Olumlu iletişim evliliği canlandırır…

Evlilik; karmaşık, sürekli değişen ve iki kişinin daha önce hiç karşılaşmadıkları sorunları beraberce çözmek zorunda oldukları bir yaşam biçimidir. Bu yaşam biçiminin içinde eşin yanı sıra, yakınlar ve çocuklar yeni sorumluluklarla birlikte yeni iletişim ve ilişki alanları da oluştururlar. Bu yeni kurulan yaşam sistemi içinde, elbette çatışmalar, kızgınlıklar, sorunlar yaşanabilir. Evliliklerde yaşanan sorunların en önemli

İLYAS TÜRKMEN 02 Ağustos 2018 İLYAS TÜRKMEN

Evlilik; karmaşık, sürekli değişen ve iki kişinin daha önce hiç karşılaşmadıkları sorunları beraberce çözmek zorunda oldukları bir yaşam biçimidir.

Bu yaşam biçiminin içinde eşin yanı sıra, yakınlar ve çocuklar yeni sorumluluklarla birlikte yeni iletişim ve ilişki alanları da oluştururlar. Bu yeni kurulan yaşam sistemi içinde, elbette çatışmalar, kızgınlıklar, sorunlar yaşanabilir.

Evliliklerde yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden birisi “İLETİŞİM EKSİKLİĞİDİR”. Evlilik sorunlarının üstesinden gelmek doğru ve yapıcı iletişim yöntemlerini kullanarak mümkündür.

Peki evlilikte etkili iletişim kurabilmek için neler yapılmalı?

Eşler çoğu zaman çok basit bazı iletişim yöntemlerini uygulayamadıkları için evliliklerde sorunlar büyüyor ve işin içinden çıkılmaz hale gelebiliyor. Öncelikle eşinize bir isteğinizi, duygunuzu, düşüncenizi ya da bir sorunu ileteceğinizde, ne istediğinizi tam olarak bilin.

Konuyu açık bir biçimde anlatın ve eşinizin buna tepkisinden hareket ederek yolunuza devam edin. Eşiniz sizin kafanızın içinde ne olduğunu bilemeyebilir. “Sen” yerine “ben” dilini kullanın. “Hep geç kalıyorsun” yerine “Beklemekten tedirgin oluyorum, bu durumdan  hoşlanmıyorum” veya “dağınıksın” yerine “dağınık eşyaları toplamaktan yoruluyorum…” gibi.

Anlayışlı ve Anlaşılır Olun!

Kendinizi nasıl hissettiğinizden sadece siz sorumlusunuz! Eşiniz bir fikri defalarca dile getiriyorlarsa “anlayış” arıyor demektir.

Mutlaka sizin de onunla aynı fikirde olmanız gerekmiyor, onu anlıyor olmanız yetecektir. Bir seferinde bir konuyu tartışın. Genelde bir tartışma sırasında ondan önceki on tartışmanın da hesabı ortaya çıkar.

Bu durum işleri daha da zorlaştırır. Eşinizle iletişiminizde; sözsüz davranışlarınızla “sen değerlisin”, “güvenilirsin” ve “sevilmeye layıksın” mesajlarını verilmelisiniz. Hislerinizi değil, tepkilerinizi kontrol edin.

Çatışmanın nedeni duygu değil, sizin o duygu karşısında verdiğiniz tepkidir. Sevdiği insan eve çok geç gelirse herkes sinirlenebilir, ama bu hissi doğal karşılayıp konuşmak gerekir. Hissetmek, insan olmanın bir parçasıdır.

Doğru iletişim için nelerden kaçınmak gerekir?

Önemli konuları eşinizin işi başından aşkın ve yorgun olduğu zamanlarda gündeme getirmeyin. Sizin birinci önceliğiniz belki de o sırada eşinizin birinci önceliği değil.

Oysa siz, gerekli ilgiyi göstermediği sonucunu -yanlış da olsa- çıkaracaksınız. Her ikiniz için de uygun olan zamanı bekleyin, doğru zamanı yakaladığınızda konu orada çözülecektir. Yanlış zamanlama yüzünden çözülemeyen problemler büyür.

Ön fikirli olmayın, yani eşinizi “peşin hükümle” haksız ilan etmeyin. Örneğin; “sen anlaşılmazsın” yerine “ben seni anlamakta zorlanıyorum” demeyi tercih edin. Bu ifade ile eşinizin savunmasını kırıp, onu açık olmaya teşvik edebilirsiniz. Eşinizin lafını ağzına tıkamaktansa cevap almaya bakın.

Talimat vermeyin, eşinize isteklerinizi iletirken rica ifadeleri kullanın. Talimatla rica arasında fark vardır; talimat yerine getirilmezse cezası vardır. Örneğin, bir somurtma, sessizlik vb. Oysa ricaların cezası yoktur ve belki de bu yüzden rica ettiğinizde her şey daha kolay olur. Gerçek rica kimseye sorumluluk yüklemez.

Eşinize cevap vermek yerine tepki göstermeyi seçmeyin. Tepki vererek konuşmadan bir duyguyu iletirsiniz ancak ilettiğiniz mesaj eşiniz tarafından yanlış anlaşılabilir.

Cevap vermek ise sözel bir eylemdir, konuşmaya davet eder. Hoşunuza gitmeyen bir şey olduğunda tepki değil cevap verin. Böylece sorun, anlaşılmaz bir durum olmaktan çıkar. Tepki verirseniz karşılığında tepki alırsınız ve sonuçta hedeften uzaklaşırsınız.

Bir insanı ne kadar yakından tanırsanız kafasından geçenleri o kadar rahat tahmin etmeye başlarsınız. Ancak önemli konularda işin bu yönüne fazla güvenmemek gerekir.

Yanlış tahmin ediyor olabilirsiniz. Konu önemliyse sormaktan çekinmeyin. Durum apaçık belli olsa bile, işin doğrusunu sormak, yanlış bir düşünceyle yola devam etmekten çok daha iyidir.

Söze “ama, hayır, yok, olmaz, niçin…” gibi kelimelerle başlamak iletişim için zararlıdır, bu nedenle bu ifadelerden kaçınmak gerekir.

İletişimde cinsiyet farkı göz ardı edilmemelidir…

Eşinizle iletişiminizde önemli cinsiyet farklılıkları olduğunu göz önünde bulundurmalısınız. Kadınlar “duyguları, düşünceleri veya yaşananları bol bol paylaşmak” için iletişim kurarken; erkekler “bir bilgi vermek ya da bir sorun çözmek” için iletişim kurmaktadırlar.

Ortada bir problem varsa; erkeğin tarzı “kendim hallederim”, kadının ise “beraberce halletmeliyiz” şeklinde görülmektedir. Erkekler, “sen benim hayatımın kahramanısın, sana güveniyorum” mesajlarını aldıklarında kendilerini “erkek” olarak en iyi hissetmektedirler.

Kadınlar ise “sen benim hayatımdaki tek kadınsın, bu hayatı yalnız seninle geçirebilirim” mesajlarını aldıklarında kendilerini “kadın” olarak en iyi hissetmektedirler.

Eşlerinden hediye aldıklarında erkekler için önce “ne işe yarayacağı”, sonra da ”kaç para olduğu” önemli iken, kadınlar eşlerinin kendilerine değer verdiğini hissettikleri için mutlu olurlar.

İletişimi Engelleyen Sebepler…

Öğüt vermek, çözüm getirmek, yönlendirmek… Eşinizle konuşurken iletişimi kesen bazı mesajlar vardır; “Şöyle yap, böyle yapma…” “Bu şekilde hareket etmemelisin…” “Yoruluyorum diye yakınacağına geceleri erken yat…” “Bu kadar düzensiz çalışırsan, işlerini tabi yetiştiremezsin…” gibi cümleler, eşinizde direnç, yaratabilir, savunmaya itebilir. Genellikle öğüt vermek, tavsiyede bulunmak eşinizde baskı veya suçluluk duyguları uyandırarak, iletişimin kesilmesine veya yön değiştirmesine neden olabilir.

Yargılamak, eleştirmek, ad takmak… “Sen zaten hep kolaya kaçarsın…” “Bebek gibi davranıyorsun…” “Şikayetten başka bir şey bilmezsin zaten…” “Hiçbir fedakarlığa katlanmak istemiyorsun…”

Genellikle yargılama ve eleştirme tepkileri ile karşılaşan bir kişi, kendisini anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış ya da çaresiz hisseder. Bunun sonucunda iletişimi keser ya da öfkeyle karşılık verebilir.

Soru sormak, araştırmak, incelemek… “Neden?…Sen ona ne yaptın?…O sana ne dedi?… Neden şunu söylemedin?…” Genellikle soru, inceleme, nedenini arama gibi yaklaşımların içinde önyargı, eleştiri veya zorunlu çözüm önerisi bulunur, ayrıca konuşma sorulara cevap vermeye takılarak, yön değiştirip asıl konudan uzaklaşabilir.

Sorularla yürüyen iletişimde, genellikle soru soranın nereye varmak istediğini diğer kişi anlayamadığından endişeye kapılabilir veya savunmaya geçebilir.

Teşhis koymak… “Aslında sen öyle demek istemiyorsun…” “Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum…” “Aslında senin derdin başka…” “Anlaşılan bir süre sana yardımcı olmamı isteyeceksin…” “Bunları beni üzmek için anlatıyorsun…”

Bu tür yaklaşımlarda, kişi sanki eşinin niyetini, söylemek istediklerini çok iyi biliyormuş, onun kafasının içindekileri okuyormuş gibi bir tavır içine girdiğinden, eşini savunmaya ittiği gibi, sinirlenmesine, sabırsızlanmasına veya öfkeli cevaplar vermesine neden olabilir.

Bu tür ifadelerle karşı karşıya kalan kişi kendisini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış hissedebileceği için büyük olasılıkla iletişimi keser.

Teselli etmek, konuyu değiştirmek… “Aldırma, boşver…” “Düzelir canım, bunu dert etme…” “Başka şeylerden konuşalım…” “Olur böyle şeyler, geçer…” “Bir kahve iç düzelirsin…” “Aman sen de her şeyi ciddiye alıyorsun…” Aslında teselli etmek çoğu zaman yararlıdır, ancak doğru olan eşinizi duyduğunuzu ve anladığınızı belirttikten sonra teselli vermenizdir.

Söyledikleri duyulmadan, teselli ediliyormuş hissini yaşayan kişi, kendisini dinlenilmemiş, söyledikleri saçma bulunmuş ve anlaşılmamış hissedebilir. Önemsenmemiş veya tam olarak dinlenilmemiş olmaktan dolayı kızgınlık duyabilir. Genellikle, dinlemeden verilen teselli mesajları, konuşan kişide sorununun küçümsendiği duygusunu yaratabilir.