Sporcunun zeki çevik ve ahlaklı olanı

Sporcunun zeki çevik ve ahlaklı olanı

Büyük tartışmalarla başlayan Dünya futbol şampiyonası, yine olaylı bir şekilde sona erdi. Corona, Ukrayna savaşı vs derken yoğun ve sıkıntılı iki yıl geçiren bütün dünya bir nebze olsun nefes alıp gündem değiştirmiş oldu. Maçlar saat farkına rağmen dünyanın her köşesinde büyük bir taraftar kitlesine ulaştı. Bunda FİFA ve Katar yetkililerinin organizasyon konusundaki gayret ve başarısı

DR. MUSTAFA AKDAĞ 21 Aralık 2022 DR. MUSTAFA AKDAĞ

Büyük tartışmalarla başlayan Dünya futbol şampiyonası, yine olaylı bir şekilde sona erdi. Corona, Ukrayna savaşı vs derken yoğun ve sıkıntılı iki yıl geçiren bütün dünya bir nebze olsun nefes alıp gündem değiştirmiş oldu.

Maçlar saat farkına rağmen dünyanın her köşesinde büyük bir taraftar kitlesine ulaştı. Bunda FİFA ve Katar yetkililerinin organizasyon konusundaki gayret ve başarısı da etkili oldu denebilir.

Başta özelde ev sahibi ülke Katar ve genelde Ortadoğu’nun dini kültürel değerleri üzerinden yürütülen aleyhte kampanyalar aslında erkenden öngörülüp daha büyük bir empati kurmak mümkündü. Tartışmalar belli bir seviyeye ulaştıktan sonra yapılan imaj çalışmaları yine de turnuvanın üzerindeki sis perdesini araladı ve böyle büyük ve pahalı bir organizasyonun ölü doğmasını engellemiş oldu. Diğer türlü çok yazık olurdu ve dünya barışı adına önemli bir fırsat tepilirdi. Doğu ile batı arasında zaten var olan mesafe de artık kapanmayacak şekilde açılmış olurdu. Bunda FİFA başkanının dik duruşu da büyük pay sahibi elbette.

Zira objektif davranma konusunda kendini zirvede zanneden burnu havada bir kısım Batılı fikir mahfillerinin yürüttükleri kampanya epey çiğ kalmıştı. Yani, ne Katar devletinin kaçak işçi çalıştırması ve ne de eşcinsellik konusunda Ortadoğu’nun mesafeli yaklaşımı Avrupa için yeni bir bilgi değildi. Üstelik bu durum, her seviyede yapılan ticari sosyal siyasi anlaşmalar için de daha önce hiç bir engel teşkil etmemişti.

Hem, sanki Avrupa’da da kaçak işçi çalıştıran yokmuş, binlerce insan göç ederken bu topraklarda telef olmamış gibi bir tavır takınmak çok abesti. Ayrıca bu ülkelere karşı Demokrasi ve insan hakları ihlalleri konusunda yeterince gösterilmeyen hassasiyet, belli bir konu üzerine yoğunlaştırılıp soslanınca maalesef biraz sahte ve mide bulandırıcı oldu.

Bu tartışmalar ile başlayan turnuva sonuçta takipçileri de memnun etmişe benziyor. Yoksa pireye kızıp çuvalı yakmaya kalksalardı, sanırım daha büyük bir kaos olacaktı. Böyle bir futbol şöleninden de milyonlarca insan mahrum kalacaktı.

Yazının başlığında ifade etmeye çalıştığım ahlaklı tavırdan kastım buydu. Bugün herkes biliyor ki futbol ve benzeri sporlar artık sadece bir spordan ibaret değil. Hem ekonomik manada hem sosyal açıdan daha büyük bir anlam ve önem ifade ediyor.

Sonuçta, her şeye rağmen hak eden kazandı.

Tecrübe ve disipli, strateji ve ortak çalışma başarının anahtarı oldu ve Messi’nin Arjantini kupayı müzesine götürdü.

Tabi, kofluklarla başlayan Dünya kupası turnuvası da sonrasında kapanışta yaşanan görgüsüzlük ve toylukla sona ermiş oldu.

Arjantini güzel futboldan dolayı tebrik etmek lazım, ama keşke bu güzel sanatı efendilik, nezaket ve kibarlık ile süsleyebilselerdi daha iyi olacaktı. Fakat maalesef Turnuva boyunca provokatif, agresiv, saldırgan ve saygısız tutumlar sergilediler.

Sadece fiziksel değil, aynı zamanda bir psikolojik harb da vardı elbet.

Fakat, ödül töreninde kalecinin yeni yetme ergen gibi saygısız ve edepsiz tavırları bir sporcuya, şampiyon bir futbol takımına hiç mi hiç yakışmadı.

Işte sporcunun zeki çevik ama aynı zamanda ahlaklı olması gerektiği kaidesinin önemi tekrar ortaya çıkmış oldu.

Çirkeflik sporun ruhuna aykırı ve bir sporcuya yakışan da centilmenlik ve empati olsa gerek.

Tabi Katar emirinin Dünya yıldızı Messi’ye cübbe giydirme aşkı ve bunu bir emri vaki ile gerçekleştirmiş olması da bütün bu olanların üstüne tüy dikmiş oldu.