Evlilik çatışmaları sevginin az olduğunu mu gösterir?

Evlilikte çatışmalar ve problemler kaçınılmazdır. Ancak bu çatışmalar evliliğe zarar vermemelidir. Her aile “parmak izi” gibi özeldir. Her ailenin problemi de özeldir. Hiç bir ailenin problemi birbirine benzemez. Her ailenin probleminin çözüm yolu ve yöntemi de farklıdır. Aynı zamanda problem yaşamayan ve çatışma içinde olmayan aile de yoktur. Eşlerin geçmişlerine, büyüdükleri ortamlara ve yaşadıkları olaylara

İLYAS TÜRKMEN 19 Ağustos 2018 İLYAS TÜRKMEN

Evlilikte çatışmalar ve problemler kaçınılmazdır. Ancak bu çatışmalar evliliğe zarar vermemelidir.

Her aile “parmak izi” gibi özeldir. Her ailenin problemi de özeldir. Hiç bir ailenin problemi birbirine benzemez. Her ailenin probleminin çözüm yolu ve yöntemi de farklıdır.

Aynı zamanda problem yaşamayan ve çatışma içinde olmayan aile de yoktur. Eşlerin geçmişlerine, büyüdükleri ortamlara ve yaşadıkları olaylara bağlı olarak farklı bakış açıları, tepkileri ve duygularını farklı ifade tarzları vardır.

Bu farklılıklar bir eşin doğru diğerinin yanlış olduğu anlamına gelmez. Sadece eşlerin birbirlerinden farklı düşünce ve duygulara sahip oldukları anlamına gelir.

Bir eş ne kadar zeki olursa olsun veya ne kadar güçlü kişisel özellikleri olursa olsun eşinin beyninden geçenleri okuyabilme yeteneği olamaz. Duygusal, fiziksel, sosyal ve ekonomik ihtiyaç ve beklentiler açık ve anlaşılır bir şekilde ifade edilmelidir. Eşin o ihtiyacı veya beklentiyi karşılayabilme gücü varsa bunu gerçekleştirebilmesi için önce böyle bir ihtiyacın ve beklentinin varlığından haberdar olması gerekir.

Çatışmalar, eğer uygun bir iletişim şekli ile çözülebilirse; eşler arası ilişki ve iletişim daha sağlıklı olabilir. Çünkü eşler birbirlerinden yeni fikirler ve yeni bakış açıları öğrenebilir. Önemli olan iki farklı insanın uyum içinde birlikte yaşayabilmesidir.

Eşler kendilerini iyi bir ilişkinin ve iletişimin dinamikleri hakkında bilgilenmek ve öğrenmek için yeterince emek ve zaman harcamaları gerekir. Böylece ilişkilerinde etkili ve doğru iletişim tekniklerini kullanırlarsa yıllarca sürecek sağlıklı ve doyurucu bir evlilik hayatı yaşama fırsatını ve şansını kazanmış olacaklardır.

“Öfkeyle Kalkan, Zararla Oturur.”

Eşlerin birbirine öfkeyle tepki vermesi çok tehlikelidir. Öfke iradeyi, düşünceyi ve olumlu duyguları zayıflatarak iletişimi ve anlama/anlaşılmayı engelleyebilir. İnsanlar öfkelendiklerinde konuşamaz, bağırır, ağlar, eli ayağı titrer, odanın dışına çıkar, evden kaçabilir ya da eline geçen eşyaları rastgele fırlatabilir. Hatta bazıları eşlerini ya da çocuklarına dahi fiziksel şiddet kullanabilir.

Bu tavırların hiçbiri bir evliliğin iyi gitmesine yardımcı olamaz. Tartışmaları çözemez. Öfkesini kontrol edemeyen kişi zamanla yanlızlaşır; eş ve çocuklarını da kendinden soğutur ve kaçırır.

Eşinizle konuşurken ve ona karşı davranışlarınızda “kontrol edilemeyen öfkeniz” düşüncenizi ve yargınızı olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Tartışmalarınıza çok önceden olmuş olumsuz olaylara dayanarak başlamayın.

Evlilikte Uyum ve Geçim….

Evlilik yaşamında eşlerin geçimi ve uyumu aralarındaki olumlu iletişim becerilerinin yeterli düzeyde olması ile ilgilidir. Eşlerin birbirlerine gerekli anlayışı göstermeleri, iletişimde eslerin “ben” dilini kullanması, dinlemesini bilmesi, isteklerini dile getirirken emir cümleleri kullanmaması çok önemlidir.

Eşler zaman zaman aralarındaki ilişki ve iletişime zarar verebilecek tutum ve davranışları bilerek veya bilmeyerek sergileyebilir..

Bunlardan bazıları….

*Eşlerden birinin çok konuşması, diğerinin susması ve hiç tepki vermemesi.

*Kadının “sürekli” problem ve şikayet gündeme getirmesi ve tartışması. Erkeğin de eşini dinlemeden ve anlamadan “Yeter artık…” deyip susturması.

*Eşlerden birinin odaya çekilip televizyon izlemesi, bilgisayar veya telefonu ile “sosyal medya/sanal dünya” ile meşgul olması.

*Kadı veya erkek fark etmez sürekli işyerine çok erken gitmesi veya iş yerinden çok geç çıkması. İş sonrası arkadaşları ile vakit geçirmesi ve eve çok geç gelmesi. Bundan dolayı eşine ve çocuklarına zaman ayıramaması.

*Sürekli alışverişe gitme, sıklıkla ev dışında zaman geçirmesi.

*Evden dışarı çıkmama, kimseyle görüşmemesi ve eve kimseyi davet etmemesi vb….

Evlilikte eşlerin birbiri ile olumlu iletişim becerilerinin yeterli olması ile evliliğin uyumlu, geçimli ve sağlıklı yürümesi sağlanabilir….

En Büyük Engel: İLETİŞİMSİZLİK ….

Zayıf ve isteksiz iletişim genellikle evlilikle ilgili problemlerin ve çatışmaların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Doğrudan ve net iletişim her zaman en iyisidir. Eskilerin söylediği gibi: “Ne söylemek istiyorsan onu kastet, ne kastetmek istiyorsan onu söyle.” Eğer birşey isterseniz ya da bir şeye ihtiyacınız olursa eşinize açık ve net olarak söyleyin.

Birbirinizin zihnini okumaya çalışmayın ve de kendi zihninizin okumasını beklemeyin. Eğer eşiniz sizi üzen bir şey yapıyorsa, ona bunun sizi neden üzdüğünü ve bu konuda ne yapmasını istediğinizi açık ve net olarak söyleyin.

İletişimde en büyük sır etkili “KONUŞMA” ve “DİNLEME” ile gerçekleşir. Asla suçlayıcı ya da saygısız olmayın. Eğer eşiniz söylediğiniz bir şeye kötü tepki verirse sizin ne demek istediğinizi anlamamış olması muhtemeldir.

Aşırı tepki göstermeden önce eşinizin sizin neyi kastettiğinizi düşündüğünü bulmak için zaman ayırın ve gerekirse ne söylemek istediğinizi açıklayın.

Tartışmalar iletişim kurmak için mantıklı bir yoldur, ama tartışmalar kişinin hareketine ya da sözlerine dayanmalıdır.

Bazı iletişim problemleri kadınlar ve erkeklerin iletişim kurmaya meyilli oldukları farklı yolların bir sonucudur. Her eş bir şey söylediği zaman belli bir cevap bekler ve başka bir cevap aldıklarında bu onlara sürpriz olur ya da kırılırlar. Kadınlar genellikle duygularının tasdiklenmesini, erkekler ise olayları halletmeyi ve problemleri çözmeyi ister.

Örneğin, işinde yaşadığı kötü günden şikayet eden bir kadın muhtemelen eşinin ona ne yapması gerektiğini söylemesindense, onun duygularını anlamasını ister. Eşine akşam yemeği için nereye gitmek istediğini soran bir erkek; eşinden belirsiz bir cevap olarak “Neresi olursa fark etmez…” cevabı yerine, kesin ve net bir cevap ister.

Ne Söylediğimiz Değil, Nasıl Söylediğimiz ve Ne Anlaşıldığı Önemlidir…

Tartışmayı kazanmak yerine problemi çözmeye odaklanmak, gereksiz bir tartışmaya girmektense eşinizin ne demek istediğini anladığınızdan emin olmak için onu dinleyin.

Anlaşılmadığınızı düşünüyorsanız kendinizi anlatın. Probleme hemen bir çözüm bulamazsanız birbirinizin fikirlerine saygı gösterin. Her ikinizin de önemli olduğunu düşündüğünüz problemler ve olayları tartışmak için zaman ayırın. Çabuk affedici olun. Çabuk unutun. Samimi ve sadık olun.

Kelimeleriniz başka bir şey ifade ederken, vücut diliniz tamamen başka bir şey ifade etmemeli. Şifreli konuşmayın. Ne kastetmek istiyorsanız onu söyleyin ve saygılı şekilde söyleyin. Bir sorunu çözmeden yatmayın. Eşinizle terbiyesiz ve küçük düşürücü bir şekilde konuşmayın. Başkalarının önünde onu eleştirmeyin.

Mutlu ve Huzurlu Evlilik Bir Rastlantı Değildir…

Mutlu evlilik; emek, sabır, özveri, hoşgörü, anlaşma ve önemsemenin ürünü olan bir tercihtir. Bir şans meselesi değildir. Evlilik, çok farklı coğrafyalardan geçen, daralan, genişleyen, yokuş aşığı inen, dağa tırmanan, virajlardan dönen, düz ovalarda uzanan bir yol gibidir.

İşte bu yolda güzellikler ve mutluluklar olduğu gibi, olumsuzluklar ve zorluklar da vardır. Yolun zorlu kısımları hata yapmaya elverişlidir.

Genellikle eşler karşılaştıkları sıkıntıları farkında olmadan ilişkilerine yansıtırlar ve evlilik ilişkisine zarar verirler. Oysa eşlerin farkındalıklı çabalarıyla bu zorlukların üstesinden gelerek evlilik sorunlarını kolaylıkla çözmeleri mümkündür.