Eşler birbirlerinin hizmetçileri değil, yardımcılarıdır

Eşler birbirlerinin hizmetçileri değil, yardımcılarıdır

Evlilik, karı koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya imkân tanıyan ve taraflara karşılıklı mesuliyetler yükleyen bir beraberliktir. Bazı kişiler başkalarına karşı gösterdiği fedakârlığı kendi eşinden esirgeyebiliyor. Başkalarına karşı her türlü fedakârlıkta bulunurken, kendi ailesine azıcık bir gayreti boş verebiliyor. Aslında insanın en başta fedakârlık göstereceği kişi öncelikle eşi olmalıdır. Şuurlu eşler, fedakârlık düşüncesi içerisinde

MEHMET TOY 11 Haziran 2019 MEHMET TOY

Evlilik, karı koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya imkân tanıyan ve taraflara karşılıklı mesuliyetler yükleyen bir beraberliktir.

Bazı kişiler başkalarına karşı gösterdiği fedakârlığı kendi eşinden esirgeyebiliyor. Başkalarına karşı her türlü fedakârlıkta bulunurken, kendi ailesine azıcık bir gayreti boş verebiliyor. Aslında insanın en başta fedakârlık göstereceği kişi öncelikle eşi olmalıdır.

Şuurlu eşler, fedakârlık düşüncesi içerisinde ev işlerinde karşılıklı dayanışma içerisine girerek, fıtrata uygunluk nispetinde iş bölümü yapar ve işlerini tamamlamaya çalışırlar.

Kadın ve erkekler fıtraten farklı yaratılmışlardır. Bu farklı fıtratlar bir araya geldiklerinde birbirlerini tamamlarlar. Hadiste kadın ve erkek bir bütünün iki parçası olarak tanımlanır. “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.” şeklinde ifade edilir. Bu yönüyle denilebilir ki eşler her bakımdan birbirlerine muhtaçtırlar.

Allah (c.c), Âdem’i (a.s) yalnız yaratmamış, Havva’sını da beraber yaratmıştır. Hayat yolculuğunda Âdem olmadan Havva, Havva olmadan da Âdem tam değildir.

Kadın ve erkek iki farklı yarım cins olarak dünyaya gelirler, hayatı ve hayatın yükünü birlikte paylaşırlar. Bu birliktelik sadece dünya ile sonlanmaz, âhirette de ebediyen devam eder. Bu yüzdendir ki hayat yolculuğunda insanın yalnız olmaması, samimi ve fedakâr bir ailesinin olması büyük bir nimettir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Veda hutbesinde, “Dikkatli olun! Kadınlara hayır ve iyilikle tavsiyede bulu­nun. Zira onlar sizin yanınızda ancak sizin destek ve yardımcılarınızdır…” buyurarak, kadınların erkekleri tamamladıklarını dile getirir.

Kadın ve erkek bir bütünün iki parçasıdır; biri olmadan diğeri tam olmaz. Öyleyse birisi ne kadar gerekli ise öbürü de o kadar gereklidir. Hal böyle iken kadın ve erkek birbirinin hizmetçileri değil, aksine tamamlayıcılarıdırlar. Bu tamamlama sadece maddi anlamda değil aynı zamanda manevi alanda da söz konusudur.

Eşler birbirlerinin hayırhahlarıdırlar; birbirlerine hayır tavsiyesinde bulunurlar, kulluğa götüren ibadetlerde teşvikçi olurlar.

Fıtraten kadın erkeğe, erkek kadına eşit olamayacağı gibi, vazifede de eşit olamaz.  Erkeğe ait vazifeler kadından, kadına ait vazifeler de erkekten istendiği zaman onlara zulmedilmiş olunur. Zira kadının fizyolojik, biyolojik ve ruh yapısı erkekten, erkeğin de yapısı kadından farklıdır. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu farklılıklar cinslerin birbirlerine karşı üstün olduğu anlamına gelmez. Sadece görev ve sorumluluklarının farklı olabileceğini ortaya koyar.

Yaratılış noktasında erkek kadına nispetle güçlü ve kuvvetli yaratılmıştır. Güç gerektirecek vazifelerde erkeğin, güç gerektirmeyecek vazifelerde kadının istihdam olması daha uygun olur.

Erkeğin kadına karşı güç yönü öne çıkarken, kadının da erkeğe karşı şefkat, merhamet ve duygusal yönü ön plana çıkar. Cinslerin bu yönleri dikkate alındığında denilebilir ki erkek ev dışında güç gerektiren işlerde; kadın ise ev işlerinde şefkat, sabır, incelik gibi işlerde vazife almalıdır. Aksi durumda zorlama ve zulüm olur. İneği boyunduruğa koşmuşlar. İnek dönmüş sahibine: “Ben bu işler için yaratılmadım, bu işler için öküz yaratıldı.” demiş.

Her şeyin bir yaratılış gayesi vardır. Her varlık yaratılış gayesine ve kabiliyetlerine göre istihdam edilmelidir ki, başarı elde edilsin.

Eşler birbirlerinin hizmetçileri değil yardımcılarıdır. Madem yardımcılarıdır, O halde evin işlerini, fıtrata uygunluk nispetinde beraber yapmalıdırlar. Yapılan bütün işlerde öncelikle Allah’ın (c.c) rızası, daha sonra eşin rızası gözetilmelidir.

Rıza gösterilmeden oflayıp puflayarak yapılan işlerin bereketi olmaz, devamı da olmaz. En basitinden hanım yemek yapıyorsa erkek de hanımı istediği için değil, hayat müşterek deyip bir fedakârlık örneği sergileyerek o sofrayı donatmaya çalışmalıdır. Aynı zamanda erkek; yemekten sonra sofrayı terk edip gitmemeli, sofranın bir ucundan tutarak sofrayı toplamaya yardımcı olmalıdır. Bu bir yardımlaşmadır, aynı zamanda bir sadakadır.

Eşler birbirlerine Allah için yardım etmelidirler. Eğer eşler başta Allah’ı (c.c) memnun etmek için iş yaparlarsa evliliklerinin bereketini görür mutlu, huzurlu bir hayata kavuşurlar. Diğer taraftan eşler birbirlerine “Nasıl olsa vazifesi, tabii ki yapacak” diye bakarlarsa bu, eşler arasındaki saygınlığı yok eder, soğukluğa neden olur.

Evlilik, yardımlaşma, paylaşma, fedakârlık, anlayış ve sabrın en çok ihtiyaç duyulduğu bir müessesedir. Evde eşler kendi aralarında bu güzel hasletleri yaşatmalıdırlar.

Husussan çalışan eşler aralarında iş bölümü yaparak birbirlerine daha ziyade yardımcı ve destek olmalıdırlar. Bu türlü gayretler, işlerin yapılmasından daha ziyade eşleri mutluluğa ve huzura kavuşturur.