Sevgi herkese ihtiyaçtır…

Sevgi herkese ihtiyaçtır…

İnsanlar arası ilişkiler ve etkileşim genel olarak döngüseldir. Yani sebep-sonuç etkileşimi değil, döngüsel etkileşim vardır. Bu döngüsel etkileşimi hareketlendiren en önemli etken “SEVGİ” dir. Örneğin kişiler arasında “SEVGİ” varsa, bu sevgi “SAYGI” gerektirir. Sevgi ve saygının oldıgu bir ortamda “GÜVEN” vardır. Böylece sevgi ile başlayan bu olumlu döngü diğer olumlu duygu ve davranışları da hareketlendirir.

İLYAS TÜRKMEN 26 Ekim 2018 İLYAS TÜRKMEN

İnsanlar arası ilişkiler ve etkileşim genel olarak döngüseldir. Yani sebep-sonuç etkileşimi değil, döngüsel etkileşim vardır.

Bu döngüsel etkileşimi hareketlendiren en önemli etken “SEVGİ” dir. Örneğin kişiler arasında “SEVGİ” varsa, bu sevgi “SAYGI” gerektirir. Sevgi ve saygının oldıgu bir ortamda “GÜVEN” vardır.

Böylece sevgi ile başlayan bu olumlu döngü diğer olumlu duygu ve davranışları da hareketlendirir. Yetişkinlerin, çocukların, kadın ve erkek herkesin içinde bir başkasına karşı kullanabileceği sevgi depoları vardır.

Bu depo her fırsatta sevgi dolu olmadı gerekir. Sevginin olmadığı yerde öfke, kin, nefret vb. olumsuz duygu ve davranışlar vardır. Böylece “SEVGİSİZLİK” olumsuz duygu ve davranışları hareketlendirir.

Bir arabanın çalışabilmesi için aküden elektrik alması gerekir. Aküden alınan bu elektrik ile araba çalışır ve olumlu bir döngü oluşarak hareketlenir. Araba çalışırken aküye ihtiyacı yoktur. Hatta arabanın çalışır olması ile akü de dolar.

Özellikle evlilik gibi eş ve çocuklar arası yakın ilişkilerde sevme ve sevilme ihtiyacı çok belirgin bir halde düşünce, duygu ve davranışlara yansır. İnsanı hırpalayan, inciten veya öfkelendiren ne varsa hepsi, asla sevgiden ve sevilmekten kaynaklanmaz.

İnsanlara olumsuzluk yaşatanlar, tam tersine özellikle çocuklukta dolmamış sevgi depoları, değersizlik hissiyle sevgi arayışı ve bu sevgiyi elde etmek için uğruna gerçekleşen anlamsız düşünce, duygu ve davranışlardır.

O sebeple özellikle kişilik ve cinsel kimlik oluşumunun geliştiği 3-7 yaşlarda çocuklara sevgiyi yoğun sunmak, sarılmak ve bu sevgiyi dille ifade etmek çok önemlidir. Şu bir gerçek ki; çocuklar sevilmekten değil, her istediklerinin yapılmasından şımarırlar. Disiplin sevgiyle daha kolay uygulanabilir. Ayrıca “disiplin” ile “baskı” farklı olduğu bilinmeli ve  birbirine karıştırılmamalıdır.

“SADAKAT” Mutluluk ve Huzur Getirir…

Sadakat, evlilik hayatında eşlerin birbirlerine karşı bağlılığın esas unsurudur. Eşlerin birbirine sadık kalması, aile birliğinin devamı için çok gereklidir. Sadık ve güvenilir kalmak aile olmanın en değerli göstergesidir.

Eşlerin birbirlerine karşı bağlılığını, güvenini, sevgi ve saygısını temsil eden “sadakat” ve “dürüstlük” temelleri üzerine kurulmuş bir evlilik kolay kolay yok olmaz. Eğer eşler birbirlerine karşı saygı ve sevgiyi kaybederlerse işte o zaman, maalesef sadakatsiz davranma yolunu seçebilirler.

Çatışmalar Çocukları Olumsuz Etkiler…

Anne babaların anlaşmazlıkları ve tartışmaları, çocuklarda duygu ve davranış bozuklukları doğurabilir. Eşlerin sık sık tartışması nedeniyle çocuklarda özgüven eksikliği, alt ıslatma, kaygı bozukluğu ve çeşitli davranış bozukluğu ortaya çıkabiliyor.

Özellikle yüksek sesli tartışmalar nedeniyle uyku düzeninin bozulması, kabus görme, yalnız uyuyamama, heyecan, içe kapanma, baş ağrısı, karın ağrısı, sürekli anne babasının yanında olmayı isteme, anne veya babayı bir gölge gibi takip etme gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Aileler tartışmalardan çocukların etkilenmemesi için neler yapabilir?

*Eşler tartışmalarını çocukların gözü önünde yapmaktan kaçınmalıdır.

*Çocuklar tartışmaya dahil edilmemeli, özellikle de çocukla ilgili sorunlar onun gözü önünde ortaya dökülmemelidir.

*Anne baba çocuğuna, yetişkinler arasında yaşanan anlaşmazlıkların ona olan sevgilerini etkilemeyeceğini dile getirmeli, çocuğa güven vermelidir.

*Evde eşler arasında yaşanan sorunlar her ne olursa olsun, çocuklara  yeterince ilgi ve sevgi gösterilmelidir.

*Eşler aşamadıkları hem kendileriyle ilgili, hem de çocuklarıyla ilgili sorunlar için mutlaka psikolojik yardım almalıdır.

”İyi bir karı-koca olmadan, iyi bir anne baba olunamaz”. İyi bir anne baba olmaya çalıştığımız kadar, iyi bir eş olmaya da çalışmalıyız. İyi bir eş olan anne babadan sevgi, muhabbet, olumlu duygular ve sıcaklık çocuklara yayılır. Geçimsiz anne babadan da;  kin, nefret, sevgisizlik, tedirginlik ve güvensizlik çocuklara geçer.

Eşlerin Birbirinin Ailesine Sevgi ve Saygı Göstermesi Huzur ve Mutluluğu Kalıcı Yapar…

Eşler birbirlerinin anne baba ve yakın akrabalarına karşı da sevgi ve saygı içinde olmalıdırlar. Hiç kimse kendi ailesi ve akrabaları hakkında kötü konuşulmasından ve davranılmasından hoşlanmaz.

Bunu bir de insanın kendi eşi yaparsa bu durum nefrete, soğukluğa ve hatta düşmanlığa sebep olabilir.

Ayrıca ailede büyükanne veya büyükbabanın çok büyük rolleri vardır. Eşler, kendi baba veya annesine hürmet göstererek, iyilikte bulunup isteklerini yerine getirmeye çalışırken, kendi çocuğuna da bir model olur.

Zira, çocuğun eğitilmesi hayatın içinde yaşayarak ve görerek olur. Çocuk, bu uzun yaşam sürecinde pek çok örnek görerek, büyüklerine karşı sevgi ve saygıyı, onlara yapılması gerekenleri öğrenmelidir.

Eşlerin karşılıklı olarak birbirinin büyüklerine gösterdikleri sevgi ve saygı, birbirlerine karşı sevgi ve saygıyı doğurur. Bu da karşılıklı fedakarlığa ve anlayışa kapı aralar.

Yalanın Her Rengi Evliliğe Zarar Verir…

Tüm insani ilişkilerde olduğu gibi, sağlıklı bir evliliğin temelinde de eşlerin birbirine karşı “DOĞRU” ve “DÜRÜST” olması son derece önemlidir. Güven ve emniyet duygusu, insanın ihtiyacı olan en temel duygulardan biridir.

Eşler birbirine karsı içten ve dürüst olmalıdır. Söylenen yalanlar, uzun bir zaman saklanamaz. Yalanlar üzerine kurulu olan evlilikte “SEVGİ” kırılmaları ve çatlamaları engelleyemez. Sevginin yetersiz olduğu evlilik hayatında; yalan, nefret, öfke, kin vb. olumsuz duygular ve davranışlar daha yaygındır.