13. Yüzyıla doğru yolculuk, ‘Baciyan-i Rum’

13. Yüzyıla doğru yolculuk, ‘Baciyan-i Rum’

14-18 Ağustos arası “13. Yüzyıla yolculuk-Anadolunun iç kapıları” gezisinin rotasını ve bu gezide gruba refakat ederek bize Anadolu’nun 13. Yüzyılda yaşamış büyük filozoflarını, düşünürlerini ve alimlerini anlatan, bu yola gönül ile bağlanmış Ali Naki Gündoğdu hocayı sazı, deyişleri ile dinleyince bu gezide olmalıyım dedim. Beni en çok da gezi rotasında olan Baciyan-i Rum mektebinin olması

MELEK KANDİLLİ 22 Ağustos 2021 MELEK KANDİLLİ

14-18 Ağustos arası “13. Yüzyıla yolculuk-Anadolunun iç kapıları” gezisinin rotasını ve bu gezide gruba refakat ederek bize Anadolu’nun 13. Yüzyılda yaşamış büyük filozoflarını, düşünürlerini ve alimlerini anlatan, bu yola gönül ile bağlanmış Ali Naki Gündoğdu hocayı sazı, deyişleri ile dinleyince bu gezide olmalıyım dedim.

Beni en çok da gezi rotasında olan Baciyan-i Rum mektebinin olması heyecanlandırmıştı.
Unutturulan, adları anılmayan, hak ettikleri anmayı ve saygıyı göremeyen Baciyan-i Rum teşkilatı nedir diye soracaksınız tabiki..
Ahilik teşkilatının bir çeşit kadın kolları olan Baciyan-i Rum yani Anadolu Bacıları (Kadınları) henüz dünyanın birçok yerinde özellikle Avrupa’da kadınların hiç bir hakkı yok iken, vatandaş bile değilken, Anadolu Türkmen kadınlarının örgütlenmesi belki size de ilginç gelecek ama bu tarihi bir gerçeklik.

Baciyan teşkilatında ki kadınlar iş kurma, ara mal üretme, ürünlerini kadınlar çarşısında satma ve çalışan kadınlarla dayanışma amacının dışında ülkenin siyasetinde de söz sahibidirler. Dönemin Selçuklu sultanının zulmüne ve adeletsizliğine baş kaldırdıkları gibi Moğolların istilasına karşı da direnmiş ve savaşmışlardır. Ahilik teşkilatı ile birlikte kooperatifçiliğin de ilk uygulayıcıları olmuşlar.

Baciyan-i Rum örgütü siyasi duruşu ve Ortodoks Sünni din anlayışına karşı olmaları ve Batıni tasavvuf anlayışları nedeniyle hem devlet katında hem de akademi dünyasında maalesef kasıtlı olarak yok sayılmış ve unutturulmuşlardır.
Mevlevi tarihçilerinin Ahi teşkilatı ve Baciyan-i Rum örgütünü hedef almalarının arkasında Moğol işgali karşısında farklı tutum almaları yatmaktadır.

Ahiler ve Anadolu Bacıları Moğollara direnirken, Mevleviler Moğollara koşulsuz biat etmişler ve hatta Ahilerin ve Bacıların tekke ve medreselerinin kendilerine verilmesini talep etmişler. Baciyan-i Rum örgütünün lideri Fatma Bacı, Ahilerin lideri Ahi Evran’ın eşidir. Hala Alevi-Bektaşi toplumu ona “Kadıncık Ana” olarak büyük saygı gösterir. Ancak bugünkü saygı başında bulunduğu örgütten verdiği mücadeleden çok Ahi Evran’ın katledilmesinden ve Fatma Bacı’nın 14 yıllık Moğol esaretinden sonra Hacı Bektaşi Veli’ye sığınarak onun evlatlığı olarak onun felsefesinin ve öğretisinin varisi olmasındandır .

Ahilerin güçlü olduğu Kayseri, Kırşehir ve Konya’dan Moğol istilası sebebiyle uç bölgelere çekilmek zorunda kalan Ahiler ve Bacılar faaliyetlerini sürdürmeye devam ederler.

Ahiler ve Bacıları önce Selçuklu Sultanı II. Giyaseddin Keyhüsrev kendisine direndikleri için kılıçtan geçirir. Daha sonra da Moğollar tarafından katliama uğrarlar. Kayseri’ye kadar ciddi bir direniş olmadan gelen Moğollar Kayseri’de Ahilerin ve Bacıların direnişi ile karşılaşırlar.

Ahiler ve Bacılar kılıçtan geçirilir ve liderleri esir alınır.
Develi’de Sıva Sıtti Camii olarak tanıtılan yer son kalan Bacıların sığınağı, toplantı yeri ve mektepleri, yaralıların tedavi gördüğü şifahaneleridir.

ÖNE ÇIKANLAR