Kanun koyucunun gerekçesi de nazara alınarak kısmi aylığın tam aylığa çevrilmesinde kısmi aylığın bağlandığı tarihindeki emeklilik şartlarının belirlenmesi değildir.
3201 sayılı Kanunda yapılan ve 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişiklik öncesi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statü aynı kanunun 3/2 maddesine göre kısmi sözleşme aylığı hangi statüde bağlanmış ise o statüden yapılmaktaydı. Örneğin kısmi sözleşme aylığı SSK (4/1-a) kapsamında bağlanmış ise yurtdışı borçlanması SSK kapsamında, BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında bağlanmış ise yurtdışı borçlanması BAĞ-KUR kapsamında, Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanmış ise yurtdışı borçlanması Emekli Sandığı kapsamında yapılıyordu.
Kısmi sözleşme aylığının bağlanmasından sonraki statü değişikliği kabul edilmiyordu. Örneğin kısmi sözleşme aylığı Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanmış ise daha sonradan SSK (4/1-a) kapsamında sigortalılık olsa bile yurtdışı borçlanması Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında yapılmaktaydı. Bu uygulamaya karşı açılan davalarda ise Yargıtay davaların reddine karar vermekteydi. (Yargıtay 10. HD, 04.12.2019 gün, 2018/1653 E., 2019/9455 K.)
Ancak 3201 sayılı Kanunun 5/4 maddesinde yapılan ve 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişikliğle yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanunun 4/1-b (eski BAĞ-KUR) kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilmeye başlandığından kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statünün bir anlamı kalmamıştır. 01.08.2019 tarihinden sonraki borçlanma başvurularında kısmi sözleşme aylığı hangi statüde bağlanırsa bağlansın yurtdışı süreleri 5510 sayılı Kanunun 4/1-b (eski BAĞ-KUR) borçlandırılmaktadır.
SGK, tam aylığa çevrilme işleminde kısmi sözleşme aylığın bağlandığı tarihi esas alıyor
3201 sayılı Kanunun 5/4 maddesinde yapılan ve 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişikliğe paralel olarak aynı kanunla kısmi sözleşme aylıklarının bağlanacağı statüyü belirleyen 9. madde de değişiklik yapılmıştır.
Mezkûr kanun deşikliği ile 9. maddenin birinci fıkrasına “…kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak mülga 2829 sayılı Kanun ya da 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi uyarınca tespit edilecek statüye göre ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca tam aylığa çevrilir.” cümlesi eklenmiştir.
Daha önceki bir köşe yazımızda 01.10.2008 tarihi milat alınarak mülga 2829 sayılı Kanuna ve 5510 sayılı Kanuna göre değişik sigortalılık statülerinde geçen sigortalılık hizmetlerinin nasıl birleştirildiğini ve bunun avantaj ile dezavantajlarını izah etmiştik. Bununla ilgili daha fazla bilgiyi bu köşe yazımızda bulabilirsiniz.
01.10.2008 öncesi Türkiye’de veya sözleşmeli ülkede ilk defa sigorta girişi olan ve kendilerine sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince kısmi sözleşme aylığı bağlanan sigortalılar kısmi sözleşme aylıklarını tam aylığa çevirmek için yukarıda da izah ettiğimiz gibi 01.08.2019 tarihinden sonra yurtdışı borçlanma talebinde bulunduklarında borçlanmaları BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında yapılacak.
Yaşlılık aylıkları açısından borçlanma sonucu BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında elde edilen süreler ile kısmi aylık öncesi veya sonrası Türkiye sigortalılık süreleriyle 2829 sayılı Kanuna göre birleştirilecek ve son yedi yıldaki hizmetlerden hangisi 1260 günden fazla ise o sigortalılık statüsüne göre, sürelerin eşit olması halinde son sigortalılık statüsüne göre şayet yeterli süre varsa borçlandırılıp bedelin yatırılması halinde borcun yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilecektir. Malullük ve ölüm aylıklarında ise son sigortalılık statüsü yani 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunundaki şartlar aranacaktır.
Örnek; 01.09.1955 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1978 tarihinden itibaren SSK kapsamında askerlik borçlanması dahil 2350 günü olan erkek sigortalının 01.02.2000 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.10.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımız 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu sigortalımızın ilk sigorta girişine ve mülga 506 sayılı SSK kanununa göre birden fazla emeklilik şartlarını tamamlaması söz konusudur. Kendisi hem 5000 gün, 25 yıl sigortalılık süresi ile hem de 3600 gün, 15 yıl sigortalılık süresi ve 60 yaş şartlarıyla emekli olabiliyor.
Böyle bir durumda borçlanma talebini alan SGK’dan 5000 günü tamamlamak üzere 2650 günlük bir borçlanma istendiğinde bu defa 2650 gün BAĞ-KUR kapsamında borçlandırılacağından hizmetler 2829 sayılı kanuna göre birleştirildiğinde son yedi yıldaki sigortalılık süresinin 1260 günden fazlası BAĞ-KUR kapsamında kalacağından tam aylık şartları 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunu gereğince süre ya 9000 güne ya da 5400 güne tamamlanması gerekiyor.
Ancak bu sigortalı vatandaşımız SSK kapsamında birden fazla emeklilik şartlarını tamamlayabildiğinden kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunduğunda SGK borçlanmayı yine BAĞ-KUR kapsamında yapacak. Ancak bu defa 3600 gün için yetecek süre 1250 gün olacağından mülga 2829 sayılı Kanuna son yedi yılda SSK süreleri fazla olacağından bu sigortalımız BAĞ-KUR kapsamına girmeden SSK kapsamında 3600 gün üzerinden kısmi sözleşme aylığını tam aylığa çevirebilecektir.
SGK Kurumu uygulamasında hiçbir kanunda ve ikili sosyal güvenlik sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmamasına rağmen sözleşme kısmi aylığının tam aylığa çevrilmesinde tam aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sözleşme aylığı talebinde bulunulan tarihteki ilgili sosyal sigorta kanunlarına (506, 1479, 2925, 2926 ve 5510 sayılı kanunlar) ait hükümlerin öngördüğü prim ödeme gün sayısı veya hizmet yılı şartını arıyor ve kısmi aylık bağlanırken geçerli olan sigortalılık süresi ve yaş şartı, tam aylık bağlanabilmesi için de geçerli sayıyor. (06.11.2008 tarihli Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 16/3 maddesi, 08.06.2011 tarihli 2011/48 sayılı Genelge s.48, 06.11.2018 tarihli 2018/38 sayılı Genelge s. 144-145, 08.06.2011 tarihli 2021/2 sayılı Genelge s.44 v.d.)
Örnek 1: 01.03.1963 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1988 tarihinden itibaren SSK kapsamında askerlik borçlanması dahil 2350 günü olan erkek sigortalının 01.02.1999 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.04.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımız 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu sigortalımızın ilk sigorta girişine göre yurtdışı sürelerinden 1250 gün BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlansa bile yukarıda açıkladığımız 2829 sayılı Kanun gereğince yine SSK kapsamında kalıyor ve mülga 506 sayılı SSK kanununa göre 01.06.2023 tarihinde 3600 gün, 15 yıl sigortalılık süresi ve 60 yaş şartlarıyla kısmi sözleşme aylığını tam yaşlılık aylığına çevirebiliyor.
Fakat SGK Kurumu sigortalımızın emeklilik şartlarını belirlerken kısmi sözleşme aylığını tam aylığa yükseltme tarihi olan 01.06.2023 tarihini değil, kısmi sözleşme aylığı bağlanan 01.04.2015 tarihini esas alıyor. Buna göre SGK sigortalı vatandaşımıza “Kısmi sözleşme aylığının bağlandığı 01.04.2015 tarihine göre 3600 günle emekli olmak için 60 yaşını tamamlamadığından bu tarih itibariyle SSK kapsamında kalabilmen için sigortalılık sürelerini 5450 güne tamamlaman gerekecek. 5450-2350 gün = 3100 gün daha BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandığında ise bu tarih itibariyle emeklilik şartların 2829 sayılı Kanun gereğince BAĞ-KUR kapsamına dönecektir. Bu durumda da gün sayısını 6650 gün daha borçlanarak 9000 güne tamamlanman gerekecektir. Bu nedenle 01.06.2023 tarihi itibariyle 60 yaşını doldursan bile ne SSK kapsamında 3600 günle, ne de 5400 günle BAĞ-KUR kapsamında kısmi sözleşme aylığını tam aylığa çevirmiyorum, reddediyorum” diyor.
Örnek 2: 01.03.1968 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1988 tarihinden itibaren SSK kapsamında 200 günü olan kadın sigortalının 01.02.1999 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.04.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımız 01.04.2022 tarihinde Almanya’da malulen emekli olduğundan 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme aylığının tam malullük aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu sigortalımızın ilk sigorta girişine göre yurtdışı sürelerinden 1600 gün BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandığında yukarıda açıkladığımız 2829 sayılı Kanun gereğince statüsü BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında kalsa bile 5510 sayılı Kanun gereğince 1800 günü tamamladığından 01.06.2023 tarihinde yaş şartı olmadan kısmi sözleşme yaşlılık aylığını tam malullük aylığına çevirebiliyor.
Fakat SGK Kurumu sigortalımızın emeklilik şartlarını belirlerken kısmi yaşlılık sözleşme aylığını tam aylığa yükseltme tarihi olan 01.06.2023 tarihini değil, kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanan 01.04.2015 tarihini esas alıyor. Buna göre SGK sigortalı vatandaşımıza “Ben sana sözleşme gereğince 01.04.2015 tarihinde kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağladım. Bu tarihe göre malul değildin. O halde bu tarihten sonraki maluliyetin beni ilgilendirmez. Bu tarih itibariyle kısmi sözleşme yaşlılık aylığının tam yaşlılık aylığına çevirmen için 7000 gün daha BAĞ-KUR kapsamında borçlanman gerekir. Bu nedenle 01.06.2023 tarihi itibariyle BAĞ-KUR kapsamında 1800 günle kısmi sözleşme yaşlılık aylığını tam malullük aylığa çevirmiyorum, reddediyorum” diyor.
Örnek 3: 01.03.1967 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1988 tarihinden itibaren SSK kapsamında 150 günü olan erkek sigortalı 01.03.1999 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.04.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımızın 15.03.2022 tarihinde vefatı nedeniyle eşine başvurusu üzerine 01.04.2022 tarihinde kısmi sözleşme ölüm aylığı bağlanmıştır. Sigortalının hak sahibi eşi 01.06.2023 tarihinde almış olduğu kısmi sözleşme ölüm aylığını tam ölüm (dul) aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu vefat eden sigortalımızın ilk sigorta girişine ve vefat tarihine göre eşi tarafından vefat eden eşinin yurtdışı sürelerinden 1650 gününü BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandığında yukarıda açıkladığımız 2829 sayılı Kanun gereğince statüsü BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında kalsa bile 5510 sayılı Kanun gereğince 1800 günü tamamladığından 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme ölüm aylığının tam ölüm aylığına çevirebilmesi mümkün.
Fakat SGK Kurumu vefat eden sigortalımızın hak sahibi eşinin ölüm (dul) aylığı şartlarını belirlerken kısmi ölüm sözleşme aylığını tam ölüm aylığa yükseltme tarihi olan 01.06.2023 tarihini veya hak sahibi eşe kısmi sözleşme ölüm aylığının bağlandığı 01.04.2022 tarihini değil, kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanan 01.04.2015 tarihini esas alıyor. Buna göre SGK sigortalı vatandaşımıza “Ben rahmetli eşinize ikili sözleşme gereğince 01.04.2015 tarihinde kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağladım. Bu tarihte kendisi halen sağ idi. Sonradan 2022 yılında vefat etmesi emeklilik şartlarını değiştirmez. Bu tarih itibariyle kısmi sözleşme yaşlılık aylığının tam yaşlılık aylığına çevirmen gerekir ve bunun için varsa rahmetli eşinizin 8850 gününü daha BAĞ-KUR kapsamında borçlanmanız gerekir. Bu nedenle 01.06.2023 tarihi itibariyle BAĞ-KUR kapsamında 1800 günle kısmi sözleşme yaşlılık aylığını tam ölüm aylığa çevirmiyorum, reddediyorum” diyor.
Görüldüğü gibi SGK kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağlanan sigortalı ve hak sahiplerine “Ben kısmi aylığı ikili sözleşme gereğince iki ülkedeki sigortalılık sürelerini birleştirerek başvuru tarihindeki ilgili sosyal güvenlik kanununa göre kısmi aylık bağlıyorum. Bu nedenle de bu tarihten sonra sigortalılık statüsünün veya emeklilik şartlarının değişmesini kabul etmem. Kısmi aylığı bağladığım tarihte şartlar ne ise tam aylığa çevirmede de aynı şartları ararım” diyor.
Ancak SGK’nın bu uygulaması hukuka ve mevzuata aykırıdır. Şöyle ki;
SGK, 01.08.2019 öncesi uygulamasını kendisinin 06.11.2008 tarihli Resmî Gazetede yayımladığı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğinin 16/3 maddesindeki “Tam aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sigortalılık süresi aranmaksızın kısmi aylığın başlangıç tarihindeki ilgili sosyal güvenlik kanunlarına ait hükümler uygulanır” hükmüne dayandırıyordu.
Oysa normlar hiyerarşisinde alt norm üst norma aykırı olamaz. (Kuluçlu, E.: Türk Hukuk Sisteminde Normlar Hiyerarşisi ve Sayıştay Denetimine Etkileri, Sayıştay Dergisi, sayı: 71, s. 21; HGK’nın 23.01.2020 tarihli ve 2017/4-1323 E., 2020/59 K.) Yönetmeliğin 3. maddesi gereğince dayanak 08.05.1985 tarihli 3201 sayılı Kanunun 9. maddesinde kısmi sözleşme aylıklarının tam aylığa yükseltilmesi için emeklilik şartlarının belirlenmesinde kısmi aylığın başlangıç tarihinin esas alınacağına dair bir hüküm bulunmuyordu. Dolayısıyla 3201 sayılı Kanunda düzenlenmeyen bu hususun, SGK tarafından tanzim edilen alt norm olan yönetmelik veya genelge ile düzenlenmesi mümkün değildir.
Hakeza 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanuna göre kendisine bağlanan kısmi sözleşme yaşlılık aylığını 15 yıl (5400 gün) hizmet süresiyle tamamlamak isteyen sigortalının talebini bu yönetmelik hükmüne dayandırarak kısmi aylığın başlangıç tarihini esas alıp 25 yıl (9000 gün) olarak belirleyen SGK Kurumunun işlemini mahkeme önüne getiren bir sigortalının davasının sonunda Danıştay 11. Dairesi normlar hiyerarşisine dikkat çekerek SGK’nın bu uygulamasını hukuka aykırı bulmuştur. Danıştay 11. Dairesi 08.02.2013 tarih ve 2009/1233 E ve 2013/979 K. saylı kararında; “Aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sigortalılık süresi aranmaksızın ilk aylık tarihindeki veya ölüm tarihindeki mevzuat uygulanır” kuralına yer verilmek suretiyle tam aylık talebinde bulunulan tarih yerine, çok önce bağlanmış olan kısmi aylık (ilk aylık) tarihi esas alınarak borçlanılacak hizmet süresinin tespiti öngörülmüş olup anılan Yönetmelik kuralı, dayanağı olan yasa hükümlerine aykırıdır…yasal düzenlemede yer almayan koşulların düzenleyici idari işlemlerle yürürlüğe konulamayacağı konusunda duraksamaya yer yoktur…” demiştir.
Diğer yandan SSK veya BAĞ-KUR kapsamında bağlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde önüne gelen davalarda Yargıtay da kısmi sözleşme aylığının bağlandığı tarihi değil, tam aylığa çevirme tahsis talebinin verildiği tarihi esas almıştır. (Yargıtay -Kapatılan- 21. HD, 21.10.2010 günlü 2009/94 E., 2010/281 K., Yargıtay 10. HD, 11.11.2014 günlü 2013/22235 E., 2014/23558 K.)
01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 17.07.2019 tarihli 7186 sayılı Kanunun 10. maddesiyle 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrası “Yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir” şeklinde hüküm getirilerek değiştirilmiştir.
Bu maddedeki değişikliğin gerekçesini kanun koyucu “Madde ile, borçlandırılan yurt dışı sürelerinin 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi hizmet olarak değerlendirilmesi ve Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinden önceki sürelerin borçlanılması halinde borçlanılan sürelerin, Türkiye’de sigortalılıkları olanlar için sigortalılık başlangıç tarihinden geriye götürülen sürelere, Türkiye’de sigortalılığı olmayanlar için ise borcun ödendiği tarihten önceki geriye götürülen sürelerde geçmiş hizmet olarak değerlendirilmesi amaçlanmaktadır” şeklinde belirtmiştir. (27. Yasam Dönemi TBMM Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) ile Plan ve Bütçe Komisyonunun 102 Sıra Nolu Raporu, S.10)
Kısacası 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenlemenin amacı yurtdışı borçlanma yapmak isteyenlerin Türkiye’deki SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı sigortalılık halleri nazara alınmadan doğrudan BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandırılmasını sağlayarak sigortalılık statüsünün belirlenmesidir.
3201 sayılı Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrasındaki bu düzenlemeye paralel olarak 7186 sayılı Kanunun 11. maddesiyle 3201 sayılı Kanunun “Kısmi Aylıklar” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasına “kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak mülga 2829 sayılı Kanun ya da 5510 sayılı Kanunun 53’üncü maddesi uyarınca tespit edilecek statüye göre ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca” ibaresi eklenmiştir.
Bu değişikliğinde gerekçesini kanun koyucu “3201 sayılı Kanunun 5’inci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle borçlanılan sürelerin 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilecek olması, kısmi aylığın statüsü ile tam aylığın statüsünün farklı olmasına neden olabileceğinden tam aylığın bağlanacağı statünün ve bağlayacak sosyal güvenlik kuruluşunun belirlenmesi amaçlanmaktadır” şeklinde belirtmiştir. (27. Yasam Dönemi TBMM Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) ile Plan ve Bütçe Komisyonunun 102 Sıra Nolu Raporu, S.10)
Bu kanun değişikliğinden önce yukarıda belirttiğimiz Danıştay 11. Daire kararında da açıkça vurgulandığı üzere kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde 3201 sayılı Kanunun 9. maddesinde “kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınır” ibaresi yok iken 7186 sayılı Kanunun 11. maddesiyle “kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak…” ibaresi eklenmiştir. Ancak kanun koyucunun gerekçesinde de görüldüğü gibi bu ibarenin eklenmesi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde emeklilik şartlarının belirlenmesi değil, tam aylığa çevirmek için yapılacak borçlanmanın 5/4 maddedeki değişiklikte olduğu gibi kısmi aylık hangi statüde (SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı) bağlanırsa bağlansın BAĞ-KUR kapsamında yapılması ve bağlanan kısmi aylık ile borçlanılan statü ayrı olduğunda buna göre hizmet birleştirmesi (2829 sayılı Kanunun veya 5510 sayılı Kanun) ile belirlenen statüye göre emekli aylığı şartlarının belirlenmesidir.
Kısacası bu kanun değişikliği ile amaçlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statünün kısmi aylığın başlangıç tarihine göre BAĞ-KUR olarak belirlenmesidir.
Kanun koyucunun gerekçesi de nazara alınarak kısmi aylığın tam aylığa çevrilmesinde kısmi aylığın bağlandığı tarihindeki emeklilik şartlarının belirlenmesi değildir. Aksine sigortalıyı kısmi aylığın bağlandığı tarihteki yaşlılık, malullük veya ölüm emekli aylığı çeşidine, buna göre de asgari prim gün sayısı ve/veya yaş şartlarına mahkûm etmek Anayasamızın hem 60. maddesinde teminat altına alının sosyal güvenlik hakkının hem sosyal güvenlik hakkı mülkiyet haklarından sayıldığından 35. maddesindeki mülkiyet hakkının hem de 90. maddesi gereğince uluslararası sözleşmelere bağlılığın ihlali olacaktır.
Diğer yandan kısmi sözleşme aylığı Türk sosyal güvenlik kanunlarına göre bağlanan tam bir aylık değildir. Türk mevzuatına göre tam aylık, çalışarak veya borçlanma yolu ile elde edilen toplam sigortalılık süresinin tam aylığa dönüştürülmesi tahsis talebinin verildiği tarihteki yaşlılık, malullük veya ölüm aylığı çeşidinin ve emeklilik şartlarını sağlayıp sağlamadığıdır. Yukarıda zikredilen Danıştay 11. Dairesinin kararında ifade ettiği gibi kısmi sözleşme aylığı bağlanmış sigortalının tam aylık talebinde bulunulan tarih yerine, çok önce bağlanmış olan kısmi aylık (ilk aylık) tarihi esas alınarak borçlanılacak hizmet süresine veya emeklilik çeşidi ile şartlarına mahkûm etmek sosyal güvenlik hakkının ihlali olacaktır.
Hakeza 2014 yılında Türkiye çalışmalarını (1412 gün) Almanya çalışmaları ile birleştirilerek kısmi sözleşme aylığı bağlanan 03.05.1963 doğumlu bir sigortalının Almanya’da geçen 1989-1995 yıllarındaki çalışma sürelerini borçlanarak 01.08.2019 kanun değişikliğinden sonra Aralık/2019’da tam aylığa çevrilme tahsis talebini, 2014 yılında 51 yaşında olduğu, 3600 günle emekli olamayacağı, tam aylık için 5075 günle emekli aylığının tam aylığa çevrilebileceği gerekçeleriyle reddeden SGK kurumu işleminin iptali için açılan dava sonunda istinaf mahkemesi “Somut olayda, davacı taraf bağlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesini talep etmiş ise de, 03.05.1963 doğumlu olan davacının 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesi uyarınca 55 yaş 3600 gün şartına tabi olup, 55 yaşını 24.05.2014 tarihinden sonra (2018 yılı) tamamladığından 60 yaş şartını tabidir. Dolayısıyla tahsis talep tarihi itibariyle 60 yaş şartını tamamlamadığından kurum işlemi yerinde olup, davanın reddine yönelik mahkeme kararı doğru olmuştur…” gerekçesi ile davacının istinaf talebini esastan reddetmesi ve bu kararının temyizi üzerine karar Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 17.05.2023 tarihli 2023/3556-5528 sayılı ilamı ile karar onanmıştır.
Yargıtay’ca onanan bu karar gerekçesinde de görüldüğü gibi davacıya “Sen 3600 günle emekli olamasın, kısmi sözleşme aylığının bağlandığı 2014 yılı itibariyle 5075 günden kısmi sözleşme aylığın tam aylığa çevrilir” demiyor. “Sen 2014 itibariyle 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesi uyarınca 55 yaş 3600 gün şartına tabisin. 3600 günle 55 yaşında emekli olabilmen için hem 55 yaşını hem de 3600 gün şartını birlikte ve aynı anda sağlaman gerekir. Almanya-Türkiye sürelerin birleştirildiğinde 3600 gün şartını sağlasan bile 55 yaş şartını sağlayamıyorsun. 55 yaşını ancak 2018 yılında tamamlayabiliyorsun. Bu durumda sen diğer sigortalılarda olduğu gibi 3600 günle 60 yaşında kısmi emekli aylığını tam aylığa çevirebilirsin” diyor.
Görüldüğü gibi gerek yerel mahkeme gerek istinaf mahkemesi gerekse de Yargıtay SGK’nın hukuksuz uygulaması gibi sigortalıyı kısmi sözleşme aylığının başlangıç tarihine mahkûm etmiyor, kanun değişikliğinde kanun koyucunun amacına uygun karar veriyor.
Elbette kanun değişikliği ve yargı uygulamaları henüz çok yeni. Zamanla yargı içtihatlarının bugüne kadar olduğu gibi vatandaş lehine mi, yoksa içtihat değişikliğiyle SGK lehine mi oluşacağını göreceğiz.