Bereketli ay Ramazan

Bereketli ay Ramazan

Eskiler selamlaşırken “Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun” diye selam verirlerdi. Bu tarz selamlaşmada bereket vurgusuna önem vermeleri manasız değil aslında. Zira bereket hayatın özünü teşkil ediyor. Bereket deyince akla bolluk geliyor, emek ve samimiyet geliyor. Orhan Veli çocukluğumuzdan kalan bu hissi: “Çocuk gönlüm kaygılardan azade Yüzlerde nur, ekinlerde bereket.”  şiiri ile çok veciz

DR. MUSTAFA AKDAĞ 03 Nisan 2022 DR. MUSTAFA AKDAĞ

Eskiler selamlaşırken “Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun” diye selam verirlerdi. Bu tarz selamlaşmada bereket vurgusuna önem vermeleri manasız değil aslında. Zira bereket hayatın özünü teşkil ediyor. Bereket deyince akla bolluk geliyor, emek ve samimiyet geliyor.

Orhan Veli çocukluğumuzdan kalan bu hissi:

“Çocuk gönlüm kaygılardan azade
Yüzlerde nur, ekinlerde bereket.”  şiiri ile çok veciz bir şekilde tasvir etmiş örneğin.

Kadim Anadolu medeniyetlerinden günümüze kadar bereket kavramı niçin bu kadar önemle vurgulanıyor peki.

Örneğin, Konya Ereğli’de İvriz Köyündeki su kaynağının hemen altında bulunan Hitit Kaya Anıtında, Tanrı Tarhundas Kral Varpalavas’a bereketin ifadesi olan üzüm ve buğday veriyor ve o da Tanrı’ya dua ve teşekkür ediyor. Bütün dinlerde de ‘bereket’ kavramı önemli bir yer teşkil ediyor. Kelime itibarı ile bolluk, çokluk, feyiz, Cenab-ı Hakk’ın lütfu, ihsanı, uğurluluk, meymenet, saadet gibi manalara geliyor. Ama bu kavram Rahmet kavramı ile beraber mütalaa edilmesi gereken bir kavram. Zira bereket rahmetin sonucu olarak ortaya çıkmakta. Mutlak bereketin kaynağı ise İslam’a göre Allah’ın (cc) rahmetidir. Onun rahmeti olmasa ne yağmur yağar ne toprak meyveye durur ne de biz yaşamımızı devam ettirebiliriz.

İslami kaynaklarda ise Rahmet kelimesi ayet ve hadislerde “acıma, merhamet etme” manasına geldiği gibi, bizzat Kuran-ı Kerim’in ve Peygamber Efendimiz’in (sav) de ismi olmuştur. Bereketin ve rahmetin diğer ıstılah manaları ise yağmur, hayır ve fayda manalarıdır.

Kuran-i Kerim’de “Allah’ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz…. Şüphesiz ki O, Gafurdur, Rahimdir.” (Zümer: 53) buyuruluyor. Bir başka ayette ise Allah (cc.) Peygamberimiz’e hitaben “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya: 107) buyrulmaktadır.

Ramazan ve Bereket

Rahmet ve bereket kavramları ise içinde maddi manevi bollukları barındıran Ramazan ayını akla getiriyor elbette. Her türlü nimetin bolca mevcut olduğu sofralar akla geliyor. Ama Ramazan’ın bereketi sadece sofralardan ibaret değil tabii ki. Bu ayda bizatihi rahmet ve bereket olan Kur’an-ı Kerim inmiştir. Ve bu ay içerisinde bulunan bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinde de insanlığa af ve mağfiret kapısı açılmıştır. Gerçek bereket budur. Bu bolluktan herkes istifade edebilir. Zira Bir Hadis-i şerifte “Ramazan’ın birinci gecesi Allah-u Teala müminlere rahmet eder. Rahmetle baktığı kuluna ise hiç azap etmez.” (Beyhaki) buyurulmaktadır.

Müslümanlar Ramazan Ayı’nın bereket ve heyecanını bütün bir yıl boyunca beklerler ve bu yüzden de ona “11 ayın sultanı” derler. Üç ayların sonuncusu olan Ramazan, Recep ve Şaban aylarından sonra teşrif eder ve görünen hilalle beraber oruç başlar. Sadece beden değil gönüller ve ruhlar da buna katılır ve sonunda onlar da belli bir kıvama ererler. Bu yüzden de büyükler orucu sadece mideye değil bütün uzuvlara tutturmak gerektiğinin altını çizmişlerdir. Hatta, Ramazan ve hilal arasındaki bu ilişki Müslümanların sembolü haline gelmiş ve hilal birçoğunun bayrağında yer bulmuştur.

“Çocukluğumuzun ramazanları” diye hayıflanan büyükler iste bu tatlı inşirah ve gönül dinginliğini hatırlayıp iç çekerler hep. Gözler paylaşma ve birlikteliğin güzelliklerini tatmıştır, gönüller de manen yükselerek coşmuştur.
Özellikle kanaatsizliğin arttığı, gelirlerin eskiye oranla yüksek olmasına rağmen geçim sıkıntısından dert yananların çoğaldığı günümüzde, unutulmuş bereket kavramını Ramazan vesilesi ile yeniden anlatmak önemli olsa gerek. Ve biz yeni nesillerin bu hususu sürekli gözden kaçırmamız mutsuzluğumuzun da kaynağıdır belki de. Ayrıca bugün yeni nesiller maalesef “nerede o eski ramazanlar?” diyecek herhangi bir tecrübe ve coşkuya tanık olamamaktalar.

Bereketin bir sebebi de çalışmaktır. Bu konuda İmam Gazali’nin: “Allah-u Teala’nın bir kuluna rahmet etmeyeceğine, ona gazap ve azap edeceğine alamet olarak dünyaya ve ahirete faydası dokunmayan şeylerle meşgul olması, ve zamanlarını lüzumsuz şeylerle öldürmesidir” tespiti çok önemlidir.

Bediüzzaman da: „Toplumun içindeki bereketi cezbedecek olan masum çocuklar ki; onların acizliklerine binaen rahmet tarafından rızıkları harika bir şekilde annelerinin memelerinden gönderiliyor ve içimizdeki ihtiyarlardır ki mâsumiyet kesbetmiş imanlı ihtiyarların rızıkları da, bereket sûretinde Allah tarafından gönderiliyor; ayrıca bir evi belâlardan muhafaza edici, içindeki beli bükülmüş mâsum ihtiyarlardır.” şeklinde Ramazan’ın diğer bir yönüne dikkat çekmektedir.

Biz de Ramazan’ın bereketini şahsi ve toplumsal hayatımızda yeniden görmek istiyorsak maddi-manevi eksiklerimizi tamamlamalı ve çocuk, yaşlı, hasta ve muhtaçlara yardım ederek bu rızıkların onlara ulaşmalarına vesile olmalıyız. Böylece biz de bu bereketten faydalanmış oluruz.

Bereket deyince elbette bereketsizlik sebeplerini de iyi bilmek gerekir ki, yukarda sayılan yardımlaşma, paylaşma gibi toplumsal vazifeleri yerine getirmemek; hile, adaletsizlik, kavga, savaş, zulüm, kutuplaşma ve fitne gibi sebepler bereketi yok eder. İsraf ve şükürsüzlük de bunlardan birkaçıdır. Hadis-i Şerifte „Birinizin lokması yere düşerse, onu alıp tozunu temizleyip yesin.… Çünkü bereketin hangi lokmada olduğu bilinmez.” (Müslim), bir başka Hadiste ise “Ticarete hıyanet karışınca bereket gider.” (Et- Terğîb vet-Terhîb) buyurulmuştur.

Ramazan ayının şiarı olarak sofralarımızı dostlarımıza ve fakirlere açmak, elimizdeki nimetleri israfa kaçmadan paylaşmak da hem nimetlerin bir şükrü hem de bereketin önemli sebeplerindendir.

Bir kimsenin Allahü teâlâ emrettiği için çalışması, rızkını helâl yoldan araması da onu ezelde onun için belli olan rızkına kavuşturur. Bu rızık da ona bereketli olur.
İlim, tefekkür, zikir ve şükür de Ramazan ayı içerisinde çok önemli yer tutar ve manevi bereket kaynağı olan Kur’an-ı Kerimi çok okumak bu yönüyle mühimdir. Hadis-i Şerifte: “Kuran okunan eve bereket gelir. Melekler oraya toplanır. Şeytanlar oradan kaçar.” buyurulmaktadır.

Bu vesile ile bütün okuyuculara huzurlu, bereketli ve barış dolu bir Ramazan ayı diliyorum.