Stres ve kriz fırsata dönüşebilir…

Stres ve kriz fırsata dönüşebilir…

Günümüz şartları gereği hızlı bir yaşam döngüsünün içindeyiz. Kendimize, ailemize, işimize ve topluma karşı ciddi sorumluluklarımız var. Hiçbir sorumluluk kolay yerine getirilemez. Haliyle yoğun ve stresli bir hayat içinde kendimize ve çevremize yetmeye gayret ediyoruz. En küçüğümüzden en büyüğümüze kadar, hep aynı sorunu yaşıyoruz; STRES ve KAYGI. Bu kadar yoğun stres içindeki ilişkileri iyi yönetemezsek

İLYAS TÜRKMEN 14 Aralık 2018 İLYAS TÜRKMEN

Günümüz şartları gereği hızlı bir yaşam döngüsünün içindeyiz. Kendimize, ailemize, işimize ve topluma karşı ciddi sorumluluklarımız var. Hiçbir sorumluluk kolay yerine getirilemez.

Haliyle yoğun ve stresli bir hayat içinde kendimize ve çevremize yetmeye gayret ediyoruz. En küçüğümüzden en büyüğümüze kadar, hep aynı sorunu yaşıyoruz; STRES ve KAYGI.

Bu kadar yoğun stres içindeki ilişkileri iyi yönetemezsek ve stres ile yaşamayı bilemezsek maalesef ruhsal ve bedensel hastalıklara da davetiye çıkartabiliriz. Çünkü insan doğumuyla beraber genlerinde bütün hastalıkları taşır.

Bu hastalıklar “sağlıksız beslenme”, “düzensiz uyku” ve “stres” ile ortaya çıkar. Ancak, yaşadığımız stresli ve sıkıntılı zamanlarımız gelişim ve değişimin birer  işareti olduğu zamanlarımız olduğu unutulmamalı.

Önemli olan, bunun farkına varabilmektir. Bu yaşanılan zorlukları uygun ve doğru bir şekilde yöneterek, olaylara farklı açılardan bakarak, sıkıntı ve zorlukların büyüme ve gelişim için birer fırsat olacağını anlayabiliriz.

Değişime ve gelişime açık olmak…

Özellikle evlilik hayatında eşlerin birbirinden farklı olduğu değil, tarafların değişime ve gelişime açık olup olmadığı önemlidir. Eşlerden birinin sürekli “ben buyum”,  “ben değişmem…” diyorsa, karşı taraf zor durumda kalır.

Evlilikte önemli olan “sen” ya da “ben” yerine “biz” olabilmek çok önemlidir. Eşler birbirini ve kendini yok farzederek “biz” olamaz. Her iki eş de alışkanlıklarından taviz vererek, birer adım atarak orta noktada buluşursa, eşler arasındaki farklılıklar evliliği pek fazla olumsuz etkilemez.

İşte size harika bir değişim ve gelişim örneği…

Istakozların genç ve diri kalmasının sırrı ne olabilir?
Istakozlar denizlerde ve okyanuslarda yaşayan en enteresan deniz canlılarından biridir. Çok uzun süre yaşayabilirler ve yaşadıkları zaman içinde sürekli büyümeye devam ederek çok büyük boyutlara ulaşabilirler.

Büyüme sürecinde ıstakozlar sürekli vücutlarını yenileyebildikleri için yaşlanma belirtisi de göstermezler. Istakozlar aslında yumuşak ve pelte kıvamında bir vücuda sahiptirler. Bu halleri ile kırılması son derece zor olan ve hiç genişlemeyen kabuklarının içinde yaşarlar. Genişlemeyen ve kırılması zor bu kabuğun içinde nasıl büyürler sorusunun cevabı ıstakozun gizemli dünyasında gizlidir…

Istakoz büyümeye devam ettiği zaman içinde yaşadığı kabuğu dar gelmeye ve ıstakozu sıkmaya başlıyor. Bu aşamada kendini yoğun baskı ve stres altında hisseden ıstakoz, bir kaya dibine çekilerek kabuğunu kırmak için amansız bir mücadele verir. Uzun çabalar sonrası kabuğunu kırıyor ve bir süre sonra yeni büyük kabuğu oluşuyor.

Doğal olarak büyümeye ve gelişmeye devam eden ıstakozun yeni kabuğu da bir süre sonra dar gelmeye ve ıstakozu tekrar strese sokmaya başlıyor. Istakoz yine bir kaya dibi bularak zor da olsa kabuğunu kırarak içinden çıkıyor ve yeni bir kabuk daha oluşturuyor. Istakoz hayatta kaldığı süre boyunca bu durum defalarca tekrarlanarak yaşanıyor.

Krizler fırsata dönüştürülebilir…
Istakozun yenilenmesi ve gelişimi kendini rahatsız ve stresli hissetmesiyle başlıyor. Büyüme ve değişim böylece devam ediyor. Istakozun gelişmesi için gereken tek uyaran kabuğun daralması ile ortaya çıkan rahatsızlık hissidir. Istakozun büyümesine imkan sağlayan tetikleyici unsur, onun değişimine ayak uyduramayan kabuğundan duyduğu rahatsızlıktır.

Eğer ıstakoz bu durumundan rahatsızlık duymasa, hiçbir zaman büyüyemeyecektir. Çünkü hiçbir zaman büyümesine engel olan kabuğunu çıkarıp atamayacaktır. Istakozun bu yaşam serüvenindeki kıssadan hisse; sıkıntı ve stres anlarının gelişime ve değişime yönelik bir uyaran olduğu ve bunun bir fırsata dönüştürülebileceği unutulmamalıdır.

Neyi daha farklı yapıyor olsaydınız aynı hataları tekrar etmezdiniz?

Istakozlara ait bu gerçek yaşam serüveni bizim için de önemli mesajlar içeriyor. Özellikle günümüzde yoğun iş temposu ve sıkıntılı yaşam süren kişiler, bunu bir gelişim ve değişim aracı olarak kullanmak yerine, hayata küsmek kolaya kaçmaktır.

Yaşadığımız sıkıntılı dönemlerde durumu değiştirmek adına alışkanlıklarımızdan vazgeçip, bir şeyleri değiştirme gayreti içerisine girmeliyiz. Farklı sonuçlar elde edebilmek için değişim ve gelişimin gerekliliğine inanarak, “aynı şeyleri yapmaya devam ederek farklı sonuçlar üretmeyi” bilmeliyiz.

Her seferinde aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemediğimizde ise bahanelerin arkasına saklanmayı, bir sonraki adımı korku içinde beklemeyi ya da değişimin zorluğundan kaçarak, alıştığımız yaşam alanı içinde kalmayı tercih ediyoruz.

Stresle yaşamasını öğrenmek…

Günlük koşuşturma ve stresin arttığı günümüzde ıstakoz gibi davranmaya ihtiyacımız var. Stresi yeterli miktarda kullandığımızda ve olumlu anlamda yönetebildiğimizde, problere karşı çözüm odaklı, elindeki işleri en iyi yapmaya çalışan ve başarmak için alternatif çözüm yolları bulup deneyen bireyler olmamız gerekir.

Asıl olan kendimizi strese sokmadan yaşamak…

”Olmuyor ki ne yapsak.” “Biri bitse öteki başlıyor.” vb. yakınmalarda bulunabiliriz. Lakin bir ıstakoz bile kocaman sağlıklı sert kabuklara, lezzetli bir ete hemen sahip olamıyor. Yaşadığımız olayların bize ne gösterdiğini ve ne göstereceğini anlamaya çalışmalıyız.

Ardından da tıpkı bir ıstakoz gibi kabuğu kırıp daha iyisini yapmaya çalışmalıyız. Zorlu anlar karşısında kurban rolüne girmek veya birilerini suçlamak yerine, bunun bizi geliştiren ve büyüten bir deneyim olduğunu düşünüp, kendimizi çözüm odaklı olmaya  yönlendirmeliyiz.

Sonuç olarak… Sıkıntılı ya da stresli ortamlar doğru yönetildiğinde,  karşılaşılan hatalara ve problemlere yönelik çözüm üretici fikirler geliştirilerek, hedefe ulaşmak ve sıkıntılardan kurtulmak kolaylaşır.

Istakozun hayatında olduğu gibi güçlü bir uyaran olan “olumlu stres”, gelişimin sürdürülebilir olması için gereken nedenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu hem bireysel olarak hem de toplumsal anlamda ihtiyaç olan bu bakış açısıdır.

ÖNE ÇIKANLAR