Sevgi iletişimi kolaylaştırır

Yeme, içme ve nefes alıp verme gibi zaruri fizyolojik ihtiyaçları karşılanmayan bir insanın canlılığını ve yaşamını sürdürmesi mümkün değildir. İnsanın fizyolojik ihtiyaçları kadar önemli olan sosyal, duygusal ve psikolojik ihtiyaçları vardır. Fizyolojik, psikolojik, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını aile ortamında gideremeyen çocuk, ergen ve yetişkin bu ihtiyaçlarını giderebilmek için aile dışında arayışlarda bulunabilir. Öncelikle sevme, sevilme,

İLYAS TÜRKMEN 15 Mart 2018 İLYAS TÜRKMEN

Yeme, içme ve nefes alıp verme gibi zaruri fizyolojik ihtiyaçları karşılanmayan bir insanın canlılığını ve yaşamını sürdürmesi mümkün değildir.

İnsanın fizyolojik ihtiyaçları kadar önemli olan sosyal, duygusal ve psikolojik ihtiyaçları vardır. Fizyolojik, psikolojik, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını aile ortamında gideremeyen çocuk, ergen ve yetişkin bu ihtiyaçlarını giderebilmek için aile dışında arayışlarda bulunabilir.

Öncelikle sevme, sevilme, saygı ve güven duyguları her insan için çok zaruri bir ihtiyaçtır. Bütün aile bireyleri birbirlerine karşı sevgi deposunu her fırsatta dolu tutmasını bilmelidirler.

Hele ki çocukların sağlıklı gelişebilmeleri, iyi eğitim alabilmeleri için sevgi olmazsa olmazlardandır. Yetersiz sevgi ve ilgi ortamında büyüyen çocukların okul hayatlarında huzursuz, hırçın, gergin ve problemli davranışlar sergilemeleri gayet normaldir.

Yetersiz sevgi ortamında büyüyen çocukların davranış ve duygu bozuklukları sadece okul hayatı ile sınırlı değildir. Sosyal hayatta, evlilik hayatında ve iş hayatında da bu problemleri yaşamaktadır. Bu sorunların çözümü öncelikle ailenin çocuğu koşulsuz ve karşılıksız olarak sevmesi ve olduğu gibi kabul etmesine bağlıdır.

Düşünün bir kere anne sevgisini?

Hangi sevgi anne sevgisinin sıcaklığını hissettirebilir?

Hangi erkek öz baba gibi sevebilir?

Eşin sevgisinin yerini hangi sevgi doldurabilir?

Çocuk sevgisi kadar anne babayı mutlu edecek ne vardır?

Özünde herkes birbirini sever. Sevgisini gösterdiğine, iletebildiğine inanır. Buna rağmen sevilmediğini iddia eden kişiler hep olur. Neden?

Neden bazıları sevilmemekten, değer verilmemekten dem vurur?

Onların birbirine karşı sevgi depoları neden dolmaz, ya da doldurulamaz?

Aile içinde en önemli sevgi, saygı ve güven eşlerin “karıkoca” olarak birbiri arasında olanıdır. Ailenin sağlıklı şekilde devam etmesi, eşler arasındaki sevgi bağının güçlenmesine ve gelişmesine bağlıdır.

Aileyi devam ettiren “karıkoca”dır. Onlar ayrılırsa aile dağılır. Bu sebeple eşler arasındaki sevgi mutlaka güçlü olmalı ve eşler bu konuda samimi olmalıdır. İki tarafta sevgisine emek vermeli, öncelikle birbirlerine karşı sevgi depolarını dolu tutmaya özen göstermelidir ki, çocuklar sevgi ortamında büyüyebilsin. Aile ortamında sevgi görmeyen çocuk doğru bir sevgi dili geliştiremez.

Kıssadan Hisse….

“Genç bir adam ceza evini boylamak üzereymiş. Hakim onu çocukluğundan beri tanıyormuş ve ünlü bir yazar olan babasıyla da tanışıyormuş.
Hakim, -“Babanı hatırlıyor musun?” diye sormuş.

Bu soruya -“Onu oldukça iyi hatırlıyorum.” şeklinde cevap vermiş.
Suçlunun vicdanını yoklamaya çalışan hakim şöyle demiş:

-“Mahkûm edilmek üzereyken ve şu anda mükemmel bir insan olan babanı düşünürken, onun hakkında net olarak ne hatırladığını anlatır mısın?“

Bir sessizlik olmuş. Daha sonra hakim beklenmeyen bir cevap almış; -“Öğüt almak için yanına gittiğimde, yazdığı kitaptan başını kaldırarak bana baktığını ve “Çek git başımdan! Çok meşgulüm!” dediğini hatırlıyorum. Ona arkadaşlık etmek için yaklaştığımda bana dönerek “Çek git başımdan! Bu kitabı bitirmeliyim!” derdi.

‘’Sayın Hakim siz onu büyük bir yazar olarak hatırlarsınız fakat ben onu kaybedilmiş bir arkadaş olarak hatırlıyorum.” Dediğinde Hakim kendi kendine söylenir: -“Yazık! Kitabı bitirdi ama oğlunu kaybetti !”

Çocuklarımıza, eşimize yeterince zaman ayırıyor muyuz?

Dertlerinin, sıkıntılarının farkında mıyız?

Günlük yaşantılarını paylaşıyor muyuz?

Arkadaşlarını tanıyor muyuz?

Zevk ve renk tarzından ne kadar haberdarız?

Hangi yemeği sevdiğini veya sevmediğini biliyor muyuz?

Sevgi emek, gayret, fedakârlık ve hoşgörü ister.
Ailedeki her birey bu sorumluluğu almalıdır.
Eş olarak kendi aramızda neler paylaştığımıza ve daha iyi neler yapabileceğimize bakalım.

Anneysek çocuklarımızla, eşimizle olan iletişimimize.
Eşimizle coşku ve aşkla başladığımız evliliğimiz çocuklar dünyaya geldikçe aynı aşk ve coşkuyu daha da büyüterek devam ettirebiliyor muyuz?

Sevgimizi aile üyelerine eşit taksim edebiliyor muyuz?

Yoksa arada unuttuklarımız ve ihmal ettiklerimiz oluyor mu?

Unuttuğumuz ve ihmal ettiğimiz kim?

Eşimiz mi? Büyük oğlumuz mu? İlk göz ağrımız mı? Kucağımıza ilk aldığımızda bizi annelik duygusuyla tanıştıran o minik bebeğimiz mi?

O günlerin coşkusunu yakalamadan, sağlıklı bir aile ortamını yakalamamız çok zordur. Sağlıklı aile ortamı olmadan çocuklarımızı beden, akıl ve ruh sağlığı yerinde bireyler olarak büyütebilmemiz neredeyse imkânsızdır.

“Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.”
“Armut dibine düşer.”
‘’Yedisinde neyse, yetmişinde de o’dur.’’
“Anne babası yok mu bu çocuğun? Hiç aile terbiyesi vermemişler mi?” “Ne utanmaz bir çocuk, doğurup atmışlar belli ki. Saldım çayıra Mevla kayıra. Oh ne ala memleket. Anası babası ilgilense böyle mi olurdu? ”

Bu ve benzeri sözlerle davranış bozukluğu olan çocuklar için öncelikle aileler eleştirilerek ana baba sorumlu tutulur. İyi bir eş/karıkoca, iyi bir anne baba olabilmek ve kalabilmek için kendimizi her fırsatta yetiştirmemiz gerekir.

Peki, Bu Konuda Neler Yapabiliriz?

Öncelikle eşler arasında sevgi ve muhabbeti geliştirmek gerekir. Bunun için…

* Birlikte geçirebileceğiniz zamanları kaliteli geçirmeye gayret edin.
* İletişim kurma tarzınıza dikkat edin. Olumlu ve yüreklendirici bir tarz geliştirin.
* Kadın ve erkek her şeyden önce biyolojik, zihinsel ve duygusal olarak farklı olduğu unutulmamalıdır. Farklı ailelerde farklı yaşam tarzı ile yetiştirildiniz.  Farklılıklara saygılı olun.
* Siz için yapılan her şeye,  harcanan her emeğe saygılı olun ve  karşılığını verin. Sık sık teşekkür edin.
* Sevginize yatırım yapın, onu besleyin, büyütün.  Eşinizle sadece toplum içinde değil her daim ilgili ve nezaketli olun.
* Güler yüzlü olun. Gülümsemeyi alışkanlık haline getirin.
* Ekonomik konularda birbirinize destek olun.
* Ev içi ve dışı sorumlulukları birbirinize atmayın, sorumluluktan kaçmayın, paylaşarak ortak olun.
* İnternet, televizyon, bilgisayar oyunları ve sanal sohbetler… yerine eşiniz ve çocuklarınızla paylaşımlarınızı artırın. Birbirinizin uğraşlarına ve ilgi alanlarına saygılı olun.