Değişim ve gelişim kendimizi tanımakla başlar…

İnsanın öncelikle kendini tanıması ve tanımaya çalışması gerekir. Kişi her şeyden önce kendisiyle iletişim kurabilmeli ve kendini açık ve net  olarak ifade edebilmelidir. Kendini tanıma ve anlama yolculuğunda ruhunun derinliklerine doğru yol alarak sabırla düşünce, duygu ve vicdanını harekete geçirebilmelidir. Kendinde ve çevresinde var olanlar hakkında farkındalık geliştirme çabasını ortaya koymalıdır. Kişinin kendini geliştirme ve

İLYAS TÜRKMEN 13 Eylül 2018 İLYAS TÜRKMEN

İnsanın öncelikle kendini tanıması ve tanımaya çalışması gerekir. Kişi her şeyden önce kendisiyle iletişim kurabilmeli ve kendini açık ve net  olarak ifade edebilmelidir.

Kendini tanıma ve anlama yolculuğunda ruhunun derinliklerine doğru yol alarak sabırla düşünce, duygu ve vicdanını harekete geçirebilmelidir. Kendinde ve çevresinde var olanlar hakkında farkındalık geliştirme çabasını ortaya koymalıdır.

Kişinin kendini geliştirme ve farkındalık çabası değişiminin ve gelişimin en önemli kaynağını oluşturur. Kişi kendi iç kaynaklarını olumlu yönde harekete geçirerek duygu, düşünce ve davranış bütünlüğünü ortaya koyarak “olgun insan”  olabilir.

“İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin.
Ya nice okumaktır.” Y.Emre

Dünyayı Değil, Kendinizi Değiştirmeye Çalışın…
Dünyayı ve en yakın çevrenizi kendileri istemedikleri takdirde  değiştiremezsiniz. Fakat kendi tutum, davranış, duygu, düşünce ve bakış açınızı olumlu olarak değiştirebilirsiniz.

Bunu başardığınızda iletişim tarzınız, yapıcı duygu, düşünce ve davranışlarınızla hiçbir zaman ulaşamadığınız  insanları dahi anlama yolunda büyük bir olumlu  aşama kaydetmiş olursunuz.

İnsanlar neden kendinde var olan yeteneklerini geliştirmez ve kullanamaz? İnsanların yeteneklerini fark edememelerinin ve yerinde kullanamamalarının sebepleri…
* Yeteneklerinizi inkar etme…

Çoğu kişi yeteneklerini inkar etmeyi bir kolaylık olarak görürler. Bu insanlar “Zavallı ben…”, “ben sadece bir ev kadınıyım…” ya da “ben sadece bir lise mezunuyum…” gibi bahaneler öne sürerler.

* Mazeret Bularak İşleri Erteleme…

İnsanlar işi ağırdan alıp ertelemeyi seçerler. Bazı işlerini erteler ve daha uygun bir zamanı bekler. Bu insanlar yeteneklerini “…bir gün yapacağım/yaparım…” diyerek olmayan bir gelecekte kullanmayı düşünürler. “Bu günün işini yarına bırakma.” (Atasözü)

* Hata Yapmaktan Korkma…

Çoğu kişi, başarısızlığın sadece yapılan bir işin sonucu olduğunu anlamaz. Dolayısıyla da “hatasız/kusursuz insan” görünmek için hiçbir şey yapmama yolunu seçer.

Edison ampulü bulabilmek için 700’ncü deneme sonunda asistanı: “Yine başarısız olduk.” dediğinde; Edison “Hayır, başarısız olmadık. Yapmamamız gereken 700 şeyi öğrendik.” diye cevap veriyor.

Büyük  işler başaran insanlar her zaman hayallerini gerçekleştirebilmek  için inatla ve sabırla başarısızlıkların karşısında  direnen  kişiler olmuştur.

* Sorumluluk alamama…

Başarısızlıkları yüzünden diğer şeyleri ve diğer insanları suçlamak onlar için daha kolaydır. Başarısızlıklarının sorumluluğunu üstlenmezler ve bu yolda sistemi suçlamaktan çekinmezler.

İki Cümleye Dikkat!
Şu iki cümle her şeyi anlatıyor…
“Yapacağım her şey ve çözüm benim elimdedir.” diyerek çözüm için derhal uygulamaya geçmek gerekir.
Geçmişteki, yaşantınıza baktığınızda; “Şunu yapmayı isterdim…” demeyi mi? yoksa “yaptığımdan memnunum, iyi ki yaptım…” demeyi mi istersiniz?

Eğer kim olduğunuzdan ya da nerede olduğunuzdan memnun değilseniz sakın üzülüp kaygılanmayın. Çünkü kim olduğunuza ya da nerede olduğunuza bağımlı kalmış değilsiniz. Gelişebilirsiniz, değişebilirsiniz ve anlaşılır hale gelebilirsiniz. Olduğunuzdan daha fazlasını olabilirsiniz. Kendinize inanın ve güvenin…

FARKINDALIK ve TEFEKKÜR Edebilmek Gerekir…

Kimi zaman içimizde kendi kendimize oluşturduğumuz hayata kendimizi hapsedip, dışımızda kalan hayatı farkında olamadan yok kabul edebiliriz. Kendi dünyamızın dışındaki yaşamı red ederek kendi yaşamımızı sürekli tekrar ettiğimizin farkına bile varamadan hayatımıza devam ederiz.

Bunu yaparak sınırlı bir döngü içerisinde yaşamamızın çeşitli sebepleri olabilir. Günlük işlerimizle ilgili problemlerden ve çatışmalardan bunaldığımızdan dolayı kendimizi yorgun hissediyor olabiliriz.

Önemli bir problemimiz yoktur, fakat farkında lığımızın tekdüze olması bizdeki yaşama heyacanını, çevremize pozitif bakışımızı  engelleyebilir.

Sınırlı döngünün içerisine kendimizi o kadar kaptırırız ki, kaybolduğumuz ve etrafımızda bulunabilecek basit güzelliklerle bağlantımızı kestiğimiz bile aklımıza gelmez. Oysa tekdüze yaşamak ve sınırlı döngüler içerisinde geçen bir hayat, huzurumuza ket vurabilecek tehlikeli unsurlardır.

Kişinin kendisini zaman, zaman yenileyerek tazelemesi gerekir ki hem hayatın değişik tatları olduğunun farkına varsın, hem de bir an dahi olsa kendisini yenilediği için memnuniyet duysun.

Kıssadan Hisse…
Yaşamın Yankısı…

Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve canı yanıp “AHHHHH” diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden “AHHHHH” diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.

Merak ediyor ve ”Sen kimsin?” diye bağırıyor. Aldığı cevap “Sen kimsin?” oluyor. Aldığı cevaba kızıp: ”Sen bir korkaksın!” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses “Sen bir korkaksın!” diye cevap veriyor. Çocuk babasına dönüp ”Baba ne oluyor böyle?” diye soruyor.

”Oğlum” der babası, ”Dinle ve öğren!” ve dağa dönüp ”Sana hayranım!” diye bağırıyor. Gelen cevap ”Sana hayranım!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor, ”Sen muhteşemsin!”Gelen cevap; ”Sen muhteşemsin!’. Çocuk çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.

Babası açıklamasını yapıyor: ”İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır.

Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her durum için geçerlidir.”

Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın yaşam aynasında bir yansımasıdır…