İnsan dediğin noksanda olur

Hayat, çoğu zaman bizi sınıyor ama bunu öyle sessiz yapıyor ki, ne zaman başladığını bile anlamıyoruz.

VAHİT GÖZ 27 Ekim 2025 YAZARLAR

Ne kadar dikkatli olursak olalım, hayatın içinde tökezlemeden devam etmek mümkün gözükmüyor. Her düşüşte biraz canımız acıyor,ama her kalkışta biraz daha büyüyoruz. Bir bakıyoruz, yanlış bir sözle bir kalbi kırmışız. Ya da iyi niyetle attığımız bir adım, beklenmedik bir sonuca dönüşmüş. İşte o anda anlıyoruz; insan olmak hata yapmaktan bağımsız değil, tam aksine hatayla olgunlaşmış, gelişmiş bir varlık olduğumuzu.

Hata yapmak,aslında bize sınırlarımızı gösteriyor. Ama aynı zamanda, o sınırların ötesinde bir anlayışın da kapısını aralıyor. Ne yazık ki toplum, hata yapanı hemen kenara koymaya meyilli. Aslında amacım toplumun kendi dinamiksel refleksleri ele almak değil. Bireyin, kendi içinde varlığını onayladığı, değer gördüğünü ve aidiyet hissettiği yakın ve orta derecedeki çevresidir. Kişinin varlığını, dost ve arkadaş olarak tanımladığı ve ortak ideallerin peşinde koştuğu dönemlerdeki insani, kişisel hatalarının karşılığının acımasız olasıdır.

Hata yapmayan bir insan var mıdır ki özellikle de ortak paydalarda bir araya gelmiş bireyler birbirlerinin hatalarına tahammül edemiyorlar. Bir insanı sorgulamadan önce, onun içinde bulunduğu özel ve genel durumu, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında yeterli bilgi sahibi olmamız gerekmez mi?. İnsan kazanmanın çok zor olduğunu, kaybetmenin ise çok kolay olduğunu benim gibi duymuş ve pratik yapmış olabilirsiniz. Fakat, eyleme geçmeden önce durup düşünmeyi ve ona göre adım atmayı beceremeyen insanlar, genellikle dürtüsel ve duygusal davranırlar.
Hatalar, insanın en samimi aynasıdır. Çünkü, her yanlışın ardında bir iyi niyet, bir arayış, bir boşluk hissi bazen de bir pişmanlık vardır. Birini sadece gördüğünüz, duyduğunuz
hatasıyla yargılamak ve ona tavır almak,onun bütün hikayesini bir kelimeye sığdırmak gibidir.

Oysa, insan dediğin bir kelimeden çok daha fazlasıdır. Belki de en doğru olanı, hataları görmezden gelmek değil; onları anlamaya çalışmaktır. Hatasının üzüntüsüyle yalnızlaşmış insana yaklaşmak, dertleşmektir. Ailesine daha iyi bir gelecek hazırlamak için gecesini gündüzüne katarak çalışan bir babanın en büyük hatası kendini yaşayamadığı için eşine ve çocuklarına ilgi gösteremesi olabilir. Veya iyi niyetle bir iş yeri açarak ticaret yapmaya çalışıp, başarısız olması ve etrafına borçlanması olabilir.

Ya da ortaklık yaptığı arkadaşlarıyla işlerinin iyi gitmemesi durumunda aralarının bozulması gibi daha bir çok örnek verilebilir. Burada asıl sorunlardan biri, insan her zaman ve her işte başarılı olmayabilir gerçeğini bilmek. Bu gerçeğin içinde, başarısız olduğun iş ile ilgili bir tecrüben, deneyimin, ve parasal birikimin olmayabilir. Etrafındaki kişilerin ‘sen yaparsın’ gibi yönlendirmeleri olabilir, içinde bulunduğun şartlar seni alternatif bir arayışa yönlendirmiş olabilir. Dolayısı ile sen bu hatayı yapmış olabilirsin. Çünkü insansın. Önemli olan püf nokta ise başarısız olduğun, her geçen gün zarar ettiğin bir işte ısrar etmeden o işe noktayı koymak olmalıdır. Burada şunu da unutmamak gerekir.

Hata yapan insan, denemeye cesaret eden insandır. Denemeyenler, hata yapmazlar. İnsan olmanın kıymeti, hatasız yaşamakta değil; her hatadan bir parça insanlık alabilmektir.
Kendimize ve birbirimize biraz daha anlayışla, hoşgörüyle bakmayı öğrenebilmeliyiz. Yanlış yapanı etiketleme hastalığını bırakmalıyız. ‘Bir kere yaptı’ neden güvenelim ki yerine
belki de o bir yanılgının içinde bir olgunluk filizlenebilir.

Belki de biz aceleyle davranıp o filizin büyümesini engelliyoruz. Bir de hatası olan insanı, kendi içimizde yok saymayı, başkalarına da kişisel düşüncemiz üzerinden algı oluşturmayı marifet saymak yerine, hatası olan insanın daha değerli olan güzelliklerini, aidiyetini, düşüncelerini öne çıkarıp onu sahiplenmek, sosyal ortamlara davet etmek kazanmak ve insani görev olarak daha değerli, anlamlı olabilir. Şunu kimse unutmamalıdır ki, sizin, bizim yok saydığımız, uzak durma kararı aldığımız bir kişi yok olmaz.

Boşluk mutlaka başka bir şeyle doldurulur. Ondan adam olmaz, onu bırak, gibi yaklaşımlar sadece bunu söyleyenlerin içinde kin, nefret duygularını artırır. Ayrıca bu
kişi de insan olduğu için gün gelir benzeri bir hataya düşebilir. Önemli olan insani özelliklerimizle hareket etmek. Değer ve öğretilerimizin hoşgörü, diyalog ve yardımcı olmak
gibi kıymetleriyle hareket etmektir..