Yorgun eşler yolda kalır

Evlilik yorgunluğu, evlilik sürecinde eşler arası iletişimin azalması ve buna bağlı olarak yabancılaşma ve kopma sonucu ortaya çıkan fiziksel, duygusal ve zihinsel bir durumdur. Evlilik yorgunluğu pasifleşme, bıkkınlık, tükenmişlik ve çaresizliğin bir tezahürüdür ve “artık aramızda bir şey kalmadı” cümlesinin dillendirilmesidir. Diğer bir ifadeyle evlilik yorgunluğu “şiddetli geçimsizliğin, şiddetsiz halidir.” Kısacası evlilik yorgunluğu, görünürde hiçbir neden yokken

MEHMET TOY 12 Eylül 2017 MEHMET TOY

Evlilik yorgunluğu, evlilik sürecinde eşler arası iletişimin azalması ve buna bağlı olarak yabancılaşma ve kopma sonucu ortaya çıkan fiziksel, duygusal ve zihinsel bir durumdur.

Evlilik yorgunluğu pasifleşme, bıkkınlık, tükenmişlik ve çaresizliğin bir tezahürüdür ve “artık aramızda bir şey kalmadı” cümlesinin dillendirilmesidir. Diğer bir ifadeyle evlilik yorgunluğu “şiddetli geçimsizliğin, şiddetsiz halidir.” Kısacası evlilik yorgunluğu, görünürde hiçbir neden yokken bir tarafın diğer tarafa heyecanını kaybetmesidir.

Evlilik yorgunluğu, evliliği takip eden ilk iki yıldan sonra kendini göstermeye başlar. Evlilikte ilk yıllarda aşk hâkim olduğundan bu yorgunluk pek hissedilmez.

Aşkın belirli bir süresi vardır, bu süre bitince yorgunluk görülmeye başlar. Önemli olan eşler arasındaki aşkın bitişi değil; sevgiye ve dostluğa dönüşmesidir.

Evlilik yorgunluğunun ilk sinyali aşkın bitmesi, ikinci sinyali de sevginin azalmasıdır. Eşler evliliklerinin hangi dönemlerinde olursa olsunlar ilişkilerini soldurmama adına evliliklerini canlı bir çiçek gibi düşünüp, sevgi ve saygıyla beslemeleri gerekir.

Evlilik canlı bir organizmaya benzer. Duygusal ve tensel açıdan sürekli beslenmesi gerekir. Sürekli beslenmediği takdirde arada hiçbir şey olmasa dahi belli bir süre sonra soğumalar dahası yabancılaşmalar başlar.

Vaktinde fark edilip tedbirler alınırsa evliliği kurtarma ihtimali vardır. Aksi halde, eşlerin birbirlerine karşı herhangi bir bağlılıklarını gerektirecek durumlar da yoksa ayrılıkların son bulması kaçınılmaz hale gelir. Ayrılıkların pek çoğu kavgalardan değil, duyguların kaybolmasından dolayı sona ermektedir.

Evlilik yorgunluğu yaşayan eşler arasında iletişim sorunları ve çatışmalar yaşanır. Bütün bunlar eşleri halsiz bırakır; tıpkı yorgun düşen insan gibi. Yorgun bir insan o haliyle de yaşayabilir ancak hayattan keyif almaz; verimi azalır, depresif yaşar.

Evlilik yorgunluğu yaşayan eşler arasında da bir boşluk oluştuğunda bunu kendileri yaşar, dışarıdan gözlemlenebilmesi ilk etapta zordur.  İletişim kurabilen çiftler kolay kolay yorgunluk yaşamazlar.

Bugün evliliklerdeki en büyük yorulma eşlerin kendi aralarındaki iletişimsizliğidir. Evlilik yorgunluğu, sessizliğe dönüşünce tehlikeli bir yabancılaşma başlar. Böyle bir durumda bireyler tetikte olmalı ve profesyonel destek almalıdırlar.

Ortak zaman dilimlerinin olmaması, aktivitelerin yapılamaması evlilik yorgunluğunu hızlandırmaktadır. Üstelik televizyon, internet, internette sosyal medya bağımlılığı varsa bütün bunlar eşler arasına duvar örmektedir.

Özellikle internet aynı evde yaşamalarına rağmen eşleri farklı dünyalarda dolaştırmakta, birbirlerine iyice yabancılaştırmaktadır. Bugün aynı evde ayrı hayatlar sürdürmek evliliklerin yıkılmasının en önemli nedenlerinden biridir.

Aynı evin içinde olmalarına rağmen, erkek ayrı, kadın ayrı hayat yaşamakta; biri bir odada, diğeri başka odada başka şeylerle meşgul olmaktadır. Bütün bunlar sadece fiziksel değil, duygusal olarak da uzaklaşmalara yol açmaktadır.

İhtiyaç duyulduğunda ihtiyacın giderilmemesi, ilgiye muhtaç olunduğunda ilgilenilmemesi kısacası maddi ve manevi ihtiyaçların karşılanmaması eşler arasında güvensizlik, hayal kırıklığı, kızgınlık, kin gibi olumsuz duyguların yaşanmasına neden olmaktadır.

Oysaki eşlerin yakınlığa, arkadaşlığa, muhabbete, beraberliğe, kendini güvende hissetmeye, destek almaya, paylaşmaya, ilgi görmeye ve sevilmeye ihtiyacı vardır. Ne zaman bu ihtiyaçlar imkânlar dâhilinde yeri ve zamanında karşılanmıyorsa işte o zaman evlik ilişkilerinde problemler bir bir ortaya çıkmaktadır.

Evliliğin ilk yıllarında eşler birlikte hareket ettikleri, hayatlarını beraber organize ettikleri zaman evliliklerinde pek fazla boşluk yaşamazlar.

Ancak evliliğin ileriki dönemlerinde bu durum sürdürülemediği takdirde aktivitelerde bir ayrışma ve ortak zaman kullanımında azalmalar meydana gelir; sosyal çevre giderek azalır, arkadaş, dost ve akrabalarla iletişim kesilir.

Kesilmekle kalmaz hatta yabancılaşmalar başlar. İletişimin kesilip yabancılaşmanın başlaması evlilik yorgunluğunu beraberinde getirir. Sıla-ı rahim, akraba ve dost ziyaretleri evliliği sürekli dinamik tutmakta ve yorgunluğa engel olmaktadır.

Akraba, dost ve komşuluk ilişkilerini canlı tutmak lazımdır. Bu ziyaretler hem eşler arasında paylaşımı artırmakta hem de monotonluğu yok etmektedir.

Eşler evliliklerine zaman ayırmak mecburiyetindedirler. Eşlerin her ikisinin de yoğun olması ve yeterince birbirlerine ilgi göstermemeleri evliliği yormakta ve bu da yozlaşmaya götürmektedir.

Yozlaşmayı önleme adına çiftler yemeklerini birlikte yemeye gayret göstermeli, özellikle günün bazı öğünlerinde beraberce yemek yemeyi alışkanlık haline getirmelidirler. Konser, sinema, tiyatro ihmal edilmemeli, özel günlerin hatırasına hediyeler de unutulmamalıdır.

Evlilikte önemli olan evlilik yaşamı boyunca iletişimin sağlıklı işletilmesidir. Ancak bu iletişim bazen sağlıklı devam etmez. Evlilik yorgunluğunda eve hâkim olan şey sessizlik ve boşluk duygusudur.

Bu duygu yaşandığında enerji tükenir, çaresizlik baş gösterip ümitsizlik hâkim olur, aktiviteler azalır. Evlilik yorgunluğu hissedilmeye başlandığı anda yapılması gereken şey susmayı bırakıp konuşmayı artırmak ve iletişimi güçlü tutmaktır.

Keyif alınmasa dahi beraberce ortak vakit geçirmek; birlikte aktiviteler yapmak, yemek yemek, sinema ve tiyatroya gitmek, sürprizler yapmak, sevgi ve saygıyı koruma adına mücadele etmek, hediye almak, iltifatta bulunmak, problemleri ertelemeden yeri ve zamanında çözmeye çalışmak, günlük en az yarım saat baş başa konuşmak, yer yer anılardan bahsetmek, empati yapmak, göz göze gelmek ve göz yoluyla ruhun derinliklerinde buluşmak, iyilik yapma ve fedakarlıkta bulunma adına fırsatlar kollamak,

Spor yada sanat gibi çeşitli dallarda ortak zevkleri keşfederek, o zevkleri beraberce yaşamak, “seni seviyorum” kalplerde ve gönüllerde olumlu izler bıraktığından sürekli bu sözü dillendirmek, büyük beklentilere girip hayal kırıklığı yaşamaktansa, olanla iktifa etmek, çevreden gelen eleştirilere kulak tıkamak ve başkalarının müdahalede bulunup araya girmesine engel olmak, her hatayı, her hadiseyi görmemek ve onu sürekli dillendirmemek, eleştiri ve önerileri ‘sen’ odaklı değil de ‘ben’ odaklı yaparak suçluluk psikolojisini yaşatmamak, suçlayarak değil çözüm odaklı konuşmak, hatalar karşısında onarıcı ve bağışlayıcı olmak.. Evet, evlilik yorgunluğundan kurtulma adına bu tavsiyeleri hemen yerine getirmeye başlayabilirsiniz!