni verilecek. 30 ay sonra ise süresiz oturum hakkı tanınacak. Bu süre zarfında devletten sosyal yardım parası almamak, Almanca bilmek şartı aranıyor.
Eski yasaya göre mülteciler eyalet mülteci dairelerinin gösterdiği yerlerde üç yıl zorunlu kalma şartına tabidiler. Bu alandaki kurallar daha da sertleştirildi. Artık mülteci işlemlerinin yapıldığı eyaletin dışında farklı bir yerde ikamet edilemeyecek. Fakat yine istisnai durumlar kabul edilecek, örneğin eğer farklı bir şehirde iş bulunduğu ispat edildiği takdirde taşınmaya izin verilecek.
Terör kamplarında bulunduğu tespit edilen çifte vatandaşlar Alman vatandaşlığını kaybedecek. Yabancı ülke vatandaşı ise sınırdışı edilecek. Çok eşli (özellikle Arap ve Afganlar) yabancılara Alman vatandaşlığı verilmeyecek.
Toparlayacak olursak. Alman dünya devi Volkswagen (VW) şirketler grubu Almanya’da yeterli sayıda kalifiye işçi olmadığı için ABD ve Çin’e fabrikalar açtı. Başbakan Merkel ise bilişim teknolojileri, yapay zeka alanına 3 milyar Euro aktarıldığını açıklayarak mühendisleri, doğa bilimcileri, bilgisyar programcılarını, vs. aradıklarını ifade etti.
Bu iki örnekten hareketle ekonomi dünyası da Alman siyaseti de ellerini ovuşturarak nitelikli iş gücü arıyor. Tüm alanlarda bir türlü kapatılamayan işçi açıklarının olması ekonomiyi ve sosyal sistemleri orta ve uzun vaadede olumsuz etkileyeceği için hükümet hızlı hareket etmeye karar verince yasa tamamlandı.
Göç yasası bazı hükümleriyle her ne kadar muhalefet partileri tarafından eleştirilse de liberalleşen ve Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu kabul eden bu kanun aşırı sağcı AfD Partisi hariç herkesin başarısı. Yasanın temellerini Merkel 2005’de iktidar olmadan önce Sosyal Demokratlar/Yeşiller Partisi iktidarı atmıştı.
Merkel ise 14 yıl içinde muhafazakar tabandaki tüm eleştirilere, oy kayıplarına, koltuğunu kaybetmeye (ki 2021’de aday olmayacak), AfD’nin Merkel’in 2015’de 1 milyonun üzerinde mülteci alımına yeşil ışık yakması sonrası doğuşuna rağmen, yasaya öncülük ederek kendini ‘feda etti’. Merkel de değişti, Almanya da değişti.
Şimdi ise daha hızlı biçimde Almanca öğrenme zamanı. Türkiye’deki Türk vatandaşlarına duyurulur. Almanya’ya sığınan mülteciler zaten dil öğrenmek zorundalar. Yerleşmek için bekleyen Türkiye’lilerin ise altı ayı kaldı. Bizden söylemesi.