Hayatın içinde ‘Baba ve çocuk’ (2)

Çocuklar özellikle babalarıyla ev içi ve dışında geçirecekleri kaliteli birliktelik ile sosyal, duygusal ve ahlaki boşluğa düşmezler. Aile içinde bunları bulamadığı zaman arayış içine girer; ya aile dışında ya da sanal dünyada aradıklarını bulmaya çalışırlar. Bilgisayar, internet ve akıllı telefonlarla çok fazla vakit geçiren çocuklar, aile içinde zevk duyduğu bir uğraşı bulamadığı ve anne-babası tarafından

İLYAS TÜRKMEN 20 Temmuz 2017

Çocuklar özellikle babalarıyla ev içi ve dışında geçirecekleri kaliteli birliktelik ile sosyal, duygusal ve ahlaki boşluğa düşmezler.

Aile içinde bunları bulamadığı zaman arayış içine girer; ya aile dışında ya da sanal dünyada aradıklarını bulmaya çalışırlar.

Bilgisayar, internet ve akıllı telefonlarla çok fazla vakit geçiren çocuklar, aile içinde zevk duyduğu bir uğraşı bulamadığı ve anne-babası tarafından gereği kadar sosyal ilgilenilmediği ve duygusal yakınlık ve değer verilemediği için sanal dünyaya dalmışlardır.

Çocuk büyürken, babanın ona katacakları son derece önemli. Araştırmalar, bebeklikten itibaren ergenliğin sonuna kadar babaların katkılarının altını çiziyor.

Özellikle 4 yaşına kadar annenin etkisinin daha yüksek olmasına karşın, dört yaşından itibaren babaların etkisinin daha fazla olduğunu görülmektedir.

Çocuklarınıza, kendiniz için hayatta önemli olan değerlerin neler olduğunu her fırsatta anlatın ve aktarın!

Bunu çocuğu karşımıza alıp doğrudan değil; bir başkasına anlatarak veya anlattırarak, kitaptan herkese okuyor gibi okuyarak, hatırı sayılır insanları ziyaret ederek yapılabilir.

Çocuklar ‘’sevgi, şefkat ve duygusallığı’’ anneden, ‘’kişilik, tutum ve değerleri’’ babadan öğrenir. Temel kişilik motifleri oluşurken, babayı model alan çocuk, onun birçok baskın özelliğinden farkında olmadan etkilenir.

Çocuklarınıza kendi çocukluk dönemlerinizde yaşadıklarınızı ve kendi büyüklerinizden almış olduğunuz önemli dersleri aktarmak için fırsatlar kollayın! Bunu yaparken de nasihat eder gibi veya geçmişteki ve bugünkü imkanları kıyaslar gibi yapılmamalı.

Sadece çocukluk anıları anlatılıyor gibi anlatılmalı. ‘’Bizim zamanımızda…’’ veya ‘’Eskiden…’’ gibi kelimelerle başlayan cümleler çocukları çok mutlu etmez, faydası da olmaz. Ebeveynler teke tek, çocukla bir arada olduklarında daha fazla etkileşime geçmektedirler. Bu nedenle, çocuğunuzla tek başına birebir zaman geçirmeye özen gösterin!

Çocuklar hayatı oyunla öğrenir. Oyun çocukların hem sosyal hem de duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler.

Çocuğun ilk oyun arkadaşı da öncelikle babadır. Anne çocuğun bebeklik döneminde oyun arkadaşı olsa bile üç-dört yaşından itibaren kız-erkek fark etmez babayla oynamak ve beraber olmak ister.

İnternette arama motorlarına ‘’baba semeri’’ yazdığınızda baba çocuk arasındaki ilişkinin nasıl değerlendirildiğini görebiliriz. Çocukların babalarıyla oynamayı çok sevdikleri ‘’at oyunu’’ için geliştirilmiş ‘’baba semeri’’ baba çocuk ilişkisini farklı bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.

Çocuğuyla iletişim kuran, bilgilerini ve tecrübelerini aktaran, onun görüşlerine saygı duyan bir baba, çocuğun tüm akademik hayatının alt yapısını oluşturur.

Eşler arasında saygı, sevgi, sadakat esas olmalı ve her fırsatta birbirlerine değer vermeli ve takdir etmeli.

Bir evde kavga eden bir anne ve baba varsa, onlar sürekli kendi değerlerini, kendi itibar ve kredilerini aşındırıp yıpratıyorlar demektir.

Çocuklar, hayatı bizden öğrendikleri gibi sevgi, saygı ve sadakati de bizden öğrenirler. Bir tartışma esnasında, anne-babanın ağzından çıkan kırıcı sözler, çocukların ruhlarında çok olumsuz tesirler meydana getirir.

Böyle bir manzara karşısında çocuk, anne ve babasına değersiz bir insan nazarıyla bakar. Bunun neticesinde de ikilem içinde ortada kalmış, anne ve babası daha hayattayken onları yitirmiş, “anneli babalı bir sürü yetim çocuk”  ortaya çıkar.

Aile içinde eşler arasında iyi bir “iş bölümü” ve “zaman tanzimi” yapılarak planlı yaşanmalıdır. Eşler her fırsatta her konuda birbirine yardımcı olmalıdır.

Bazen babalardan şu ifadeler duyulur; ‘’Koskoca holding yönetiyorum…’’ ya da ‘’Yüzlerce işçi çalıştırıyorum fakat evde bir kadını veya çocuğu idare etmekte aciz kalıyorum…’’  Bunun sebebi, aile içindeki ilişkiler duygusaldır. Bilgi aktarımından çok duygusal aktarım esastır. İş yeri yönetir gibi aile yönetilemez.

Babanın en önemli etki alanlarından biri de cinsiyet rolleriyle ilgilidir. Erkek çocuklar, babanın davranışlarını izleyerek kendi cinsiyet rollerini geliştirirler. Baba, erkek çocuk için “cinsiyet modeli”, kız çocuklar için ise “eş modeli” oluşturur.

Erkek çocuk babadan kendi cinsiyet rollerini öğrenirken, kız çocuklar, karşı cinsin davranışlarını öğrenir. Gelecekte seçeceği eş için alt bilgiler oluşturur.

Gün içinde yaşanan bir sorunda çocuğun fikrini almak çok etkileyici olur. Babalar, zaman zaman o gün yaşadıkları bir sorunu çocuklarıyla konuşarak onların bu konudaki önerilerini isteyebilirler.

Çocuğun herhangi bir konuyu paylaşmak istediği zamanlarda babaların çok iyi birer dinleyici olmaları gerekir. Çocuğunu dinleyen, onunla empati kuran, anlayan ve destekleyen babalar, çocukların duygu dünyalarına harika katkılar sağlar.

Aile içerisinde çocuklar açısından anne baba ‘’iyi polis’’, ‘’kötü polis’’ rolünü iyi paylaşmalıdır. Bizim kültürümüzde baba ‘’kötü polis’’, anne ise ‘’iyi polis’’ rolünü oynar.

Gerçekte ise anne ‘’kötü polis’’, baba ise ‘’iyi polis’’ rolünü oynamalıdır. Çünkü anne çocuğa bağırsa, çağırsa, terlik fırlatsa dahi unutulur ve kalıcı duygusal iz bırakmaz.

Babanın haklı olarak ters bakışı, ağır sözleri veya elini kaldırması çocukta duygusal olarak iz bırakır. Annenin yaptıkları unutulduğu halde babanın yaptıkları unutulmaz. ‘’Babam bu sözü söylemeden veya elini kaldırmadan yapamaz mıydı?’’ diye için için sorgularız.

ÇOCUKLARIN GÖZÜNDE  BABA…

5 Yaşında: “Babam herşeyi bilir.”
7 Yaşında: “Babam bilir.”
9 Yaşında: “Babam bile bilir.”
12 Yaşında: “Babam bunu bilmez.”
15 Yaşında: “Babam bu nereden bilecek?
20 Yaşında: “Babam eskilerden, bunu nereden bilecek?”
25 Yaşında: “Babam biraz bilir, ama her şeyi değil.”
30 Yaşında: “Bunu babama soralım…”
35 Yaşında: “Panik yapma. Babam çaresini bilir.”
45 Yaşında: “Babam her şeyi bilir.”
50 Yaşında: “Ah! Babam hayatta olsaydı da kendisine danışabilseydim…

ÖZLÜYORUM BABAMI…”

“BABA OLMAK”, gerçekten çok kolay değildir. “BABALIK” öğrenilebilir bir beceridir. Fakat istemek de çok önemlidir.