Ailede eşler zaman zaman birbirlerini kırıp üzmektedirler. Kırılan eşler de tepkilerini çoğu zaman konuşarak değil, susarak göstermeyi tercih etmektedirler. Eşlerin kısa da olsa birbirleriyle konuşmak istememeleri her ne kadar normal olsa da, pasif bir tepki olan bu davranış, eşler arasında iletişimin kopmasına ve uzun süren küslüklere sebebiyet vermektedir. Zira küsmek; konuşmamak ve soğukluk demektir ki
Ailede eşler zaman zaman birbirlerini kırıp üzmektedirler. Kırılan eşler de tepkilerini çoğu zaman konuşarak değil, susarak göstermeyi tercih etmektedirler.
Eşlerin kısa da olsa birbirleriyle konuşmak istememeleri her ne kadar normal olsa da, pasif bir tepki olan bu davranış, eşler arasında iletişimin kopmasına ve uzun süren küslüklere sebebiyet vermektedir.
Zira küsmek; konuşmamak ve soğukluk demektir ki bu da kopmak anlamına gelir. Soğukluğun yaşandığı bir yuvada da başta eşler olmak üzere o yuvadaki aile fertlerinin mutlu ve huzurlu olması söz konusu değildir.
Küsmek aşağılamaktır. Ailede eşler küsüyorlarsa, birbirlerini aşağılıyorlar demektir. Aşağılamak, sevgiden mahrum bırakmaktır. Aynı zamanda aşağılamak eşe karşı yapılan en büyük bir zulümdür ve sevgi bağlarını zayıflatır.
Bir insana verilecek en büyük cezalardan biri de o insana küserek, onu sevgiden mahrum bırakmaktır. “Bizi düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar.” der, Hallaç-ı Mansur. Bir başkasının küslüğü çekilebilir, ancak aynı evde eşlerin küslüğüne tahammül edebilmek çok zordur.
Küsmek cezalandırmaktır. Bu da bir nevi zulümdür. Basit sebepler yüzünden günlerce, haftalarca, belki de aylarca küserek yaşayan eşler hayatlarını zulme dönüştürmektedirler. Hâlbuki küslük, aile huzurunu bozan ve hayatın tatlı anılarını acı ve üzüntüye çeviren en büyük zulümdür.
Küslük bir derttir, kısa sürede tedavi edilmezse müzminleşir. Konuşmamak bir eşe verilen en ağır cezalardan biridir ve eşlerin kendi aralarına duvar örmesidir.
Küsmek sevgiliye karşı yapılan bir zulümdür. Basit nedenlere dayanan kırgınlıklar, eşler arasında zamanla olumsuz duygulara hatta düşmanlığa dönüşür. Bu da büyük bir zulümdür.
Erkek susarak, kadın ise konuşarak rahatlar. Susmak, soğukluğa ve sorunların gittikçe büyümesine yol açar. Her ne kadar erkek susarak rahatlamaya çalışsa da, kadın için susmak kendi adına bir zulümdür. Böyle bir ortamda eşlerin rahat ve huzurlu olması ise mümkün değildir.
Küsmek gönlün kırılmasıdır. Kırılmalar ise sevgiyi zedeler. Kırgınlık, eşlerin davranışlarına negatif etki yapacağından dolayı ailede huzursuzluğa neden olur. Kırgınlık beraberinde ilgisizliği getirir. Karşılıklı ilgi eksikliği ise giderek yuvada huzurun kaçmasına, birliğin bozulmasına zemin hazırlar. Böyle bir ortamda hayatlarını devam ettiren eşlerin ruhsal ve fiziksel hastalıklara yakalanması kaçınılmaz olur.
Küsen insan zayıf kişilikli insandır. Güçlü insan küsmez. Küsse de en kısa sürede barışarak hayata yeniden başlangıç yapar. Seven eş küsmez, küsen eş sevemez. Eşler küsmeyi gerektirecek sebeple karşı karşıya kalsalar da, bütün bunları birer musibet olarak görmeli ve sabırla aşmaya çalışmalıdırlar.
Küslükler aşağılayarak, kırarak, ilgisiz kalıp cezalandırarak değil; her şeye rağmen konuşularak aşılır. Küserek eşinizin içinde kopan fırtınalardan haberdar olmanız nasıl mümkün olur ki? Küsmeyi alışkanlık haline getiren eşler sorunlarını nasıl çözebilirler ki?
Âşıkların küslüğü, birbirlerini görene kadar sürmelidir. ” Bir mü’minin diğer bir mü’mine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz.” buyurur Allah Rasulü (sas). Küslük çocuklara has bir davranıştır. “Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın!” der, Mevlana.
Her insan evinde huzur olsun ister. Ancak küskünlerin olduğu bir ortama-bu aile yuvası da olsa-Allah’ın Rahmeti inmez. Rahmetin olmadığı yerde de huzur olmaz. Allah Resulü (sas) “Allah Teâla hazretleri pazartesi ve perşembe günleri birbirlerine küsenler hariç bütün Müslümanlara mağfiret buyurur ve (amelleri arzeden meleğe): “Küs olan bu iki kişi barışıncaya kadar onları bırak!” emreder.”
Kim günahlarının affedilmesini istemez ki? Belli bir süre küsmek sıkıntıları çözüme kavuşturma adına bir çare olsa da bu, “küsme” değil, belli bir süre “konuşmama” şeklinde olmalıdır. Küsmek yerine, ilahi Rahmetten mahrum kalmamak için azda olsa konuşmayı tercih etmek gerekir.
Uzatılan küslükler evlilik yuvasının arasına duvar örmekten ve araya mesafe koymaktan başka bir işe yaramaz. “Biraz eşime küs kalayım da, hatasının farkına varsın!” şeklinde düşünmek ve onu cezalandırmaya çalışmak, birlikte geçirilen hayattan saatler, günler çalmaktır.
Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok uzun bir süre değil ki! Madem öyle, o halde; siz siz olun eşinizle iletişiminizi kesmeyin. Bir geceyi bile konuşmadan geçirmeyin. Zira uzaklık, uzaklığı getirir. Bu da öfkeye ve gerginliğe yol açar.
Olumsuzlukları bertaraf etmenin yolu, eşle beraber kaliteli zaman geçirmektir. Küsmek ne kadar çirkin bir durumsa, barışmak da o kadar güzel bir duygudur. Yeter ki barış adına güzel bir niyet ile adım atın, neticeyi yaratacak olan Cenab-ı Hak’tır.