Zamanın kıymeti

Zamanın kıymeti

Zaman Allah’ın bizlere bir lütfudur. Bu yönü ile de tümüyle değerlidir. Nasıl ki cevahir kadrini cevher-furuşan bilir, zamanın kıymetini de müneccim ve muvakkitten çok onu hakkiyle değerlendirebilenler bilir. Nasıl ölçüleceği ve nasıl değerlendirilebileceği ile alakalı ise akli, nakli ve tecrübi ilimler değişik fikirler serdetmişlerdir. Dinler de bu konuda önemli tasnifler yaparlar. Dinimiz İslam’da da geniş

DR. MUSTAFA AKDAĞ 12 Nisan 2020 DR. MUSTAFA AKDAĞ

Zaman Allah’ın bizlere bir lütfudur. Bu yönü ile de tümüyle değerlidir. Nasıl ki cevahir kadrini cevher-furuşan bilir, zamanın kıymetini de müneccim ve muvakkitten çok onu hakkiyle değerlendirebilenler bilir. Nasıl ölçüleceği ve nasıl değerlendirilebileceği ile alakalı ise akli, nakli ve tecrübi ilimler değişik fikirler serdetmişlerdir.

Dinler de bu konuda önemli tasnifler yaparlar. Dinimiz İslam’da da geniş bir çerçevede karşılaşmak mümkündür. Tarifi, tasnifi ve değerlendirilmesi ile alakalı Kuran ve Sünnet’te önemli ölçüler vardır.
Örneğin içinden geçtiğimiz “Üç aylar” yani “Recep, Şaban ve Ramazan” da bizzat Allah (cc) ve Resulü (sav) tarafından kendilerine özel değer atfedildiği için ayrıca değerlidir.
Kuran ilk olarak “Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattı­ğı günkü yazısına uygun olarak on ikidir” (Tevbe:136) buyurarak o güne kadar var olan bir tartışmaya son vermiştir.
Bu aylardan bazılarını da “haram aylar” (Tevbe, 5.; Bakara, 194) olarak adlandırması ise değişik hikmetlere binaendir. Örneğin Bakara, 217 de ifade edilen “haram ayda savaşmanın büyük günah olduğu”, Mâide, 2 ve 97’de anlatılan “bu aya karşı saygısızlık edilmemesi gerektiği ve hürmete lâyık bir mabet olan Kabe ile birlikte haram ayın da insanların iyiliğine vesile kılındığı” belirtilmiştir. Burada zaman mahiyet itibari ile bir imtihan unsuru gibidir.

Diğer taraftan Ramazan ayına çok özel bir değer atfedilmiştir ki: “O sayılı günler, Ramazan ayıdır. O Ramazan ayı ki onda insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren, ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’an indirildi. Artık sizden kim ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruca başlasın.” (Bakara: 185) buyrulmuştur.
Ramazan ayı içindeki en önemli gece olan Kadir Gecesi de müstakil bir surede ele alınıp önemi vurgulanmıştır. (Kadir, 1-5)
Fakat Kuran’ın indirildiği gece olarak başka bir ayette de : “Apaçık olan Kitab’a and olsun ki, biz Kur’an’ı mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız.” (Duhan 2,3) buyrulmuştur.

Peygamber Efendimiz (sav) de: “Allah’ım Recep ve Şâban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diyerek dua etmiş ve bu ayları kendi hayatında çok iyi değerlendirmiştir. Hatta bir hadisinde: “Bütün vakitlerde hayrın peşinde olun. Rabb’inizin rahmet rüzgârlarını yakalamaya çalışın… İsteyen kullar ona isabet eder. Allah’tan ayıplarınızı örtmesini ve korkularınızdan emin kılmasını isteyin.” buyurmuştur. Ayrıca: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.” buyurarak üç ayların faziletini vurgulamıştır.

Yine Başka bir Hadis-i Şerifte de: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez. Bunlar; Recebin ilk Cuma gecesi, Şaban’ın On beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.” buyurmuştur.
Peygamberimiz (sas) bu aylarda çokça oruç tutardı. Bu ayları ve içindeki Regaib, Miraç ve Kadir gibi önemli geceleri ihya ederek, yapılan hayır ve hasenata şeylere karşı bire on bin sevap kazanmak mümkündür. Hayatımızı bir enstrümana benzetirsek bozulan akordu tekrar tamir mahiyetinde sene içi dengesi bozulan duygular bu önemli dönemde tekrar uyarılıp, akort edilir.
Peygamberimiz’in (sav) değişik âlemleri, melekleri, Cennet ve Cehennemi, ve en önemlisi de Allah’ın (cc) Zat’ını seyrettiği büyük buluşmanın hatırası da bu aylardadır. Müslümanlar da bu aylarda ruhen hazırlıklarını tamamlamış ve gerilime geçmiş şekilde gök kapılarının gıcırtılarıyla açılması ve uhrevi esintilerin gelmesini beklerler.

İçinde pek çok hayrın dağıtıldığı Şaban ayını idrak edip taze bir şevk ve motivasyon ile beratını kazanmaya azmeden inananlar, bir kaderle örgülenmiş hayatlarını ve ayrılmış rızık ve ömürlerini kurtuluş müjdesine çevirmeye çalışırlar.
On bir ayın sultanı Ramazan ayına ulaşınca ise, gafletten arınma ve tedavide sona gelinmiştir. Motivasyon zirveye çıkar. Zira Kuran bu ayı çok över. İçinde olan Kadir gecesini de: “bin aydan (yaklaşık bir ömür yani 83 seneye tekabül etmektedir) hayırlıdır” diye tanımlar.
Rivayete göre Kadir Gecesinde Kur’ân dünya semasına indirilmiştir. Ayrıca Kadir ile bu kadirşinaslık arasında bir bağ vardır.

Tarih içerisinde de Müslümanlar şehrin sokaklarında kandiller yakılıp gecelerini de gündüzler gibi canlı geçirildiği için bu geceler “kandil gecesi” olarak isimlendirilmiştir. Örneğin önemli bir İslami geleneği temsil eden Osmanlı’da üç aylarda camiler şenlenir, kandillerde mevlitler okunur ve şeker, simit vs. ikramlar dağıtılırdı. Ayrıca Hac mevsiminde kutsal topraklara ulaşması için Sürre alayları yola çıkarılırdı. Recep ayının on ikinci günü yola çıkan bu Müslümanlar, Şam’da Ramazan ayını geçirir, götürdükleri hediyeleri Mekke’de dağıtır, haccı eda eder ve geri dönerdi.

Bu kutsal zaman dilimlerini bugün bizler nasıl değerlendirebiliriz? Sorusuna da bu çerçevede önerilerde bulunulabilir. Bu zamanları kalbi ve ruhi duygularla idrak önemlidir. Dünya işlerine dalıp ahireti ihmal etmişsek tekrar fabrika ayarlarına dönmek için iyi bir fırsattır. İbadet ve dua ile değişik çağrışım, ilham ve sırlara kapılar açılır. Adeta yitirilmiş bir cennete duyulan hasret zirveye çıkar. Ümitler artar. Manevi bir atmosfer oluşur. Ruhani zevkler sunar.
Yapılabilecek en iyi şey Allah’a selim bir kalp ile ulaşmak için ciddi bir nefis muhasebesi ve ardından yapılacak tövbe ve istiğfardır.
Örneğin basit bir çizelge oluşturulabilir. Olumsuz davranışlarımız tespit edilir ve değiştirilmesi hedeflenebilir.

Ayrıca malayani (boş lakırdı ve işler) terk edilir. Zekât ve sadaka tespit edilip yerine ulaştırılır. Her gün bir hadis ve dua ezberlenebilir. Dini içerikli okuma ve sohbetler yapılabilir. Duaya önem verilir. Eğer bilmiyor isek Kuran öğrenme, biliyor isek bolca okuma ve üzerine mütalaa çalışması yapılabilir.