Evlilikte akraba ilişkilerinde denge…

Evlilik hayatında uyum, geçim ve dayanışmanın gereklerinden biri de eşleri aileleri ve yakın akrabaları ile olan sağlıklı ilişkileridir. Evliliği ve eşleri her iki tarafın ailesinin onaylamış olması evliliklerde başarı, huzur ve mutluluk  şansını daha da yükseltir. Evlilikte uyum, huzur ve mutluluk yalnızca eşler arası ilişkiyle sınırlı değildir. Eşler aile ve yakın akrabaları ile ilişkilerini evliliklerinin

İLYAS TÜRKMEN 26 Nisan 2018 İLYAS TÜRKMEN

Evlilik hayatında uyum, geçim ve dayanışmanın gereklerinden biri de eşleri aileleri ve yakın akrabaları ile olan sağlıklı ilişkileridir. Evliliği ve eşleri her iki tarafın ailesinin onaylamış olması evliliklerde başarı, huzur ve mutluluk  şansını daha da yükseltir.

Evlilikte uyum, huzur ve mutluluk yalnızca eşler arası ilişkiyle sınırlı değildir. Eşler aile ve yakın akrabaları ile ilişkilerini evliliklerinin başlangıcında düzene koyabilmeli, “senin ailen” “benim ailem” ayırımını ve tartışmasını yapmamaya çalışmalıdırlar. Bu, doğması muhtemel bazı sorunları önceden önleyebilir.

Her aile “parmak izi” gibi özeldir…

Unutulmaması gereken önemli bir konu ise, ailedeki problemler ve bu problemlerin çözümü ile ilgili kullanılan yöntemlerdir. Dünyadaki aile sayısı kadar problem ve yine aile sayısı kadar çözüm yolu vardır.

Her aile özeldir. Problem çözümü de her aile için özeldir. Bundan dolayı eşler evlilik sorunlarını yakın akrabaları işe karıştırmadan kendi aralarında çözmeyi prensip edinmelidirler. Çünkü yakın akraba üyelerinin katılımı kimi zaman küçük sorunların bile boyutlarını büyütebilir, sınırlarını genişletebilir.

“Aile Sınırları” oluşturulmalı ve korunmalı…

Her ailenin mutlaka kendi özel bir sınırı olmalıdır. Bu sınır net, geçilmez veya belirsiz de olmamalıdır. Belirli fakat olağanüstü durumlara da esnetilebilen ve duruma göre yeniden düzenlenebilen olmalıdır. Ama mutlaka her ailenin bir sınırı olmalıdır. Bu sınırı eşler belirlemeli ve korumasını da beraber yapabilmelidirler.

“Ev üstüne ev olmaz!”

Anne-baba ve yakın akrabalarla ilişkilerde etkili olan bir diğer etken ise eşlerin aileleri ile “aynı evde  birlikte oturma” ya da “onlara bakmakla yükümlü” olmalarıdır.

Bazen ekonomik bazen de sosyal nedenlerle yeni evli çiftler kısa ya da uzun süreli olarak aileleriyle birlikte yaşamak durumunda kalabilirler. Kaçınılmaz bir zorunluluk olmadığı takdirde, hiç değilse evliliğin ilk yıllarında, eşlerin ayrı bir evde bağımsız olarak yaşamaları daha doğrudur.

İlk yıllar evlilikte uyum açısından en önemli dönem olarak kabul edilir. Bu süre içinde aynı evde birlikte yaşanan yakın akrabaların bulunması, öncelikle “karı-koca” ve “anne-baba” rollerinin sağlıklı gerçekleşmesi ve karşılaşılan problemlerin çözümünü güçleştirebilir. Kimi zaman en küçük problemin çok büyümesine neden olabilir.

Eşler “karı-koca” ve “anne-baba” olarak bu rollerin gereği diledikleri gibi davranamadıkları için gergin olurlar. Eşler arası ilişkilere müdahaleler ya da taraf tutmalar, tartışmaların kavgaya dönüşmesine neden olabilir.

Ayrıca evlilik sırları ve evliliğin mahremiyeti yönünden de ilk yılların ayrı geçirilmesinde yarar vardır. Birbirleriyle sağlıklı ilişkiler kurabilmiş ve ilk yıl sorunlarını dayanışma içinde birlikte çözebilmiş olan eşlerin diğer yakın akraba üyeleriyle olan ilişkileri de başarılı olabilecektir.

Eşlerin yakınları ile sağlıklı ilişkilerin kurulması her iki tarafın da iyi niyetli çabaları sabırlı ve hoşgörülü tutumları ile mümkündür. Hem eşler hem de ailelerinin mutluluğu için bu ilişkilerde dikkate alınması gereken hususlar vardır.

Evlilik hayatında karıkocanın anne-babası ve her iki taraftan yakın  akrabalar evlilik ilişkisi için çok önemlidir. Aynı zamanda birer stres kaynağı da olabilirler. Aile büyükleri ve akrabalarla kurulacak sağlıklı iletişim ve dolayısıyla oluşması arzulanan geniş aile desteği,  çekirdek ailenin kendini güçlü hissetmesini sağlar.

Aynı zamanda hayatta yalnız olma duygusunu azaltan bir nitelik taşır. Öte yandan eşin ailesiyle yaşanan anlaşmazlıklar evlilik ilişkisi üzerinde olumsuz ve hatta yıkıcı etkiler oluşturabilir. Eşlerin aileleriyle ilgili anlaşmazlıklar özellikle evliliğin ilk yıllarında daha fazla sorun olabilmektedir.

Ancak eşlerin her ikisinin de “öncelikle kendi evliliklerinin kıymetini bilerek” ve “ilişkilerine sahip çıkarak” geliştirecekleri çözümcü yaklaşımlar, bu konuda yaşanan çatışmaları azaltabilir.

Sorun Nereden Kaynaklanıyor?

Eşlerin yakın akraba ve ailelerinden kaynaklanan ve evlilik ilişkilerine sorun olarak yansıyan problem alanları şu başlıklar altında toplanabilir:
•  Eşin ailesinin âdet ve geleneklerine uyum sağlayamamak.
•  Eşlerden birinin anne babasına olan aşırı bağlılığı ve  bağımlılığı.
•  Eşin ailesinin gelin veya damadı benimseyememesi.
•  Eşlerden birinin ailesiyle gereğinden fazla aşırı zaman geçirilmesi ve sürekli uzun telefon görüşmeleri yapılması.
•  Eşlerden birinin veya her ikisinin de kendi ailesi ile gereğince bağımsızlaşamaması, dolayısıyla kendi evliliğine sahip çıkamaması, evlilik ilişkilerinin sorumluluğunu  taşıyamaması.
•  Eşlerden birinin ailesine maddi yönden bağlı olmak.
•  Ailelerin eşlerin hayatına ve kararlarına sürekli karışması.
•  Eşlerden birisinin ailesiyle ilgili eleştirileri duymaya tahammül edememesi.

Aileler Hakkında Tartışırken Dikkat Edin!

•  Eşinizin ailesinden herhangi biriyle yaşadığınız sorunları, kendi evliliğinizle ilgili bir sorun hâline getirmemeye çalışın. Yaşadığınız sorunları evlilik ilişkinize taşımadan, sadece o kişiyle aranızda tutmaya gayret edin.
•  Eşinizden, yaşadığınız problemde taraf olmasını beklemeyin. Çünkü bunu muhtemelen yapamayacaktır ve bu durum sizi hayal kırıklığına uğratarak sorunu kendi evliliğinize taşımanıza sebep olacaktır.
•  Eşiniz ailenizle ilgili bir sorun yaşadığı zaman yapmanız gereken şey, taraf olmak değil, adil davranmaktır. Hiçbir zaman eşinizi yalnız bırakmayın. Her türlü problemde olduğu gibi bu problemde de çözümün bir parçası olmaya gayret edin.
•  Problem hakkında tartışırken suçlama yapmadan, yaşanılanı olduğu gibi ve dürüstçe aktarmaya gayret edin.
•  Yaşadığınız sorun hakkında konuşurken esas konudan uzaklaşmayın ve eski defterleri işe karıştırmayın. Bu, problemi daha da çözümsüz hâle getirebilir.
•  Eşiniz ailenizle ilgili bir problem hakkında konuşurken hemen savunmaya geçmeyin. Böyle bir tavır, konuşmanızı tartışmaya dönüştürür.
•  Önce eşinizin kendisini ifade etmesine fırsat verin. Sözünü kesmeden, eleştirmeden, savunmaya geçmeden ve suçlamadan dinleyin.
•  Onu dinlerken anladığınıza dair geri bildirimlerde bulunun. “Seni anlıyorum.”, “Çok üzülmüşsün.”, “Çok kırılmışsın.” gibi. Cümleye böyle başladıktan sonra kendi fikirlerinizi ifade edin. Eşiniz onu anladığınızı hissettiğinde söyleyeceklerinizi daha dikkatle dinleyecek ve çatışma ihtimaliniz azalacaktır.

Birbirlerinin anne ve babalarıyla iyi ilişkiler kurmaları hem eşleri hem de ana babaları son derece mutlu kılar. Öyleyse her iki taraf da sevgi, saygı ve hoşgörü içinde, ön yargılardan uzak birbirlerini tanımaya çalışmalı, birbirlerinin iyi yanlarını görmeye çalışarak birbirlerine yardımcı olmalıdırlar.