Ailenin “Yalnızlığı” nasıl giderilir..

Aile olarak da kalabalıklar içinde yalnızlık yaşanıyor. Aile, bireyi yetiştirerek topluma hazırlar ve toplumu şekillendirir. Her toplum ve kültürde aileye çok önem verilmiştir. Büyüklüğü ve küçüklüğüne göre aile  içinde yaşayan fertlerin bedensel, ekonomik, psikolojik ve sosyal bakımdan doyum sağladıkları bir yerdir. Çocuk veya yetişkin bu doyumu ve sıcaklığı, aile içinde bulamazsa, bunu aile dışında aramaya

İLYAS TÜRKMEN 31 Ağustos 2017 İLYAS TÜRKMEN

Aile olarak da kalabalıklar içinde yalnızlık yaşanıyor. Aile, bireyi yetiştirerek topluma hazırlar ve toplumu şekillendirir.

Her toplum ve kültürde aileye çok önem verilmiştir. Büyüklüğü ve küçüklüğüne göre aile  içinde yaşayan fertlerin bedensel, ekonomik, psikolojik ve sosyal bakımdan doyum sağladıkları bir yerdir.

Çocuk veya yetişkin bu doyumu ve sıcaklığı, aile içinde bulamazsa, bunu aile dışında aramaya başlar. Bu da ailenin çözülmesini ve dağılmasına neden olabilir.

Aile yaşamında yalnızlık ve çözümü…

Aile içindeki yetişkin ve çocukların huzurlu ve mutlu olabilmeleri ve yalnızlık yaşamamaları için öncelikle anne-baba arasında iyi bir işbölümü olmalıdır. Anne-baba sorumluluğu yanında, eş olarak da sorumluluklarını bilmeli ve yaşamalıdır.

Aile içindeki kadın ve erkeğin “ana baba“ rolü ve konumuyla birlikte “karı-koca“ yani eş olma rolü ve konumu vardır. Bunların hangisi önemlidir denirse ikisi de at başı yürütülmelidir. Eşler arasındaki sıcak iletişim ve ilişkiler olumlu olarak çocuklara yansır.

Eğer iyi bir anne-baba olmaya çalıştığımız kadar, iyi bir eş (karı-koca ) olmaya çalışmazsak, eşler arasındaki olumsuz tavır ve davranışlar çocukları olumsuz olarak etkiler. Ayrıca ana babalık süreklidir, fıtrıdir, ölüm hariç bitmez. Fakat “ karı-kocalık “ eşlerin ayrılmasıyla bitebilir. Eşler, ayrılsa bile çocukların ana ve babasıdırlar.

Aile içinde bireyler arasında kaliteli birliktelik olmalıdır…

Birlikte olmaktan zevk duyulmalı. Bu da bütün bireylerin birbirine saygı duyması, güvenmesi ve değer vermesiyle olur.

Çocuk dahi olsa, yaşına uygun saygı, sevgi ve değer verilmeli. Değersiz olduğunu hisseden birinin, kendi duygu ve düşüncesini rahat ve doğru ifade etmesini bekleyemeyiz. Böyle bir kişi, aile içinde bulunmakla mutlu olamaz ve yalnızlığını gidermez.

Aile yaşamında bütün bireylerinin ilgisini çekecek, bir faaliyeti bulmak ve uygulamak başta babanın sorumluluğundadır. Bununla birlikte; anne baba birlikte karar vermeli, fikir birliği içinde olmaya çalışılmalıdır.

Çatışmaya girmemeli ve çocukların yanında kesinlikle sürekli tartışmamalı. Aile hayatı olarak da hobilerimiz, uğraşılarımız olmalı. Eğer ortak hobi ve uğraşı bulamazsak, zamanla aile bireyleri bu uğraşı ve hobileri aile dışından aramaya çalışır.

Özellikle aile büyükleri haber ve dizi izlemede çocuklarının  ve sevdiklerinin hatırına bu zaaflarından ailenin huzuru için vazgeçebilmelidir.

Aksi takdirde büyüklerin biri bir odada maç veya haber izlerken, diğeri ise başka bir odada dizi veya magazin programı izliyorsa; haklı olarak çocuklarda başka bir odada internet ortamın sanal alemde yaşayacaktır.

Böylece kalabalıklarda yalnızlık yaşayan insanlar gibi, koca ev içinde de aile bireyleri yalnızlık içinde, birbirinden kopuk bir aile hayatı yaşayacaktır. O zaman eski bir-iki odalı evlerde, aile bireylerinin birbirine dokunduğu, birbirleriyle konuştuğu ve göz göze geldiği evler mi?

Yoksa geniş ve çok odalı evlerde, birbirlerinden uzak ve yalnız yaşanan evler mi? daha iyiydi diye, kendimize sormalıyız.

Kaliteli birliktelik için ev içinde bütün aile bireylerinin katılacağı sesli kitap okuma saati, günün değerlendirmesinin yapılacağı aile meclisi saati, günlük ve haftalık yine bütün aile bireylerinin katılacağı bulmaca doldurma saati, gazete okuma ve yorumlama saati vb. uğraşılar ailenin yaşam tarzına göre oluşturulabilir. Ayrıca rol model olabilmek için, kız ve erkek çocuklarla anne-baba ayrı ayrı zaman ayırması gerekmektedir.

Mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır, sıkıntılar paylaşıldıkça azalır…
Günümüzde bireylerin ve ailelerin yalnızlığını giderebilmek için aileler arası misafirliklerin arttırılması, canlandırılması gerekir.

Hâlbuki kültürümüzün bir parçası olan, misafir odası, misafir yemek takımı, misafir terliği ve havlusu alışkanlıkları halen devam etmektedir. İşte bunları eskiden kalma bir alışkanlık olarak değil de; yerli yerinde kullanarak, birey ve aile olarak yalnızlığımızı giderme adına ve değerlerimizi çocuklarımızı öğretme ve aktarma adına maalesef kullanamıyoruz.

Öncelikle misafirliği kolaylaştırmamız gerekiyor. ‘’Çay/kahve içmeye geliyoruz.’’ deyip kapıları çalmalı ve kendi kapımızı da başkalarına açmalıyız. Misafirliği zorlaştırmamalıyız.

Eskiler ‘’Misafir bereketiyle gelir.’’ diyerek misafir olmadan sofraya oturmazlardı. Misafire ikram için imkânlar açısından eskiler mi? Yoksa biz mi? daha bolluk içindeyiz. Bugün daha bolluk içindeyiz, fakat belli takıntılarımızdan dolayı misafirliğe gitmeyi ve gelmeyi zorlaştırıyoruz.

Aileler arası ev ziyaretleri ile sevgi, saygı, değer verme ve görgü kurallarını yaşayarak çocuklara öğretilir. Büyüklerin konuştuğu ciddi ve seviyeli konuları dinlemiş olur. Eve gelen nasıl karşılanır, nasıl hitap edilir, ikram nasıl yapılır bunları çocuklar görür ve gelecek hayatları için büyük izler bırakır.

Büyükler olarak, çocukluğumuzdaki yaşadığımız misafirlikleri bugün gibi hatırlatırız. Çocuklarımıza maddi ve manevi değerlerimizi aktarmada; aileler arası misafirliği ‘’fırsat eğitimi’’ olarak değerlendirmeli.

Ailelerin misafirlikle bir araya gelmeleri ile dert ve sıkıntılarının paylaşılmasına vesile olur. Aile içinde bir huzursuzluk bir sıkıntı varsa, samimi konuşmalarla ortaya çıkar.

Böylece sıkıntı içindeki bir aile sıkıntısını anlatacağı birini bulup anlatması, onu rahatlatabilir. Bu durum aile içindeki huzursuzlukların çözümü ve sıkıntının giderilmesine yardımcı olabilir.

Her birimiz çocukluğumuzdaki misafirliğe gitmeyi ve misafirinin gelmesini unutmayız. Bu gelip gitmelerin bize çok şeyler öğrettiğini biliriz.

Aynı şekilde hem çocuklarımıza kültürümüzü aktarma bakımından, hem de aile için problem ve sıkıntıları çözmeye yardımcı olacak misafirliği kolaylaştırmalı ve yaygınlaştırmalıyız.

Aksi takdirde; hem birey olarak, hem aile olarak, hem de toplum olarak kalabalıklar arasında “Dertlerimizle baş başa…“ kalırız. Bu da hem bedenen, hem de psikolojik bakımdan sağlıksız birey, aile ve toplum olarak karşımıza çıkabilir.

ÖNE ÇIKANLAR