Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslayıp öfkelendirmeyin!

Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslayıp öfkelendirmeyin!

Her insan farklı zekaya, farklı beden yapısına, farklı yeteneğe, farklı duygu ve düşünceye sahip olarak dünyaya gelir ve hayatını bu farklılıklar içerisinde devam ettirir. Hal böyle olunca da her bir ferdin yaşantısı, hayata bakışı, hayatı algılayışı diğer bir fertten farklı olur. Eğer bu farklılık hesaba katılmaz, sürekli birileriyle kıyaslanırsa, çocuk bu durumdan olumsuz etkilenir; ümitsizliğe

MEHMET TOY 24 Aralık 2019 MEHMET TOY

Her insan farklı zekaya, farklı beden yapısına, farklı yeteneğe, farklı duygu ve düşünceye sahip olarak dünyaya gelir ve hayatını bu farklılıklar içerisinde devam ettirir. Hal böyle olunca da her bir ferdin yaşantısı, hayata bakışı, hayatı algılayışı diğer bir fertten farklı olur.

Eğer bu farklılık hesaba katılmaz, sürekli birileriyle kıyaslanırsa, çocuk bu durumdan olumsuz etkilenir; ümitsizliğe kapılır, başarısı düşer, özgüveni azalır, mutsuz olur. Bu da çocuğun sağlıklı kişilik gelişimini engeller.

Her anne-baba çocuklarının kapasitesini bilmeli, onları başkalarıyla kıyaslamak yerine kendisiyle kıyaslamalıdırlar. Böyle davranılmadığı takdirde çocuğu olduğu gibi kabul etmeme anlamına gelir ki, bu da çocuğun kişilik gelişimini zedeler.

Kaş yapayım derken göz çıkarmamalı

Çocuklarımıza yardımcı olalım, onların şevklerini arttıralım, onlara güzel örnekler sunalım derken, bazen her şeyi bir anda yıkabiliyoruz. Çocuğu “Kardeşin senden daha başarılı, sen onun kadar başarılı değilsin, sen de onun gibi olmalısın!” gibi sözlerle kardeşiyle kıyaslıyor; “Arkadaşın kadar bile olamadın!” gibi sözlerle arkadaşıyla karşılaştırıyor; “Ben senin yaşında iken…” gibi sözlerle kendimizle mukayese ediyoruz.

Bazen de kıyaslamayı “Sınıftaki diğer arkadaşların imtihandan kaç aldı? Kardeşin sofrayı toplarken yardım ediyor. Bu çocuğum bana benziyor. Kardeşinin dolabı ne kadar düzenli!” şeklinde direkt olmasa bile dolaylı olarak farkında olmadan yapıyoruz.

Aslında bizler bu kıyaslamaları iyi niyetli olarak, çocuğumuzu gayrete getirmek ve onu daha da başarılı yapmak için yaptığımızı düşünürüz. Ancak bu tür söylemlerimiz çocuğumuzu çoğu kez olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür davranışlar çocuğun kendisini mutsuz, öz güvensiz ve yalnız hissetmesine neden olup, çalışmayı bırakmasına ve okuldan soğumasına sebebiyet vermektedir.

Sürekli başkalarıyla kıyaslanan çocuk, kıyaslamayı bizzat anne-babasından öğrenmiş olur. Sonra kendisi de anne-babasını başka anne-babalarla kıyaslamaya başlar: “Arkadaşımın babası senden daha çok para kazanıyor! Arkadaşımın annesi hiç kızmıyor!” gibi düşünceler içerisine girerek kıyaslamayı kendisi de öğrenmiş olur. O nedenle kaş yapalım derken göz çıkarmamak için çocuğumuzu başkalarıyla karşılaştırmamaya dikkat etmeli, verdiğimiz örneklerde seçici olmalıyız.

Çocuk başkalarıyla değil kendisiyle kıyaslanmalı

Çocuk; kardeşleri, okul arkadaşları, akraba veya komşu çocukları, hiç tanımadığı çalışkan çocuklar veya hikaye ve filmlerdeki çalışkan çocuklarla kıyaslanmayı istemez. En çok da kardeşleriyle kıyaslanmaktan rahatsız olur.

Çocuk sürekli olarak başkalarıyla kıyaslandığı zaman, kıyaslandığı kişilere karşı bir kıskançlık duymaya başlar. Sonra bu kıskançlık nefrete ve düşmanlığa kadar gidebilir. Çünkü çocuk, kıyaslanan kişi gibi olamadığından dolayı kimsenin gözüne giremez. Bu yüzden arkadaşını kendisine rakip olarak görmeye çalışır.

Halbuki böyle davranma yerine, çocuğun önceden yapamadıkları ile sonraki yaptıkları karşılaştırılmalı ve kat ettiği mesafe ortaya konulmalıdır. Örnek olarak, “Önceki imtihandan az not aldın, bu imtihanda ise çok not aldın, seni tebrik ederim.” ifadesi kullanılmalı ve “Biraz daha gayret edersen başaracaksın.” denilmelidir.

Diğer taraftan “Kardeşin senden daha başarılı” yerine “Sen de gayret etsen başarılı olabilirsin.” veya “Sen hemşire olmak istiyorsun ancak neden doktor olmak istemiyorsun? Çalışırsan sende doktor olabilirsin!” gibi sözlerle kıyaslama yapıldığında çocuk rencide olmaz.

Kıyaslama yapılan çocuklar başarısız yönlerinin ortaya konulmasından dolayı rencide olurlar. Kendisini arkadaşlarıyla kıyaslayan kişilere (anne, baba veya başkalarına) karşı öfke duyarlar. Hiç suçu olmayan arkadaşına karşı da kin duyarlar. Bu yüzden çocuğu, başarılı arkadaşlarıyla kıyaslamak yerine çocuğa kendisiyle yarışmasını sürekli olarak söylemek gerekir.

Kıyaslamanın boş vermeye neden olacağı bilinmeli

Sürekli başkalarıyla karşılaştırılan çocuklar “Boş verme!” davranışlarına yönelebilirler. Bu hususta çocuk,  “Ailem benden memnun değil ki, sürekli beni başkalarıyla kıyaslıyor. Ben onların istediği gibi olamıyorum, ağzımla kuş tutsam onların gözüne giremem. Onlar beni yeterince sevselerdi böyle davranmazlardı.” diyebilir. Bu şekilde düşünmeye çalışan bir çocuk artık kendinden de emin olmaz. Her şeyi boş vermeye başlar ve neticede başarısız olur.

Başkaları ile kıyaslanan çocuk, kendisinin değerli olmadığına, sevilmediğine, başarısız ve yetersiz olduğuna inanır. Ayrıca başkalarıyla kıyaslanan çocuk, onlara yetişemeyeceğini ve onlar gibi olamayacağını düşünürse, mücadele etmekten büsbütün vazgeçebilir ve yeni girişimlerde bulunmaz.

Özetle denebilir ki, başkaları ile kıyaslanan çocuk, kişiliğini sergileyemez ve bir takım uyum problemleri yaşar. Bu sebeple her ne olursa olsun çocuğunuzu başkaları ile kıyaslamayın. Yoksa çocuğunuzun içindeki bazı cevherler saklı kalabilir.

Kıyaslamayı nasıl yapmalısınız?

Anne-baba olarak her şeyden önce şunu bilmelisiniz: Her çocuk ayrı bir dünyadır, hiçbir çocuk, bir diğerine benzememektedir. Kıyaslama yaparken, kendinizden veya diğer kişilerden örnek vermemelisiniz. Kıyaslama yerine, kendinizi çocuğunuzun yerine koyup empati yapmalısınız.

Çocuğunuzun tasvip edilmeyecek davranışlarını her mahfilde dile getirmek yerine, onun güzel yönlerini görüp o taraflarından bahsetmelisiniz. Şahsına hakaret etmeden, hatalarına vurgu yaparak, o hatalarını nasıl düzeltmesi gerektiği hususunda ona yardımcı olmalısınız.

Sürekli başkalarının başarılı, çocuğunuzun başarısız olduğunu dile getirmek yerine, başarısız olduğu alanlarda gayretleriyle başarılı olabileceğini söylemelisiniz. Örneğin matematik dersinde başarısız olan çocuğunuza, çalıştığı takdirde kendisinin de başarabileceğini ve bunun için de geçmişte kendisi gibi matematik dersinden zorlanan fakat azmiyle başarılı olan kişilerden bahsetmelisiniz.

Çocuğunuzu kıyaslama yaparak arkadaşlarından ve kendinizden uzaklaştırmak yerine, müspet hareket ederek yakınlaştırıcı davranışlarda bulunmalı ve bunun için de uygun ortam ve arkadaş çevresi oluşturmalısınız.

Netice itibarıyla çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamak yerine kendisiyle yarışarak, başarıya giden bütün engelleri ortadan kaldırmasını ve gayret etmesini ona söylemeli ve bu konuda anne-baba olarak üzerinize düşen vazifeleri yerine getirmelisiniz.

ÖNE ÇIKANLAR