Duygularınızı ifade etmeyi öğrenin…

Duygularınızı ifade etmeyi öğrenin…

Genelde evlilik hayatında çatışma ve tartışmaların ortaya çıkmasının en önemli sebebi eşlerin içinde biriktirdiği düşünce ve duyguları söylemesi ile başlar. Bir konuda anlaşmazlık yaşandığında kendimizi ifade edemediğimizde, uzun zaman geçse bile yaşadığımız düşünce ve duyguları unutamayız. Bu duygu ve düşüncelerimiz en kötü zamanda ortaya dökülüp bir tartışmaya neden olabilir. Bunu önlemek için en iyi yol

İLYAS TÜRKMEN 02 Ekim 2018 İLYAS TÜRKMEN

Genelde evlilik hayatında çatışma ve tartışmaların ortaya çıkmasının en önemli sebebi eşlerin içinde biriktirdiği düşünce ve duyguları söylemesi ile başlar.

Bir konuda anlaşmazlık yaşandığında kendimizi ifade edemediğimizde, uzun zaman geçse bile yaşadığımız düşünce ve duyguları unutamayız. Bu duygu ve düşüncelerimiz en kötü zamanda ortaya dökülüp bir tartışmaya neden olabilir.

Bunu önlemek için en iyi yol çatışma ve tartışma konuları hakkında konuşmak ve dinlemek için zaman ayırmak gerekir.

Böylece ifade etme zamanı bulamadığınız için içimizde biriktiğiniz düşünce ve duygunuzu eşinize ifade etmenizi sağlayacaktır. Eşinize, aklınızdan geçen önemli şeyleri söylemeniz gerekir.

Bunun için çok uzun zaman gerektireceğini düşünüyorsanız bile yine de söylemelisiniz. Çünkü ifade edilmeyen duygu ve düşünceyi kimse bilemez. Aksi takdirde eşiniz duygu ve düşüncelerinizi okumaya çalışır. Bu okuma yanlış olabilir.

Günümüzde birçok eşin çaresiz kaldığı en büyük sorun, çatışma ve tartışmalarda iletişimin tamamen samimi, net ve açık olmamasıdır. Düşündüğümüz ve hissettiğimiz şeyleri zamanında ve nezaket kurallarına uygun söylemekten korkmamalıyız. Unutmayalım! Ne söylediğimiz değil, önemli olan; Nasıl söylediğimiz? Nasıl anlaşıldığı?

Geçmişteki sorunların tekrar ortaya çıkmasına izin vermeyin. Bunun sebebi geçmişte yaşadığımız olumsuz duygu ve düşünceleri ifade etmeyip, biriktirmekle çok ilgisi olan bir şeydir. Bunun nedeni, sürekli olarak geçmişe, yani bize zarar veren olumsuz durumlara ya da anlara doğru bakıyor olmamızdır.

Geçmiş deneyimlerimizde ilerlememizi engelleyecek şekilde takılıp kalarak değil, umut vaat eden bir geleceğe doğru yürümek için ileriye bakmayı öğrenmeliyiz. Geçmişteki olumsuz deneyimlerini iyice aşamadığı için, gününü dolu dolu yaşayamayan birçok insan var.

Korkular, şüpheler, travmatik deneyimler geçmişte kaldı. Bütün bunları artık aşmamız gerekiyor. Yaşamınızdaki tüm olumsuz düşünce ve duygularınızı biriktirmeyin ve sorunları çözülmemiş olarak bırakmayın.

Bunu yapmak için, sitem ve kırgınlıkları ortadan kaldırmak adına, olumsuz duygu ve düşüncelerimizi biriktirip şişirmekten kaçınmalıyız. Bunun yerine yüzleşmeli, özür dilemeli, affetmeli ve en önemlisi de olumlu iletişim kurmalıyız.

AFFETMEK İNSANI ÖZGÜRLEŞTİRİR…

Affetmek, insanın kendisine yapabileceği en büyük iyiliktir. Çünkü, affedememe durumunda bedenimize kin, acı, nefret, düşmanlık, öfke ve korku gibi olumsuz duygular ve kötü düşünceler hakim olur.

Kötü duygu ve düşünceler bir süre sonra insanı stres,  şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar. Nefret duyguları ile dolu bir yaşam duvarlarını kendi kendimize ördüğümüz bir hapishaneden farksızdır.

Affetmek ise bizi acı, öfke ve çaresizlik hislerinden uzaklaştırarak özgürleştirir. Özgür olmanın yolu affetmekten geçer. Nefret, öfke, kırgınlık gibi olumsuz olan bu duygular yaşamdan zevk almamızı ve insanların güzel, iyi taraflarını görmemize engel olur…

AİLE İÇİNDE İLETİŞİMDE SES TONU ve BEDEN DİLİ…

İletişimde önemli olan, ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz ve nasıl anlaşıldığımızdır. Vermeye çalıştığımız mesajda kelime/bilgi % 7, ses tonu % 35, beden dili % 58 oranında karşımızdaki kişi üzerinde bir etkiye sahiptir.

Özellikle aile içindeki ilişki ve iletişimde bilgi paylaşımından çok duyguların paylaşımı önemlidir. Onun için bir okul, bir fabrika ve iş yerindeki ilişki ve etkileşim ile aile içindeki ilişki ve etkileşim farklıdır.

Bir işyeri idare eder gibi aile idare edilemez. Bu fark edilemediğinden çoğu zaman iş yerinde çok başarılı ve verimli olup ta aile ve evlilik hayatında çok sıkıntı çeken insanlar vardır.

Aile içinde söylenen söz, mutlaka ses tonu ile işlenmeli ve beden dili ile gösterilmelidir. Ses tonu söylenen söze mana kazandırır, anlam katar, duygusallık verir ve etkisini arttırır. Beden dili ile sözü dinleyenin ciddiye alındığını, değer verildiğinin önemli bir göstergesidir.

Söylenen sözü; ses tonu ve beden dili etkin hale getirdiği gibi etkili dinlemekte çok önemlidir. Konuşma dinleyen varsa yapılır ve amacına ulaşır. Etkili dinleme yoksa verilmek istenen mesaj alınamaz.

İnsanlar konuşmaktan daha çok dinlenilmeye ihtiyaçları vardır. Her hangi bir problemi etkili olarak beden dili ve can kulağı ile dinlediğimiz zaman problemin yarısı çözülmüştür. Konuşacak birini bulamama, konuştukları etkili bir şekilde dinlenilmeyen kişi ciddi bir bunalıma girebilir.

ÖNE ÇIKANLAR