“Çocuk” evliliği kurtarır mı?

Sağlıklı çocuklar sağlıklı ailelerde yetişir. Eşlerin aralarında ciddi problemler varsa bunlar halledilmeden çocuk kararı verilmemelidir. Sırf evliliği kurtarması için çocuk sahibi olmaya çalışmak, evliliğe yeni sorunlar katmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Sağlıklı annebabalık, eşlerin bir takım olarak bir ve beraber davranabilmesini gerektiren bir süreçtir. Anne baba olmanın getireceği sorumlulukları almadan önce, eşlerin kendilerine güvendikleri kadar

İLYAS TÜRKMEN 28 Haziran 2018 İLYAS TÜRKMEN

Sağlıklı çocuklar sağlıklı ailelerde yetişir. Eşlerin aralarında ciddi problemler varsa bunlar halledilmeden çocuk kararı verilmemelidir.

Sırf evliliği kurtarması için çocuk sahibi olmaya çalışmak, evliliğe yeni sorunlar katmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Sağlıklı annebabalık, eşlerin bir takım olarak bir ve beraber davranabilmesini gerektiren bir süreçtir.

Anne baba olmanın getireceği sorumlulukları almadan önce, eşlerin kendilerine güvendikleri kadar birbirlerine de güvenmeleri gerekir.

Evlilik “Çocuk olsun düzelir” Anlayışı…

Evlilik iyi gitmediğinde, eşlerden biri veya çevre çocuğun kötü giden evliliğe kurtuluş ve çözüm olabileceğini düşünür. Bu düşünce ileride sorunun daha da büyümesine yol açabilir. Çünkü evliliği eşlerin emek, gayret ve isteği kurtarabilir. Çünkü “Taşıma su ile değirmen dönmez.”

Bebek Evliliği Nasıl Etkiler?

Bebek evin neşesidir. Eşlere yeni bir uğraşı ve benzeri bulunmaz bir deneyim sunar. Ancak, genelde eşler, bebekleri doğduktan sonra evlilik ilişkilerinde daha fazla sorun yaşamaya başlarlar.

Genellikle bebek doğduktan sonra eşlerin evlilik doyumlarında azalma görülür. Eşlerin çocuklarının doğumuyla birlikte tüm dikkatlerini çocukları üzerinde toplayıp birbirleriyle yeterince ilgilenememeleri, evliliklerinden aldıkları doyumu azaltmaktadır.

Çocuk olduktan sonra eşlerin birbirine karşı kullanabileceği bazı cümleler… “Çocuğumuzun doğumundan sonra eşim benimle eskisi gibi ilgilenmiyor.” “Cinsel isteksizlik yaşıyorum.” “Artık ben anneyim.”
“Çocuğum benim için her şeydir.” “Kendini çok ihmal ediyorsun, bakımsızsın.” vb.

Eşler “karı-kocalık” rolünden “anne-babalık” rolüne geçmeye çalışırken birbirlerine olan ilgileri biraz azalabilir. Yeni bebeğin getirdiği sorumluluklar da buna eklenince eşler zaman zaman kendisini yorgun hatta tükenmiş olarak hissedebilir. Böyle bir sorunla karşılaşan eşler, bunun yeni bebeği olan her eşin yaşadığı veya yaşayacağı normal bir süreç olduğunu unutmamalıdır.

Evlilik bir takım oyunudur. Eşlerin kendilerini bir takım olarak hissedebilecekleri en iyi zaman, bebeğin aileye katıldığı zamandır.

Yapılması gereken, karşılıklı anlayışlı olmak, birbirine destek olmak, eşler arası ilişkiyi canlı tutacak etkinliklere yer vermek ve birbirine zaman ayırmaktır. Evliliklerinde çatışma yaşayan eşlerin çocuklarında saldırganlık, antisosyal davranış, kaygı, korku, okulda başarısızlık gibi problemler daha çok görülmektedir.

Evliliğin Meyvesi.

Bebek doğduktan sonra eşler artık evliliklerinde yalnız değildir. Aileye yeni bir üye katılmıştır. Bebeğin aileye katıldığı ilk günlerde, eşler bebekle bir arada vakit geçirmeli ve bu büyülü anların keyfini çıkarmalıdırlar.

Bu vakitler, uyuyan bebeği seyretmek, birlikte müzik dinlemek, bebek bakımında yardımlaşmak gibi etkinliklerle değerlendirilmelidir. Bebek, anne ve babanın paylaşacağı bu özel anlar, lohusalık aşamasındaki annenin ruh sağlığını da destekleyecektir.

Çocuğun doğumu ile birlikte kadın bilerek veya bilmeyerek kendini ağırlıklı olarak çocuğa verebilir. Bu durumda, eş (koca) kendisini ikinci plana atılmış hissedebilir.

Gebelik esnasında ise kadın cinselliği yaşamama veya “Cinselliği yaşarsam çocuğuma zarar verebilirim…” şeklinde gerçek dışı düşüncelere kapılabilir. “Artık ben  anneyim.” düşüncesi ile kocasına karşı kadınlığını geri plana çekebilir. Anne olarak cinsel isteksizlik yaşayabilir.

“Çocuk ya odamıza gelirse, duyarsa, öğrenirse” vb. düşünceler kadının geri çekilmesine neden olabilir.  Annenin “çocuğu duyamam”, “çocuk korkar” düşüncesiyle annenin çocuğun odasında yatmak istemesi ya da anne çocuğu kendi yatağına, yatak odasına almak istemesi eşler arasındaki “karı-koca” rolüne büyük zarar verir. Bu durum çocukların “mahremiyet eğitimi” açısından da sakıncalıdır.

Çocuk Büyütmek Kendini Unutmak Demek Değildir!

Uçaklarda acil durumlarda çocuklu yolcuların önce kendi oksijen maskesini, sonra çocuğununkini takması istenir.

Çünkü kişinin çocuğuna yardım edebilmesi için kendisinin sağlıklı olması gerekir. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi günlük hayatta da çocuklarına fayda sağlamanın yolu, öncelikle kişinin kendi ruh ve beden sağlığını dengede tutmasından geçer.

Bazı anne ve babaların kendilerini tamamen çocuklarına adadıklarını, dünyalarının merkezine çocuklarını oturttuklarını ve kendilerine hiç zaman ayırmadıklarını görürüz.

Çocuk büyütmek zor ve meşakkatli bir iştir. Eğer anne baba zaman zaman kendilerine kaçamaklar, baş başa dinlenme ve eğlenme fırsatları oluşturmazlar, uyku ve beslenmelerine dikkat etmezlerse kendilerini yorgun ve hatta tükenmiş hissetmeye başlarlar. Buna bağlı olarak da çocuklarına karşı daha çabuk sinirlenen, tahammül gücü düşük anne-babalara dönüşürler.

Bebek Sonrası Evlilik Hayatı.

Bebeğin doğumuyla birlikte evlilik doyumunda meydana gelen azalmanın bir sebebi de artan iş yükünün eşlerden birinin özellikle annenin görevi olarak algılanmasıdır. Annenin bu konuda eşitsizlik ve haksızlık hissetmesidir.

Çocuk yetiştirme konusunda yaşanan çatışmalar, eşler arasında en fazla stres oluşturan çatışma konularından birisidir. Çocuk sahibi olmanın evlilik ilişkisi üzerinde sorunlara yol açabilen bazı etkileri şunlardır…

•  Eşlerden birinin veya her ikisinin de düşünce olarak çocuk sahibi olmaya hazır olmaması.
•  Eşlerin kaç çocukları olacağı konusunda anlaşamaması.
•  Çocuk yetiştirme konusunda eşlerin eşit sorumluluğa sahip olmaması.
•  Çocuklara nasıl bir disiplin yaklaşımı uygulanacağı ve nasıl bir terbiye verileceği konusunda eşlerin birbirleriyle anlaşamaması.
•  Anne-babaların çocuklarına yönelik olarak farklı beklentiler içinde olmaları.
•  Çocukların davranış problemlerinin eşlerin arasında gerginliğe sebep olması.
•  Eşlerden birisinin çocuklarla yeterince ilgilenmemesi ve yeterli zaman geçirmemesi.
•  Eşlerden birisinin tüm ilgi ve dikkatinin çocuklar üzerinde olması ve diğer eşin kendisini ihmal edilmiş hissetmesi.
•  Çocukların doğumuyla birlikte ortaya çıkan ekonomik sorunlar ve evin fiziki ortamın yetersizliği…

Unutmayın…

Çocuk, eşler arasında “anne-baba” ve “karı-koca” rollerindeki dengeyi bozmamalı. Bu roller her durumda kuşun iki kanadı gibi denge ve ritmini bozmadan işletilmeli ve hakkı verilmelidir.

Birinin ihmal edilmesi diğerini etkisiz hale getirebilir. Tek kanatlı kuş uçamaz. “Anne-Baba” ya da “Karı-Koca” rollerinden birini ihmali aile ve evlilik hayatındaki huzur ve  mutluluğa büyük zarar verir.