Hayata bakış açımız huzur ve mutluluk getirir…

Hayata pozitif bakmak. Olaylara olumlu yaklaşmak. Zor şartlar altındayken dahi gülümsemek. Bardağın dolu tarafını görebilmek… Bunların ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Ama sadece bilmek yetmiyor, uygulamaya gelince nedense zorlanıyoruz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; yaşam enerjimizi ne kadar pozitif tutarsak, düşüncelerimiz de o ölçüde hem kendi adımıza hem de çevremize iyilikleri çağıracaktır. İyi düşünen iyi

İLYAS TÜRKMEN 19 Nisan 2018 İLYAS TÜRKMEN

Hayata pozitif bakmak. Olaylara olumlu yaklaşmak. Zor şartlar altındayken dahi gülümsemek. Bardağın dolu tarafını görebilmek… Bunların ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Ama sadece bilmek yetmiyor, uygulamaya gelince nedense zorlanıyoruz.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; yaşam enerjimizi ne kadar pozitif tutarsak, düşüncelerimiz de o ölçüde hem kendi adımıza hem de çevremize iyilikleri çağıracaktır. İyi düşünen iyi şeylerle karşılaşır. Olumsuz düşünceleri kaldırıp atmalı. Negatif düşünceye sahip, endişeli insanları hayatımızdan çıkartmalı ve negatif enerji yansıtmalarına izin vermemek gerekir.

Hasta olduğumuzda “iyileşeceğim…” diye içimizden geçirerek “Her geçen gün çok daha da iyi olacağım” diye düşünmeli. “Neden hastalandım? Acaba sonunda daha kötü şeyler beni mi bekliyor?” tarzındaki olumsuz düşüncelerden, endişelerden bir an önce kurtulmak gerekir.

Sabah uyandığımızda, gözlerimizi açtığımızda sağlıklıysak buna şükretmesini bilmeliyiz. Yatağımızdan yeni bir güne başlamanın heyecanını hissederek kalkmalı ve aynada kendimize gülümsemeliyiz. İçimizden “bugün harika bir gün olacak” diye geçirmeli ve inanmalı. Size “Nasilsınız?” diyenlere “iyiyim..” yerine heyecanla “Çok şükür. Çok iyiyim…” diyebilmek önemlidir….

Öncelikle yapmamız gereken kendimizi pozitif enerjinin gücüyle buluşturmak, kendi duygu ve düşüncelerimizi, hayat enerjimizi bu güçle olabildiğince doldurmak olmalı. Bunu başarmanın, daha çok hayat enerjisi üretmenin en kolay yolu ise daha çok var olan her şeyi sevmekten geçiyor. Sınırsız, karşılıksız, olduğu gibi kabullenip sevmek. “Sevgi enerjisi en yüksek, fiyatı en ucuz enerji kaynağıdır. Sevgi depomuza daha çok sevgi yükleme yollarını aramalı ve bulmalıyız.”

Kabuğumuzdan çıkıp varlığımızla, kendimizle ve kimliğimizle barışabildiğimiz anda pasif rolden çıkıp hayatın içinde aktif olarak rol almaya başladığımızı şaşırarak göreceğiz. Enerjimiz pozitif olarak değişecek ve bazı şeylerin düzelmesi için ilk olumlu adımlar atılmış olacaktır.

Problemlerle yüzleşmek artık çok daha kolay olacak. Böylesi bir tutum içinde olmak, karşımızdaki kişilerin bizim hakkımızdaki düşüncelerini de olumlu yönde değiştirir.

Yani bizim pozitif enerjimiz, olumlu düşüncelerimiz, kendimizi farketmemiz hem birey olarak bize fayda sağlar, hem de çevremizdekilerin bize olumlu yaklaşmalarını destekler. Bu her iki yönden de mutluluk verici bir gelişmedir.

Unutmayalım! Bir insan eğer kendini sevmez ve kendine önem vermezse bunların hiçbirini başaramaz. Başkalarını da sevemez ve onları yeterince önemseyemez.

Önce kendimizi fark etmeli, eğitmeli, iç dünyamızı keşfedip tüm yapıcı yönlerimizi ortaya çıkarmalıyız. Kendimiz dört dörtlük hale getirince etrafımızdakilere daha faydalı olacağımız bir gerçektir. Kurak bir toprak ta bile çiçek açabilir. Eğer istenirse, gerçekten yürekten istenirse, sevgiyle beslenirse açar. Sevgi hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için en önemli ihtiyaçtır.

Kıssada Hisse
Hayatın Anlamı…
Eski zamanlarda genç bir adam “hayatın anlamının” ne olduğuna kafayı takmış… Duyduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve “hayatın anlamını” sormaya devam etmiş.. Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş.. Diyar diyar dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş.. Köy, kasaba, ülke dolaşmış. Bu arada zaman da durmuyor tabii ki …

Ama aldığı cevaplar genç adamı tam olarak tatmin etmiyormuş. Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona; “Şu karşıda ki tepeleri görüyor musun? Orada yaşlı bir bilge adam yaşar. İstersen bir de ona git. Belki aradığın cevap ondadır.” demişler.”

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı yere ulaşmış. İçeri girmiş ve  “Hayatın anlamının ne olduğunu merak ediyorum, benim bu sorumu cevaplar mısın?” demiş.. Bilge adam “Bu soruyu cevaplarım. Ancak seni bir sınavdan geçirmem gerek.” demiş.

Adam da kabul etmiş. Bilge adam bir kaşık dolusu zeytinyağı vermiş genç adamın eline. “Şimdi çık ve bahçeyi bir turla, tekrar buraya gel… Yalnız dikkatli ol, kaşıktaki zeytinyağı sakın eksilmesin. Eğer bir damla eksildiğini fark edersem sınavı kaybedersin..”

Genç adam, gözünü kaşıktan ayırmadan çok güzel olan bahçeyi bir güzel gezdikten sonra geri dönmüş. Bilge adam kaşığa bakmış; “Aferin yağ eksilmemiş.

Peki az önce dolaştığın bahçede neler gördün?” Adam şaşırmış bir şekilde… “Ben zeytinyağını dökmemek için kaşıktan başka bir yere bakamadım ki …” Bunun üzerine  bilge  adam; “Şimdi bahçeyi tekrar dolaş, kaşık yine elinde olacak ve zeytinyağını sakın dökmeden bahçeyi dolaş ve gördüklerini bana anlat.” demiş.

Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzelliklerden dolayı büyülenmiş. Daha önce görmediği güzelliklerin olduğu bahçeyi gezmiş… Adam geri döndüğünde bilge adam şu soruyu sormuş; “Bahçede neler gördün genç adam?” diye sormuş… Genç adam bahçenin güzellikleri karşısında hayran kaldığını anlatmış…

Bilge adam gülümseyerek; “Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış.” demiş ve eklemiş…

“Hayat senin bakışınla anlam kazanır.

Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın bir şekilde akıp gider, sen bunun farkına varamazsın…

Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır.

Var olanı fark edelim.

Varken kıymetini ve değerini bilelim.

Uzağa bakarken yakın körü olmayalım…”