Kendimizi iyi hissetme kendi elimizde…

Bazen işler kötü gider. Herkesin hayatında iyi gün olur, kötü gün olur. Zor günleri atlatmak için, sorunların üstesinden gelebilmek için, insanın duygu, düşünce ve inancı güçlü olması gerekir. “İşim kötü gitti, işsiz kaldım, ayrılık yaşadım, çok ağır hastayım….” diye dünyaya kapkara bakmaya başlarsak işin içinden bir daha çıkamayız. Herkes dünyaya bakarken kendine göre bir “gözlüğü/bakış

İLYAS TÜRKMEN 18 Ocak 2018 İLYAS TÜRKMEN

Bazen işler kötü gider. Herkesin hayatında iyi gün olur, kötü gün olur. Zor günleri atlatmak için, sorunların üstesinden gelebilmek için, insanın duygu, düşünce ve inancı güçlü olması gerekir.

“İşim kötü gitti, işsiz kaldım, ayrılık yaşadım, çok ağır hastayım….” diye dünyaya kapkara bakmaya başlarsak işin içinden bir daha çıkamayız. Herkes dünyaya bakarken kendine göre bir “gözlüğü/bakış açısı” vardır. Her birey dünyayı ve olayları kendi gözlüğünün rengine göre okur ve yorumlar.

Moralini yükseltmek, olayları olumlu yönde okumak ve yorumlamak için her bireyin bir yöntemi vardır. İşte bazı yöntemler…

* Bardağın boş tarafına değil, dolu tarafına odaklanın…

Son dönemde kişisel  gelişim uzmanlarının hayata pozitif bakmayı öğretirken hareket noktası aynı: “Bardağın dolu tarafını görün!” “Şikayet ve tenkit etme yerine pozitif duygularınız üzerine yoğunlaşın.” Psikologların “öğrenilmiş çaresizlik” dediği “böyle gelmiş böyle gider” anlamına gelen “kabullenme” tuzağına düşmeyin.

Olumlu yönlerinizi, zenginliklerinizi, potansiyelinizi fark edin. Araştırmalara göre mutluluğumuzun ve huzurumuzun yüzde 40’ı “tercihlerimizin” ve “hayata bakışımızın” sonucudur. Öncelikle kendi kendinizi inandırın, ikna edin, gaza getirin; “iyiyim, başarırım, yaparım vb…”

* Elinizde olanı fark edin ve var olanla sevinmesini bilin…

Moralinizi sıfırlamak ve kaybeden psikolojisine girmek çok kolaydır. “Dün bugünden çok daha iyiydi”, “….. benden daha şanslı”, “Hayal kurmak neye yarar zaten gerçekleşmeyecek…” Bunlara zihin kirliliği denir. Elinizdekinin kıymetini bilmenizi engelleyen, ulaşılabilir hedeflere ve mutluluğa erişmek için harekete geçmenize mani olan “bölücü ve yıkıcı” fikirlerdir. Yanlış karşılaştırmalardan kaçının.

* İllaki iyi ve samimi arkadaş…

Ne para, ne başarı tek başına mutluluk veremez. Önemli olan çevrenizdekilerle olan olumlu iletişim ve ilişkilerinizdir. Yalnız, tek başına yaşayan insanlarda depresyon riskinin evli veya bir arkadaşı veya akrabasıyla oturanlardan daha yüksek olmasının sebebi budur. Hatta arkadaş ilişkileri bazı durumlarda akrabadan bile daha iyi bir “pozitif duygu kaynağı” olduğu söylenebilir.

Aman dikkat!

Arkadaş var, arkadaş var. Bunun bile istatistiğini çıkarmış araştırmacılar: “İnsanın kendini iyi hissetmesi için en az 4, en fazla 12 sağlam arkadaşı olması gerekir. Bunlar çok güvendiği, her şeyi (?) paylaşabildiği ve yardım alacağını bildiği arkadaşlarıdır. Yeni bir cep telefonunuzun adres defterini yenileyin ve sadece gerçekten değer verdiğiniz, gece-gündüz demeden sık ve düzenli haberleştiğiniz, birbirinizi gönülden arayıp sorduğunuz arkadaşlarınızı kaydedin. Bu arkadaşlarınızla da düzenli konuşun ve bir araya gelin.

* Yaptığınız işi sevin ve en iyi yapmaya odaklanın…

Kısa vadeli de olsa, kendini iyi hissetmenin yollarından biri yaptığı işe iyice yoğunlaşmaktır. Kendi kendinize gaz verecek şekilde hedefler koyun; “Şu konuda nasıl daha iyi olabilirim?”  “Daha az yorularak şu işi nasıl yapabilirim?”

* İçinizdeki çocuğun oynamasına fırsat verin…

Şirketlerin düzenlediği bir paintball oyununda düşmanını boya kurşunlarıyla vurmak için canını dişine takarak kovalayan müdürünüze bakıp da “ne çocuksu herifmiş bu..” diye düşünmeniz çok doğal. Ama oyunun her yaşta faydaları vardır.

Araştırmalar “Eğer oyun oynamaktan vazgeçersek zihnimiz mekanikleşir, adeta kurur.” diyor. Eğer hayatı sürekli çok ciddiye alırsanız, eğip bükmekten vazgeçer, değiştirebilme fırsatını da kaçırırsınız.

Eşinizle, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla oyun oynayın. Sürekli sosyal olmaya çalısın. Hem gerçeklerle mücadele etmeyi öğrenin, hem de çaresiz  sıkıntılarınızı bir müddet için unutup gevşeyin…

* Her gün küçük de olsa bir işi bitirin…

Zamanını iyi kullanmış olmanın verdiği mutluluk, insanın kendini iyi hissetme sebeplerinden biridir. Sürekli işini bitirememe, yetişememe hissi ise insanı mutsuz eder. Daha az çalışıp, kendine daha çok zaman ayırmak bir yöntem tabii ki ama bahaneye dönüşmesi riski var.

Daha kolay bir yöntem; Eğer her gün bir şeyi istediğimiz gibi sonuçlandırabilirsek, bir büyük projenin her gün bir küçük parçasını tamamlarsak, kendimizi çok mutlu hissederiz. Yani kendinize her gün için mümkün ve ulaşılması sadece size kalmış bir hedef koyun. Başladığınızın kitabı bitirmek, bir yemek tarifini denemek, kaç gündür evinizde bozuk duran ev eşyasını tamir etmek… Böylece bir işi yapıp bitirmiş olmanın verdiği hazzı yaşayın.

* Kötü bir durumdan faydalanmak…

Nietsche “Beni öldürmeyen güçlendirir.” diyor. Uzmanlar “elastikiyet” diye bir kavram kullanıyorlar. Bu; “insanın zor bir durumdan sonra yeniden toparlanma kapasitesi” anlamına gelir.

“Dayanma” ile yaşamayı öğrenme, hatta atlatma değil, “faydalanma” yani “yaşadığı zorluktan pozitif bir şey çıkarma.”

“Her şeyi hazır bulan, bir eli yağda bir eli balda insanlar” en küçük şeyden bile mutsuz olurlar, en küçük bir sorunu bile büyütürler. Oysa bir sıkıntı yaşamış ve bunu “elastikiyet”leri sayesinde olumluya çevirmiş insanlar bunu başarmış olmanın verdiği mutluluk ve güvenle kendilerini daha iyi hissederler.

* Çevrenizin temizlik ve düzenini sağlayın…

Düzensiz bir yaşam ortamı stres ve kaygı sebebidir. Karmaşa zaman kaybettirir, sabrımızı zorlar, moralimizi bozar. Yani gereksiz eşyalara manasız değerler yüklemeyin, atın gitsin. Size kötü hatıraları sürekli hatırlatmalarına, içinizi karartmalarına, sizi olumsuz geçmişe döndürmelerine izin vermeyin. Temizleyin, atın… Aynı şekilde bilgisayarınızda, belgelerinizde, fotoğraflarınızda, cebinizde ve adres defterinizde sağlam bir temizlik yapın.

* Düşünce, duygu ve hafızanızda da temizlik yapın…

İnsan gündelik küçük mutluluklara o kadar alışır ki, kıymetini bilmez. Keyif almak, zevk almak beyinde zevk hormonlarının salgılanması demektir. Oysa zamanla bu alıcılarımız dolar, zevk alamaz oluruz.

Her gün aynı şeyleri yapmaktan vazgeçip hayatınıza yenilikler, yeni zevkler katmaya çalışın. Bunlar çok basit şeyler olabilir… Mesela; yarın sabah kahvaltınızı bir kazak giyip balkonda yapın, işe farklı bir yoldan etrafınıza baka baka gidin, belirli aralıklarla çalışma odanızın eşyalarını, evinizin salonun mobilyalarının yerini değiştirin vs vs…