Evliliğin temel prensiplerinden biri de denkliktir. Denklik, evlenecek kız ve erkeğin din, ahlâk, karakter, soy, fizik, yaş, servet ve meslek gibi konularda mümkün mertebe birbirine yakın değerler taşıması demektir. Denklik, hem çiftler arasında, hem de yeni akrabalar arasında saadet, huzur ve sevgiye vesile olur. Aksi halde doğacak sıkıntılar hem çiftleri hem de onların çevresini üzer,
Evliliğin temel prensiplerinden biri de denkliktir. Denklik, evlenecek kız ve erkeğin din, ahlâk, karakter, soy, fizik, yaş, servet ve meslek gibi konularda mümkün mertebe birbirine yakın değerler taşıması demektir.
Denklik, hem çiftler arasında, hem de yeni akrabalar arasında saadet, huzur ve sevgiye vesile olur. Aksi halde doğacak sıkıntılar hem çiftleri hem de onların çevresini üzer, hayat yolculuğunda hayatı zulme dönüştürür.
Mevlânâ Hazretleri bu konuda “Eşlerin birbirine benzemesi lâzım, ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak!
Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işe yaramaz. Kapı kanadının biri küçük, diğeri büyük olur mu? Ormandaki aslana kurdun eş olduğunu hiç gördün mü? Bir gözü bomboş, öbürü tıka basa dolu olsa hurç bineğin üstünde doğru duramaz.” diyerek, evlilikte denkliğin önemini vurgular.
Evliliğe teşebbüs edecek kişilerin dikkat edeceği hususlardan biri de denkliktir. Kişi evliliğe iyi bir eş seçimi yaparak başlamalıdır. Birçok genç evliliği hisleriyle değerlendirmekte; sokakta, çarşıda, pazarda tanıştığı birisiyle hemen evlenmeyi düşünmektedir. Oysaki evlenecek kişiler evliliğe kendileri dışında başta aile bireyleri olmak üzere toplumda güvenilir kişilerin görüşlerini alsalar evlilikleri daha sağlıklı olacaktır.
Hissi bir düşünceyle gerçekleştirilen evlilikler bazen eşleri yıkıma götürebilir. Hissi düşüncelerle gerçekleştirilen evliliklerde çoğu zaman çekişmelerin, sürtüşmelerin ardı arkası kesilmeyebilir. Bu durumda ailede birlik ve beraberlik teşekkül etmez, farklı kutuplarda yaşam devam eder.
Allah Rasûlü (sas) evlenecek bir erkeğin, evleneceği kadında şu özelliklere dikkat etmesini tavsiye eder: “Kadın dört şeyden dolayı alınır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı. Sen dindar olanı seç ki huzur bulasın.” yine “Kadını, güzelliği dolayısıyla alma.
Güzelliğinin kendisini helake sürüklemesinden korkulur. Onu malı yüzünden de alma. Çünkü servetinin kendisini azdırmasından korkulur. Ancak dindar olan kadını al.” buyurmaktadır.
Makam, mevki, şan, şöhret ve maddiyat düşüncesiyle kurulan evlilikler peynir gemisinden öteye gitmez. Evlilikte asıl olması gereken özellik ahlaktır, dini duygu ve düşüncedir. İlim, güzellik, maddiyat, meslek, yaş, kültürel olgunluk gibi değerler daha sonra gelir.
Özde olması gereken vasıflar gözetildikten sonra teferruata da özen gösterilmelidir. Maalesef bazen bu yönlere dikkat edilmiyor. Fiziki olarak uzun boylu olan birisi kısa boylu, kilolu olan zayıf birisiyle evlenebiliyor veya evlendirilebiliyor. Bu uyumsuzluk başta görüntü gibi birçok sıkıntıları beraberinde getiriyor.
Kültür seviyesi yüksek olan birisinin, seviyesi düşük olan birisiyle uyumlu olması ne kadar mümkün olur? Olsa dahi hangi şeyleri paylaşabilir, hangi konularda anlaşabilirler? Aynı duygu ve düşünceleri taşımayan ve bu yönleri hayata yansıtmayan eşlerin hayat boyu mutlu olacağı nasıl düşünebilir?
Eşlerin birbirlerinin eksik yönlerine rağmen hayatı paylaşmaları ve hayatta beraber yürümeleri oldukça önemlidir. Bunun için de eşlerin “Kayığı devirmeme” hassasiyeti içerisinde hareket etmeleri gerekir.
Nasıl ki bir kayığın iki tarafında kürekler olur ve o küreklerin aynı anda çekilmesi durumunda kayık dengesini kaybetmeden yürür. Aynen onun gibi eşler, evliliklerini sağlıklı yürütebilmek için kayıkta kürekleri aynı anda çekme hassasiyeti içerisinde hareket etmelidirler.
“Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan, kendi denginle evlen.”(Ovidius). Denklik gözetilmeden evlilik yapılmışsa eğer “Eldeki kumaşa göre elbise dikmeli!” mantığına göre hareket edilmelidir.
Nasıl ki bir terzi elindeki mevcut olan kumaşa göre elbiseyi diker. Aynen onun gibi kişi, eşinin vasıfları neyse onu o şekilde kabullenmelidir. Yoksa uyumsuzluk var diye “Okyanusun ortasında gemiyi terk etmek” misali, evlilik gemisi sahili selamete kavuşmaz.
İyi yürüyen evlilikler emek verilerek ortaya çıkartılmış evliliklerdir. Zahmetsiz rahmet olmaz. Zorluklar ne denli büyük olursa, zafer de o denli büyük olur.
Eşler yaşları ilerlemesine rağmen hala el ele dolaşıyor, hayata mutlu bir şekilde devam ediyorlarsa bu, hayatta birçok sıkıntıya katlanmanın bir ürünüdür.
Kişiler cahil olabilir, önemli olan bilmemek değil, öğrenmemektir. Taraflardan birisi fırsatlar kendisine tanınmadığından okumamış, diploma sahibi olmamış olabilir. Hayat okulunda tahsil devam ediyor. Yeter ki yetişme noktasında gayretler ortaya konulsun.
Hâsılı, eşinizi küçümseyip onu hizmetçi gibi görmeyin. Eşinizin eksiklerini her ortamda, her fırsatta dile getirmek yerine, eksikliklerini tamamlamaya çalışın, güzel yönlerini ön plana çıkartın.
Eşinizin tahsili olmayabilir, bu yönünü fırsat bilip ona üstünlük taslamayın, biraz da onun üstün taraflarını kendinize tercih edin. Yoksa “Sen bana layık değilsin.” ya da “Sen benim dengim değilsin.” diyerek onu değersiz ve seviyesiz görmeyin. Eksiklerini tamamlama hususunda ona destek verin..