İnsan: hırslı, cahil ve aceleci ama kutsal

İnsan: hırslı, cahil ve aceleci ama kutsal

Kutsal kitap Kuran-i Kerim’in tasviri ile bazen hırslı, bazen cahil, bazen aceleci ama her zaman değerli ve kutsal bir varlıktır İnsan. İnsan ırkının en masumu olan bebekler de bu durumu anlatan en iyi örnekler. Bebeğimizi yetiştirdiğimiz süreçte dikkatimi çeken bazı hususlar vardı ki kutsal kitabın ifadelerini özetler tarzda idi. Doğuşta çok acizdi ve ağız ve

DR. MUSTAFA AKDAĞ 20 Aralık 2019 DR. MUSTAFA AKDAĞ

Kutsal kitap Kuran-i Kerim’in tasviri ile bazen hırslı, bazen cahil, bazen aceleci ama her zaman değerli ve kutsal bir varlıktır İnsan. İnsan ırkının en masumu olan bebekler de bu durumu anlatan en iyi örnekler. Bebeğimizi yetiştirdiğimiz süreçte dikkatimi çeken bazı hususlar vardı ki kutsal kitabın ifadelerini özetler tarzda idi.

Doğuşta çok acizdi ve ağız ve midesinin dışında -ki onlar da sadece çok basit bir yiyecek olan sütü kaldırabiliyor-, hiçbir uzvunu kullanamıyordu.
Zamanla dünyaya olan bağlılığı, ilgi ve isteği artınca; yani tercih etme, bir şeyler talep etme duyguları gelişince, Allah onun hizmetinde olan bizlerin yükünü bizden alıp yavaş yavaş onun kendi sırtına yüklemeye başladı. Her elini uzatıp seçtiği şey ona biraz daha fazla emek ve iş gücüne sebep oldu. Daha fazla gıda istiyorum deyince diş verdi Allah ama elbette çok ucuza mal olmadı bu ona. Günlerce ateş, ağrı, ağlama vs. Sonunda sahip oldu iki adet tavsan dişine. İşler daha da hafifledi mi? Hayır. Gıdalar sertleşmeye başladı. Yiyebildiği çeşit arttıkça ona düşen iş fazlalaştı. Sindirmesi, hazmetmesi ve boşaltma hadisesi vardı ki o da yemekten daha az işkence vermiyordu ona. Ama her şeye rağmen gıdalar lezzetli idi ve ufaklık da kısmen bu dünyaya onları tatmaya gelmemiş miydi? Külfetine rağmen bu iş olacaktı.

Bu kadarla kalmıyordu tabi ki, işler daha da çetrefilleşiyordu. Artık yavaş yavaş eşyaları da sahiplenmeye başladı. Tabiatımıza yerleştirilen başka bir çekirdek daha meyve verdi. Bunun sonu da yok. Artık her gördüğümüz şey bizim olsun diye talep edeceğiz ve hatta ilk insanların bu yüzden kan döktüğünü bile bile elimizdeki ile yetinmeyip başkasının elindekine göz dikeceğiz. Tabi kaçınılmaz olarak da kavgalar başlayacak. Güçlü olan avantajlı imiş gibi görünecek ve elde ettiği şeyler daha fazla olacak. Bu da birlikte yaşama düzenimizi bozacak.
Allahtan büyükleri bile zorlayan bu meseleler küçüklere karmaşık geliyor ve henüz anlayamıyorlar. Yoksa dünya onlar için daha baştan çekilmez olacak. Nazik ve narin zihinleri bu yükü anlayacak ve kaldıracak çapta değil. O yüzden eşya, hadiseler ve insanların durumları hep karmaşık olduğu için, onlar sadece bunların müsveddeleri ile oynaşıyorlar. Yani yatırınca gözlerini kapatan, karnini gıdıklayınca ses çıkaran, fişini takınca dönmeye başlayan tren ve düz bir ekran üstünde ışık saçarak dönen resim ve sesler onlara yeterince gerçekçi geliyor. Hem de külfetsiz. Daha fazlasını sonra düşünürüz diyorlar. Bu da bu dünyayı onlara yaşanır kılıyor.

Onlar adeta bize biraz da mesaj vermek istiyorlar: Sizin anlattığınız o gerçeklikler sizin olsun. Eğer öyle bir şey varsa yani bizi bekleyen tehlikeler, dünyanın kötü bir yer olduğu vs. ve bunlar da bizim için bir gün kaçınılmaz olup gelecekse Allah da kaldıramayacağımız yükü bize yüklemiyorsa lütfen bu yükü bize hemen yıkmayın. Biz o yükü anlar hale gelinceye, sorumluluğuna erinceye kadar sabredin. Ve mümkünse bize bu dertlerin en aza indiği bir dünya bırakın. Elbette bizleri seviyorsanız, her şeyin yavru olanı küçük olanı sevimli deyip bizimle oynayıp stres atıyorsanız, lütfen bu kadarcık iyiliği de esirgemeyin. Bize yaşanır bir dünya bırakın.

Biz de sizin elinizde şekillenen ruh heykelimizle dimdik durup, emaneti sizden alıp bizden sonraki nesillere aktaralım. Bizleri doya doya yaşayamadığınız çocukluklarınızın telafisi gibi görmeyin, bilinçaltına yerleşmiş çocukluğunuzun sıkıntılı kodlarını bize de taşımayın. Biliyoruz bu size birazcık masraf olacak. Kitap okumak, kursa gitmek gibi eğitimde önemli işlere vakit ayırıp eğlencenizden fedakârlık yapmak gerekecek. Ama bizim size sağlayacağımız onur ve itibar, bebekliğimizde size yaşattığımız sevinç ve safiyet, çocukluk ve gençliğimizde yaşattığımız başarı ve onurlar buna değecektir. Fazla bir şey değil. Sadece eğitim ve sevgi bize yetecek inanın. Bunları dışarıda aramayacak ve kötü niyetlilerin eline düşmeyeceğiz. Sizleri de utandırmamış olacağız. Bu bize alacağınız en güzel kıyafet ve oyuncaklardan daha da değerli.

Evet, sanki çocuklarımız masum bakışlarının altında hep bunları anlatır, imtihanımızın sırrını ve dünyanın varoluş hikmetini hatırlatır gibiler. Mademki insan bu kâinatın hem çekirdeği hem meyvesidir, o halde en güzel muameleyi de hak etmektir.