Hayata pozitif bakabilmek için

Hayatta başarılı olmak, sağlıklı ve huzurlu  yaşamak, eşimiz, çocuklarımız ve çevremizdeki insanlarla iyi ilişkiler içinde ve kendimizle barışık olabilmemiz için içimizdeki var olan “pozitif enerjiyi” açığa çıkartmamız gerekir. İnsanoğlu doğuştan kendi yaşam enerjisini kendisi üreten müthiş bir sisteme sahip olarak yaratılmıştır. Bununla beraber kişinin bu enerjiyi nasıl ve nerede üreteceğini bilmesi için bilişsel ve duygusal

İLYAS TÜRKMEN 01 Şubat 2018 İLYAS TÜRKMEN

Hayatta başarılı olmak, sağlıklı ve huzurlu  yaşamak, eşimiz, çocuklarımız ve çevremizdeki insanlarla iyi ilişkiler içinde ve kendimizle barışık olabilmemiz için içimizdeki var olan “pozitif enerjiyi” açığa çıkartmamız gerekir.

İnsanoğlu doğuştan kendi yaşam enerjisini kendisi üreten müthiş bir sisteme sahip olarak yaratılmıştır. Bununla beraber kişinin bu enerjiyi nasıl ve nerede üreteceğini bilmesi için bilişsel ve duygusal donanımını fark edebilmelidir. Yani insan olma özelliğinin en büyük göstergesi olan “akıl” ve “iradenin” hakkını vermesi gerekiyor.

Yaşam enerjisinin ortaya çıkarılması kadar yerinde kullanılması da önemlidir. Bazı kişiler son derece enerjik ve heyecanlı olabilirler. Fakat bu enerjiyi uygun yere kanalize edemeyince hem kendine hem de çevresine zarar verebilir.

Bu durum bir huzursuzluk da meydana getirir. Bu sebeple enerjiyi uygun şekilde kullanma alışkanlığı kazanmak da gerekir. Hepimiz normalde günlük hayatımızda pek çok işi düşünmeden otomatik olarak yaparız.

Bizi buna iten alışkanlıklarımızdır. Bununla beraber bazı anlar vardır ki orada kendi aklımızı ve irademizi kullanarak pozitif enerjimizi açığa çıkarmamız ve daha fazla enerji üretmemiz gerekebilir. Pozitif enerjiyi üretebilmek için bir şeyi istemek, sonucu olumlu olarak hayal edebilmek ve yapabileceğimize inanmak çok önemlidir.

Pozitif enerjiyi üretebilmek için vücudumuzun negatif enerji birikimini öncelikli olarak boşaltması gerekir. Bu da, kişinin iyi dinlenmesi, bilinçli beslenmesi, solunum ve boşaltım sisteminin sağlıklı çalışması, sosyal ilişkilerinin dengeli olması ile mümkündür. Fiziksel ve sanatsal faaliyetlerin negatif enerji birikimini boşaltma yollarından biri olduğunu unutmamak gerekir.

Hayata olumlu bakan, yapabileceğine inanan ve bir hedefi olan kişilerde ise pozitif enerji daha fazla üretilir. Hayatın hep kötü yönlerini gören karamsar kişilerde bağışıklık sistemi de etkilendiğinden dolayı hastalıklara karşı dirençsiz olurlar.

Halbuki içindeki pozitif enerjiyi açığa çıkararak karamsar düşüncelerden kurtulmaya çalışan, hayata gülen gözlerle bakabilen ve gülümsemeyi bilen bir kişinin bağışıklık sistemi salgılanan hormonlarla kuvvetlenir.

Deprem, ölüm, kaza ve her türlü felaketler kişinin istemediği ve engelleyemediği olaylardır. Kişi pozitif enerjisini ne kadar açığa çıkarırsa çıkarsın bu tür zorlukları tamamen önlemek mümkün olamaz. Olmasa da olumsuz etkilerini en aza indirebilmek yine kişinin elindedir.

Kişi hayata ne kadar olumlu yaklaşırsa yaşadığı “travma sonrası stres bozukluğu” dediğimiz psikolojik rahatsızlıklardan da o kadar çabuk kurtulabilir. Yapılan tedaviler daha etkili olur. Kişi pozitif enerjisini ortaya koyarak, olaylara umutla yaklaşarak ve iyileşeceğine inanarak kanser gibi ciddi hastalıkları dahi yenebilir.

Kıssadan Hisse…

Kahvenizin tadına varın!

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun öğrenci, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Konuşmalar iş ve günlük hayatın karmaşası ve zorluklarından şikâyetleşmeye döner.

Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında içinde kahve dolu büyük bir termos ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.

Herkes bir bardak seçince, profesör şöyle söyler: “Fark ettiyseniz, tüm gösterişli ve pahalı görünen bardaklar alındı. Geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, aslında bu sizin kaygılarınızın ve problemlerinizin kaynağıdır.

Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha gösterişli ve pahalıdır. Hatta bazı durumlarda da ne içtiğimizi saklar!

Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değildi. Ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.
Hayat kahveye benzer.

İş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır. Seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı bile  unuturuz.

Kahvenizin tadına varın!

En mutlu ve huzurlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar…