Neden “gelin-kaynana” çatışması yaşanır?

Çoğu evlilikte, eşin ailesiyle yaşanan problemler “Gelin-Kaynana” üzerinde yoğunlaşır. Özellikle evin ve ailenin kontrolünün annenin elinde olduğu ailelerde, bu sınırlara yeni bir kadının girmesi, annenin, kontrolü kaybedeceği kaygısına kapılarak olumsuz hareketlerde bulunmasına ve farkında olmadan gelinini rakip ve ortak olarak algılamasına sebep olabilir. Ayrıca bazen annelerin oğullarını kaybetme endişesine bağlı olarak gelinleri üzerinde tahakküm kurmayı

İLYAS TÜRKMEN 03 Mayıs 2018 İLYAS TÜRKMEN

Çoğu evlilikte, eşin ailesiyle yaşanan problemler “Gelin-Kaynana” üzerinde yoğunlaşır. Özellikle evin ve ailenin kontrolünün annenin elinde olduğu ailelerde, bu sınırlara yeni bir kadının girmesi, annenin, kontrolü kaybedeceği kaygısına kapılarak olumsuz hareketlerde bulunmasına ve farkında olmadan gelinini rakip ve ortak olarak algılamasına sebep olabilir.

Ayrıca bazen annelerin oğullarını kaybetme endişesine bağlı olarak gelinleri üzerinde tahakküm kurmayı tercih etmeleri de “Gelin-Kaynana” arasında yaşanan çatışmanın nedeni olabilir.

Aynı şekilde içinde yaşadığı toplumun etkisiyle “kayınvalide/kaynana” kavramına karşı ön yargılı bir yaklaşım sergileyen gelinler de “Gelin-Kaynana” ilişkisinde sorunlara sebep olurlar.

Gelinin ön yargılar nedeniyle daha baştan olumsuz tavırlar sergilemesi, kayınvalidenin kişiliğini kendi annesiyle kıyaslaması, kayınvalidesinden aşırı beklentiler içinde olması gibi durumlar, “Gelin-Kaynana” çatışmalarını doğurabilir.

Eşle Aile Arasında Kalmak…

Evli bireylerin bir kısmı eşinin ailesiyle problemler yaşamakta ve bu problemleri çözmekte zorlanmaktadırlar. Pek çok kişi de kendisini eşiyle ailesi arasında çaresiz kalmış hissetmektedir.

Aslında bu durumların bir kısmı, iletişim hatalarından kaynaklanır. Çoğu zaman bu konuda bir problem yaşayan eşin istediği şey, kendisini rahatça, eleştirilmeden ifade edebileceği bir eş desteğidir, Eşinin kendisini anlayabildiğini hissetmektir.

Oysa kimi zaman eşi bunun yerine probleme odaklanmadan hemen savunmaya geçmekte, onun ailesindeki sorunları ortaya dökmeye çalışmakta, eski defterleri karıştırarak konuşaşabilir. “Beni karıştırma!” şeklinde bir yaklaşımda bulunabilir.

Vurdumduymaz davranır veya ailesiyle ilgili konuşmalara aşırı tepki gösterebilir. Bu da yaşanan problemin eş ile aile arasında kalmaktan çıkıp evlilik ilişkisine yansımasına sebep olmakta ve eşler arasında sorun doğurmaktadır.

Problem ne kadar çözümsüz görünürse görünsün, kişinin eşini anladığını belirtmesi, onun yakınmalarını sabırla, savunmaya veya karşı suçlamaya geçmeden dinlemesi onu rahatlatır.

Pek çok birey, eşinin ailesiyle yaşadığı problemleri görmezden gelme veya olaya karışmama yolunu seçmektedir. Burada ailesini incitme, onların onay ve güvenlerini yitirme gibi kaygılar söz konusudur.

Ancak kişi sergilediği bu yaklaşımın eşini incitmeyi seçmek olduğunu görmezden gelmektedir. Yaşanan bir problemin eşi üzerindeki olumsuz etkisini anlamaya çalışmak ve problemin çözümü için aileden yardım talep etmek önemlidir. Ancak bazen çözümsüz gibi görünen problemlerde kişinin sadece eşini anladığını belli etmesi bile çözüm olabilir.

Aile Büyüklerinin Evinde Yaşamak…

Bazen çiftler çeşitli sebeplerden dolayı aileleriyle birlikte yaşarlar. Aile büyükleriyle beraber yaşamanın kolaylıkları olmakla birlikte, ailedeki rol paylaşımları konusunda bazı sorunlar da yaşanabilmektedir.

Geniş aileyle birlikte yaşama durumunda eşler düzenli olarak baş başa zaman geçirebilecekleri fırsatlar oluşturmaları ve kendilerini ilgilendiren konularda kendi kararlarını alabilme özgürlüğüne sahip olmaları, aralarında yaşanabilecek çatışmaları azaltacaktır. Ayrıca beraber yaşanılan ailede rol dağılımının tüm aile bireylerini içerecek şekilde dikkatli planlanması da önemlidir.

Kararı Kim Verecek?

Çekirdek aile ile ilgili kararları eşler beraber vermelidirler. Özellikle çocukların okulları, maddi konular, iş hayatı vb. ile ilgili kararlar, eşlerin beraber almaları gereken kararlardır.

Bu konularda aile büyüklerinin fikirlerini almak, onların hayat tecrübelerinden dersler çıkarmak önemlidir. Ancak son karar noktasında, eşler birlikte davranmaya gayret etmelidirler. Önemli kararları eşlerin birlikte almaları kararların sorumluluğunu taşımalarını da kolaylaştırır. Bu da kendi evliliklerine ve dolayısıyla kurdukları kendi çekirdek ailesine sahip çıkma anlamına gelir.

Eşin Ailesine Ayrılacak Zaman…

Bazı evliliklerde eşin ailesiyle geçirilen zaman bir sorun olarak eşlerin huzur ve mutluluğuna yansıyabilmektedir. Eşlerden birinin ailesiyle daha fazla zaman geçirmek ya da ailelerden birine yeterli zamanı ayırmamak, bayramlarda ve özel günlerde önce kimin ailesine ziyarete gidileceği, bayram sofrasına kimin ailesinin evinde oturulacağı gibi konular, eşler arasında sorun oluşturabilir.

Böyle bir sorun yaşanmaması için bir plan yapmak işe yarar bir çözüm olabilir. “Kimin ailesiyle hangi günler kaç saat görüşülecek?”, “Özel günlerde ziyaret sırası nasıl olacak?” vb. hususlar planlanabilir. Bu konuda en önemli husus, öncelikle eşlerin hemfikir olmalarıdır. Eşler bu konularda ortak karar almayı başardığında, uygulama artık kendiliğinden gelişmeye başlayacak ve zamanla oturacaktır.

Çocukların geniş aileyle birlikte olabilmesine mutlaka imkân tanınmalıdır. Geniş aile desteği ile büyümek, çocukların öz güvenlerini arttırır. Kişi eşinin ailesiyle anlaşamıyor hatta onlarla görüşmüyor olsa bile, çocukların onlarla birlikte olmaya hakları olduğunu unutmamalı ve böylesi bir hayat desteğinden çocuklarını mahrum etmemelidir.

Bir Sorun Olduğunda  Nasıl Çözebilirsiniz?

Eşinizin ailesinden herhangi birisiyle bir sorun yaşadığınızda sorununuzu onunla paylaşmaktan çekinmeyin. Sorunlarınızı sorun yaşadığınız kişilerle paylaşarak çözümlemeniz en sağlıklı iletişim yoludur.

Aksi takdirde bu konudaki sorunlarınızı başkalarına taşımanız, dedikodu yapmayı tercih etmeniz, problemin ve içinizdeki öfkenin daha da büyümesinden başka bir işe yaramaz. Probleminizi çözebilecek adımlar atmadığınızda, sorun daha da dallanıp budaklanacaktır.

En iyisi, probleminizi doğrudan, dürüstçe ve karşınızdakini suçlamadan ifade etmenizdir. Örneğin pişirdiğiniz yemeği eleştiren bir kayınvalideniz varsa “Yemeklerimle ilgili eleştirileriniz beni gerçekten üzüyor. Bu konuda bana yardımcı olursanız sevinirim.” şeklinde bir yaklaşımla duygularınızı doğrudan ifade edebilirsiniz. Ya da “Bu konudaki şikâyetiniz beni üzüyor.

Eğer yemeklerimi beğenmiyorsanız, arzu ederseniz birlikte olduğumuz zaman yemekleri beraber pişirebiliriz.” şeklinde bir yaklaşımla ona bir seçenek sunmayı da deneyebilirsiniz.

Eşinizin Ailesiyle Daha Sağlam Bir İlişki Geliştirebilmek İçin…

• Kendinizi anlatın veya daha anlaşılır hale gelin. Onların sizi tanımasına ve anlamasına fırsat verin. Onların sizi tanıması ve anlaması size daha fazla destek sunmalarını sağlayacaktır.
• Zaman zaman fikirlerine danışarak onlara duyduğunuz saygıyı belli edin.
• Kendi âdet ve ananelerinizi korumak en doğal hakkınızdır. Ancak eşinizin ailesinin âdet ve ananelerine de saygı gösterdiğinizi onlara belli edin. Böylece bu konuda tedirginlik duymalarını ve bu konuyu bir soruna çevirmelerini engelleyebilirsiniz.
• Aile büyüklerinizle bir araya gelebileceğiniz ortamlar oluşturun. Birlikte yemeğe çıkmak, pikniğe gitmek, tatile gitmek vb. Bu, aranızdaki samimiyeti geliştirir.
• Ailelerinize ekonomik olarak bağlı olmaktan mümkün olduğu kadar kaçının.
• Eşinizin ailesinin sizden ve ailenizden farklı yönlerini olduğu gibi kabul edin ve olumlu yönlerine odaklanın.
• Eşinizin ailesinin geçmişini ve aile tarihini öğrenin. Böylece ailenin güçlü yönlerini bulup ortaya çıkartmaya çalışın. Daha sonra bunu çocuklarınızla da paylaşın.

Kendinizi eşinizin ailesinin yanında rahat hissetmiyor musunuz? Onlarla birlikte yapabileceğiniz çeşitli faaliyetler planlayın. Birlikte gezmeye gitmek, tatile çıkmak, piknik yapmak gibi. Özellikle onların hoşuna gidecek faaliyetler seçmeye gayret edin.

Bu, hem onlara değer verdiğinizi gösterecek hem de birbirinizi daha yakından tanımanızı sağlayacaktır. Böylece zaman içinde kendinizi onların yanında daha rahat hissetmeniz kolaylaşacaktır.

Kıssadan Hisse…

Mevlana Hazretlerinin çok güzel bir hikayesi vardır…
Dört kişi karanlık bir mekana götürülür ve onlardan içeride olan bir nesnenin dokunarak tanınması istenir. Orada bir fil durur ve her kişi filin farklı bir tarafına yerleştirilir.

– Kuyruk kısmında duran kişi, “Bu kalın bir ip”, diye söyler.
– Kulaklarını elleyen kişi “Hayır, bu bir yelpaze” diye tanımlar.
– Üçüncü kişi filin bacağında durur ve bu nesnenin “Kalın ve büyük bir sütun” olduğuna karar verir.
– Dördüncü kişiyse filin hortumuna “Bu kalın bir su hortumu” diye yorum yapar.

Onlardan hiç biri bütün resmi göremediği için, sadece nesnenin belli kısımlar hakkında yorum yapabildiler. Biz de günlük hayatımızda bu hikayede olduğu gibi çoğu zaman bir olaya sadece kendi bakış açımızdan bakıp, yorum yaparız.

O yüzden bu olaya dahil olan insanlarla çatışma yaşayabiliriz. Bu durum bize hiç yabancı değil. Çocuğumuzla farklı fikirlere sahip olduğu için tartışırız, eşimizle ve ailesiyle/ailemizle tartışırız, işverenle, öğretmenle, komşuyla…

Karşıdaki insanın farklı bir bakış açısı var diye, tartışmak, kavga etmek gerçekten bu kadar gerekli mi? Kendinizi biraz karşınızdaki bu insanın yerine koymaya çalışsak, onun gözüyle bakmaya özen göstersek, daha anlayışlı ve daha hoşgörülü bir insan haline gelebiliriz. Diğer insanları daha fazla kucaklar ve sever, çevremize de daha geniş bir bakış açısıyla bakabilir ve farkındalık oluşturabiliriz.