Uyumsuz ve geçimsizlik nedenleri…

Evlilik hayatında eşler arasındaki uyumsuz ve geçimsiz ortamın oluşmasında kişilerin karakterleri, davranış biçimleri, alışkanlıkları, inançları, korkuları, bağımlılıkları, kompleksleri ve beklentileri etkili oynamaktadır. Eşler arasındaki evliliği bitirmeye kadar varabilen iletişim ve davranış hataları şöyle sıralanabilir… * Eşinin kişiliğine karşı yıkıcı eleştiride bulunma… “Sen hep böylesin. Zaten bir gün de olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Sen

İLYAS TÜRKMEN 25 Ocak 2018 İLYAS TÜRKMEN

Evlilik hayatında eşler arasındaki uyumsuz ve geçimsiz ortamın oluşmasında kişilerin karakterleri, davranış biçimleri, alışkanlıkları, inançları, korkuları, bağımlılıkları, kompleksleri ve beklentileri etkili oynamaktadır.

Eşler arasındaki evliliği bitirmeye kadar varabilen iletişim ve davranış hataları şöyle sıralanabilir…

* Eşinin kişiliğine karşı yıkıcı eleştiride bulunma…

“Sen hep böylesin. Zaten bir gün de olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Sen de erkek misin? Senin gibi kadını Allah düşmanıma bile vermesin. Beni üzmekten zevk alıyorsun…” şeklindeki genel ifadeler eşin kişiliğini suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir.

* Genellemede bulunmak…

“Zaten senden başkası da beklenemez ki. Bencilsin. Hiç anlamıyorsun. Bu huyunu annenden/babandan kapmışsın. Senin sülalenden ne beklenir? Bir gün de iyi yanını göremeyecek miyim?” tarzındaki sözcükler eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadelerdir.

* Eşinin aklını ve düşüncelerini okuma…

Evlilikte ilişki ve iletişim bozulmaya başlayınca araya mesafeler girer. Sürekli kavga, kırıcı tartışmalar ve üzüntü, bir noktadan sonra eşleri yalnızlığa, sessizliğe ve kendi dünyasına itebilir. Sözlü iletişim yerini, davranışlardan anlamlar çıkarıp eşini yargılama sürecine bırakır. “Hah yine kızdın. Bakışlarından anladım. Sen öyle demek istemedin, çok iyi biliyorum…” tarzındaki yaklaşımlar eşin jest, mimik ve hareketlerinden   anlamlar çıkarmaya yöneliktir.

* İşi yokuşa ve çözümsüzlüğe sürme…

Günün birinde eşlerden birinde olumlu bir değişiklik olmuştur veya kişi olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir. Diğer eş “Yıllardır sana söyledim ama beni dinlemedin, başkası dediğinde daha mı kıymetli oluyor?” biçimindeki konuşmalar eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır.

* Sürekli geçmişi gündeme getirme…

Herkesin evliliğinde geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları, kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürülmeler, hayal kırıklıkları gibi. Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunların pekişmesine neden olabilir.

* Hep kendisini haklı görme…

Hatalar, yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde kendini sürekli  haklı gösterme  gayretinde olmak eşleri yorar. Haklı olmak mı? Mutlu olmak mı? Mutlu olabilmek için sürekli haklı olmak gerekmez. İnsan sürekli almak ve haklı  olmak isterse bencilleşir.

* Eşlerden birinin kendisini doktor/terapist yerine koyması…

“Senin psikolojik hasta olduğunu biliyorum, nedenlerini de biliyorum. Sen psikopatsın. Senin zaafların var, hepsini keşfettim. Ne yapman gerektiğini söylüyorum. Beni dinlesen doktora/terapiste de  ihtiyacın olmaz…” gibi sözler doğru değildir. Eş ne kadar bilgili, tecrübeli olursa olsun kendini doktor/terapist yerine koymamalıdır.

* Konuşurken sözlerin kesilmesi ve ses tonunu yükseltilmesi…

İletişimde en önemli husus konuşan insanı sonuna kadar “dinlemek” ve “anlamaya” çalışmaktır. Çok gerekliyse aralara girilebilir. Dinlemek, anlamak ve kendimizi anlatabilmemiz etkili iletişim için gereklidir. Kaliteli iletişimin yolu da anlamak için dikkatli dinlemek ve konuşurken de ses tonumuzu kontrol  edebilmektir.

Sağlıklı ve Uyumlu Evlilik İçin…

Hayatta her şeyde olduğu gibi mutlu olmak için de istek ve gayret gerekir. Mutluluk kişilerin birbirleriyle sağlıklı ve doyurucu etkileşimler kurmaları sonucunda ulaştıkları bir noktadır.

Sağlıklı bir ailenin temelinde sağlıklı bir eş ilişkisi ve iletişimi yatmaktadır. Stres ve kaygı  yüklü bir karı koca ilişkisi, ailenin tüm bireylerine doğrudan stres ve kaygı olarak yansır. Eşlerin sahip oldukları iletişim yetenekleri, birbirleriyle anlaşmaları, birbirlerine karşı sevgi ve muhabbet içeren tavırlar sergilemeleri, çocuklarının ruh sağlıklarını koruyabilmeleri için en güçlü anahtardır.

Herkes hayatta zaman zaman zorluklarla karşılaşır. Bu zorluklar karşısında öfke, gerginlik, çaresizlik, güvensizlik gibi olumsuz duygulara kapılabilir. Bütün bunlar ne kadar sıkıntı verici gözükse de aslında zorluklar ve stres karşısında gösterilen normal tepkilerdir. Önemli olan, bu duyguların farkında olmak, neden böyle davrandığını veya hissettiğini anlayabilmek ve tüm bunları olumluya çevirebilmek için çaba göstermektir.

Evliliklerde eşler arasındaki iletişimi etkili kılan unsur, eşlerin birbirlerinin düşüncelerini, fikirlerini, duygularını dikkate almalarıdır. Sağlıklı bir iletişime sahip çiftler, birbirlerine güven duyarlar ve fikirlerini yargılanmaktan korkmaksızın ifade edebilirler.