Dengesizliğimiz çocuğumuzun dengesini bozmasın!

Çocuklara karşı her zaman sevgiyle yaklaşmak, onları zaman zaman alınlarından ve yanaklarından öpmek, onlara karşı bir şefkat duygusunun gereğidir. Düştüğü zaman yardımına koşup acısını paylaşmak, ilgiye ihtiyaç duyduğunda rahatlatmak, muhtaç olduğunda ihtiyacını gidermek.. gibi, bütün bular her anne babanın çocuğuna karşı yapması gereken vazifeleridir. Fakat bu davranışlar dengeli yapılmalı, aksi durumda dengesizliğimiz çocuğumuzun da dengesini

MEHMET TOY 19 Temmuz 2018 MEHMET TOY

Çocuklara karşı her zaman sevgiyle yaklaşmak, onları zaman zaman alınlarından ve yanaklarından öpmek, onlara karşı bir şefkat duygusunun gereğidir.

Düştüğü zaman yardımına koşup acısını paylaşmak, ilgiye ihtiyaç duyduğunda rahatlatmak, muhtaç olduğunda ihtiyacını gidermek.. gibi, bütün bular her anne babanın çocuğuna karşı yapması gereken vazifeleridir. Fakat bu davranışlar dengeli yapılmalı, aksi durumda dengesizliğimiz çocuğumuzun da dengesini bozabilir!

Anne baba evde aile fertlerini ferahlatıcı, rahatlatıcı davranışlar sergilemeli, onlara mülayim ve mütebessim davranmalıdır. Anne babanın bir taraftan bu özellikleri taşıması ve aynı zamanda uygulaması gerekirken, diğer taraftan da ciddiyeti asla elden bırakmaması; çocuğu laubaliliğe sevk edici davranışlardan kaçınması ve onun gayri ciddi davranmasına fırsat vermemesi gerekir.

Bir anne babanın; çocuğunun hissiyatını gözetmesi, dertlerini dinlemesi, başını sıvazlaması, ihtiyaçlarını gidermesi, hal ve hatırını sorması, kısacası onun için canını feda etmesi sevgi ve şefkat hissinden kaynaklanmaktadır. Burada önemli olan aile içerisinde sevgi ve hoşgörü olmalı, ancak ciddiyet de asla elden bırakılmamalıdır.

Kontrolsüz sevgi ve alaka çocuğu şımartır, küstahlaştırır, sonu gelmez isteklere açılmasına meydan verir ve ciddiyetin ortadan kalkmasını sağlar. Bu hususta iki örnek vermek gerekirse:

Bir babanın çocuğu ile güreşmesi esnasında çocuğuna gereksiz yere çelme takması, tekme atması gayri ciddi bir davranıştır. Baba böyle bir davranışı sergilediğinde, babanın bu davranışı karşılıksız kalmayacak, çocuğun da babaya karşı mukabele etmesi söz konusu olacaktır.

Yine bir annenin çocuğu ile şakalaşırken diline hâkim olamaması, söz düellosuna girmesi, altta kalmamak için söylenmemesi gereken sözleri söylemesi ve ona bir yönüyle kafa tutması, neticede çocuğun da karşılık vermesi, anne ile çocuk arasındaki ciddiyetsizliğe ve laubaliliğe neden olacaktır.

Çocuk aciz ve zayıf olduğu için, daima birilerine ihtiyaç duyar ve birilerinden her zaman ilgi ve hizmet görmek ister. Böyle bir dönemde anne babanın, çocuğun yanında olması ve çocuğuyla bağını devam ettirmesi son derece önemlidir.

Her bir davranışın bir yeri ve zamanı olsa da, çocuk için bu biraz mümkün değildir. Anne baba çocuğunu yer yer omuzuna almalı, sırtında gezdirebilmelidir. Zira çocuk bu türlü uyguları arzulamaktadır.

Bu hususta Allah Resûlü (sas) en büyük örnektir. O (sas) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e her zaman çok şefkatli davranmış; onları zaman zaman alın ve yanaklarından öpüp sevmiştir. Bazen torunlarından birini bir omzuna diğerini de öbür omzuna alıp gezdirmiş; hutbe verdiği esnada mescide giren torununun tökezlediğini görünce hemen sözlerini kesip onun yanına gitmiş, onu kucaklayarak minberin üzerine oturtmuş ve hutbesine o şekilde devam etmiştir.

Çocuğa küçükken ilgi ve alaka gösterilmeli, ancak bu uygulama sonuna kadar böyle devam ettirilmemelidir.

Çocuğun belli bir yaştan itibaren anne babasına karşı olan ilgi ve alakası değişir, özellikle arkadaşlarına yönelir,  gençlik döneminde ise farklı bir boyut kazanır.

Çocuğun, çocukluktan çıkıp gençliğe adım attığı dönemde ve sonrasında her zaman onun yanında olmak uygun bir davranış olmayabilir. Çünkü çocuk, gerek bedenen gerekse de duygu ve düşünce itibarıyla büyüdüğünü düşünerek, kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılaması gerektiğini düşünür ve dışarıdan müdahaleyi reddeder.

Çocuğun her yaş döneminde mi, yoksa belirli yaş dönemlerinde mi yanında olunmalıdır? Sorusuna: Küçük yaşlarda (bebeklik) sürekli yanında olunmalı ve hal dili ile yapılan güzel davranışların şuuraltına yerleşmesi sağlanmalıdır.

Sonraki dönemlerde (ergenlik) zaman zaman yanında olunmalı, ihtiyaç duyduğu alanlarda ve müsait olduğu zamanlarda cevap verilmeli ve bunu yaparken de kırıcı olmayan, yumuşak ifadeler kullanılmalıdır.

Anne babanın, kendi büyüklerinin yanında çocukla ilgilenmesi ve çocuğu sevmesi gayet normaldir. Ancak büyüklerin yanında ciddiyet ve vakarın muhafaza edilmesi ve aynı zamanda sınırların gözetilmesi çok önemlidir.

Bir taraftan anne, bazen de baba, büyüklerinin yanında gelenekten kaynaklanan bir uygulamayla çocuğunu yeterince sevemez, ona ilgi gösteremez ve onun ihtiyaçlarını karşılayamazken, diğer taraftan batı kültürünün ortaya koyduğu bir rahatlıkla tam tersi bir uygulamaya girebilmektedir.

Çocukların laubali ve söz dinlemez hale gelmeleri aslında onlara küçük yaştan itibaren bir göz yummanın neticesidir. Her anne baba çocuğuna sevgi ve şefkat duygusuyla yaklaşmalı, gerektiğinde mahcubiyetini ortaya koymalı, ancak ciddiyet ve kararlılığını asla elden bırakmamalıdır. Hele hele laubali tutum ve davranışlardan olanca hızıyla uzak durmalıdır.