Evlilik hayatında problem ve çatışma nasıl çözülür?

Problemsiz ve çatışmasız evlilik ve aile hayatı yoktur. Evlilik ve aile hayatında “ÇATIŞMA ve PROBLEMLERİNİ BAŞARIYLA ÇÖZEBİLEN” veya “ÇATIŞMA ve PROBLEMLERİNİ ÇÖZME BECERİSİ DÜŞÜK” olan eşler vardır. En başarılı ve mutlu ailelerde bile zaman zaman çatışmalar yaşanabilir. Her evlilik ilişkisinde çatışma, tartışma ve ardından çözüm bulma süreci, ilişkinin doğasında yer alır ve sürekli tekrarlanır. Çiftin

İLYAS TÜRKMEN 28 Aralık 2017 İLYAS TÜRKMEN

Problemsiz ve çatışmasız evlilik ve aile hayatı yoktur. Evlilik ve aile hayatında “ÇATIŞMA ve PROBLEMLERİNİ BAŞARIYLA ÇÖZEBİLEN” veya “ÇATIŞMA ve PROBLEMLERİNİ ÇÖZME BECERİSİ DÜŞÜK” olan eşler vardır.

En başarılı ve mutlu ailelerde bile zaman zaman çatışmalar yaşanabilir. Her evlilik ilişkisinde çatışma, tartışma ve ardından çözüm bulma süreci, ilişkinin doğasında yer alır ve sürekli tekrarlanır.

Çiftin evlilik ilişkisinin yolunda gitmesini sağlayan faktör ise evliliklerinde tartışma ve çatışma yaşamıyor olmaları değil, yaşadıkları tartışmaları tatlıya bağlayabilmeleri ve çatışmalarını çözebilecek beceriye sahip olmalarıdır.

Aksi takdirde aile içerisinde sürekli tartışmaların ve çözülemeyen çatışmaların var olması, ailenin stres seviyesini yükseltir, aile ve evlilik fonksiyonlarında bozulmalara yol açar.

Çatışmalı bir evlilik hayatı, depresyon, anksiyete bozuklukları, madde kullanımı, cinsel problemler, çeşitli fiziksel rahatsızlıklar, kalp, tansiyon, mide rahatsızlıkları, cilt bozuklukları vb. gibi pek çok sorunun sebebi olabilir. Ayrıca  çocuklarda ve ergenlerde davranış problemleri de oluşturabilir.

Evlilik ilişkilerinde sürekli çatışma yaşayan ve çatışmaları genellikle hayal kırıklıkları, incinme ve küskünlükle sonuçlanan çiftler zamanla evliliklerinden aldıkları doyumu yitirirler.

Eşlerin birbirlerine olan bağlılıkları ve güvenleri azalır. Oysa çiftin ve aile üyelerinin aralarındaki sorunları çözerek yaşamdan aldıkları doyumu arttırabilmeleri mümkündür. Yaşanan problemler ve çatışma durumları, sorunları aşarak ilişkiyi geliştirebilmek amacıyla olumlu yönde kullanılabilir. Uzun süreli beraberlikler, çatışmaları çözme becerisinin bir sonucudur.

Çatışma ve problem çözebilme becerisini geliştirebilmek için kazanılması gereken bazı özellikler…
Açık  İletişim…
Çoğunlukla eşler arasında çatışmaya sebep olan veya çatışmaları alevlendiren şey, ağızdan çıkan cümlenin karşıdaki kişi tarafından, söyleyenin niyetinden farklı bir biçimde algılanmasıdır.

Bunun pek çok farklı sebebi olabilir. Örneğin eşler tartışırken aslında birbirlerinin ne dediğini “tam olarak dinlemiyor” olabilirler.

Zihinleri birbirlerinin ne dediğini anlamaya çalışmak yerine, karşısındaki susunca kendisinin ne diyeceğini düşünmekle meşgul olabilir. Tartışma esnasında birbirlerinin fikirlerini çürütmeleri gerektiği ya da her tartışmadan birinin galip çıkması gerektiği ön yargısıyla hareket ediyor olabilirler.

Ayrıca kişiler çok yorgun olduklarında, zihinlerini meşgul eden başka bir konu olduğunda veya ruhsal olarak kendilerini çok iyi hissetmedikleri zamanlarda birbirlerini daha fazla yanlış anlayabilmektedirler.

Açık iletişimde önemli olan hususlar şunlardır:
•  Karşısındakinin zihnini okumaya çalışmadan, fikirlerini ifade edebilmesi için onu can kulağıyla dinlemek.
•  Tartışma esnasında olumlu tavrını korumak, suçlama ve eleştiriden uzak durmaya çalışmak.
•  Tartışırken kendisinin ve karşısındakinin beden dilinin farkında olmak. Örneğin dinlerken kollarını kendi göğsü üzerinde kavuşturmak, göz iletişiminden kaçınmak, yüz buruşturmak gibi davranışlar, karşıdaki kişi tarafından anlattıklarının onaylanmadığı şeklinde algılanabilir.
•  Aynı fikirde olunmasa bile karşısındakinin neden böyle düşünüyor olabileceğini anlamaya çalışmak, konuya bir de onun gözünden bakabilmek.
•  Aynı fikirde olunmasa bile karşısındakinin fikirlerine saygı göstermeye gayret etmek.

Olumsuz Düşünceleri Kontrol Edebilmek…
Tartışmalar esnasında eşlerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini çekinmeden aktarabilmeleri ve içlerinden geçenleri ifade edebilmeleri oldukça önemlidir. Ancak eşlerin sürekli olarak birbirlerine olumsuz düşüncelerini ifade etmeleri tartışmaları daha da fazla çözümsüzlüğe sürükleyebilir.

Tartışma esnasında eşler esas konudan uzaklaşarak birbirlerinin yetersizliklerine ve zayıf yönlerine odaklanırlarsa tartışma gittikçe daha acı verici ve rahatsız edici bir hâl alır.

Bu sebeple eşlerin birbirleri hakkındaki düşüncelerini kontrol etmeyi öğrenmeleri gerekir. Ayrıca düşünceleri olumsuz da olsa en olumlu yoldan ifade etmeyi seçmeleri, ilişkinin sağlığı açısından önemlidir.

Olaya Karşımızdakinin Gözünden Bakabilmek…

Tartışma esnasında taraflardan biri karşısındakinin haksız olduğunu düşünebilir. Ancak yine de mutlaka olaya bir de karşısındakinin gözünden bakmaya ve onun bakış açısını anlamaya çalışması gerekir.

Karşısındakinin gözüyle bakmayı denemek, kendini onun yerine koymak kişiye yeni bir ufuk açabilir. Herkes sevgisini göstermeye çalışırken kendisi için en kıymetli veya etkili olduğunu düşündüğü yolları seçer.

Eşinizin size sevgisini hangi yollardan göstermeye çalıştığına dikkat edin. Siz de aynı yolları kullanarak sevginizi göstermeyi denediğinizde ona daha kolay ulaştığınızı göreceksiniz.

Affedicilik…
Her evlilikte, yaşanan çatışmalar dolayısıyla zaman zaman eşler arasında incinmişlik ve kırgınlık duyguları meydana gelebilir.

Eşler yorgun, meşgul veya öfkeli olduklarında birbirlerine karşı daha az hoşgörülü davranırlar. Hatta birbirlerini daha az çekici olarak bile algılayabilirler. Aslında tüm bu duygular gelip geçicidir.

Eğer eşler duygularının zeminine birbirlerine duydukları bağlılığı yerleştirirlerse bu, ilişkilerini güçlü tutar ve birbirlerini affetmelerini kolaylaştırır. Çatışma durumları anlayış ve affedicilikle çözümlenemediği takdirde, ilişkide karşılıklı sevgi bağının gelişmesi mümkün olamaz.

Yaşanan tüm olaylar, zamanla geride kalır. Onları zihinde yaşatarak sürdürmek ise kişinin tercihidir. İlişkinin olumlu yönlerine ve içinde bulunulan ana odaklanmak, her zaman için daha sağlıklı bir yoldur.

Problem Çözme Becerisi…
Birbirlerine karşı destekleyici bir tavır sergilemeyen eşler, problemlerine eleştirel bir tarzda yaklaşır ve “sen ve ben birbirimize karşı”  yaklaşımını benimserler.

Oysa destekleyici bir ilişki geliştirebilmiş olan çiftler problemlerine “takım ruhu”  ile yaklaşırlar. Aslında tüm tartışmalarda her iki tarafın da ortak bir ihtiyacı vardır: karşısındaki kişiye kendisini tam olarak ifade edebildiğini ve karşısındaki tarafından anlaşıldığını hissedebilmek.

Burada önemli olan “sen-ben” çekişmesinden vazgeçerek “biz” olabilmeyi  başarmak ve  tartışmanın sonunda ortak çıkarlara ulaşabilmektir.
“BİLMEK’ ti aslında bütün mesele;
Çok seve ‘BİLMEK’
Dürüst  ola ‘BİLMEK’
Saygı duya ‘BİLMEK’
Kıymet bile ‘BİLMEK’
Yok saya ‘BİLMEK’
ve Gülüp geçe ‘BİLMEK’
Ve bunların hepsinin farkına vara ‘BİLMEK’, bile ‘BİLMEK’…”