REMZİ KAPTAN
18 Haziran 2023
YAZARLAR
Alevilerin inançsal ve toplumsal varlığının bugüne kadar gelmesinde ve korunmasında bu esas etkili olmuştur. Her Alevi inançlı kişinin bir rehberi ve mürşidi vardır.
Bu istisnasız her Alevi için geçerlidir.
Fakat gelişen ve değişen dünya gerçekliği karşısında tarihte olduğu gibi aynı şekilde her Alevinin bir birine halka şeklinde bağlı olduğu, bir birinden sorumlu olduğu ve böylelikle bir birine hesap verdiği bu sistem aksamaya, halkalardan kopmalar meydan gelmeye başlamıştır.
Şehirleşme, mürşit ve rehberlerle bağların kopması, mürşitlerin inançsal ve toplumsal görevlerini yerine getirmemesi, talibin pirini ciddiye almaması ve daha başka yığınla olgu ve gerekçe ile pir talip ilişkisi kesintiye uğramış ve bir çok Alevi ikrar vermez durumda kalmıştır.
Misal bu gün 20 yaşında olan ve inancına bağlı olarak yaşamaya çalışan bir Alevi pirini, ocağını, rehberini bilmiyorsa kime ikrar verecek? Şu tartışılmaz bir gerçektir: zaman ne kadar değişirse değişsin, dünya ve yaşam şartları ne kadar gelişirse gelişsin; insan ve toplum ancak özüne bağlı kalarak bu değişime katılabilir.
Yani özünü yok sayarak, köklerinden uzak durarak kimse gelişemez, değişemez.Böyle bir durumda kaçınılmaz olarak yok olur. Dolayısıyla Alevilerde özlerine bağlı kalarak, köklerini sahiplenerek gelişebilir, bu kökler üzerinden ancak sağlam bir gelecek kurabilir.Köklerimizde pir rehber şeklinde formüle edilmişse bunu gelişen ve değişen şartlarımıza uyarlamamız gerekiyor.
Öncelikle inancına bağlı, yolunu sürmek, inancını yaşamak isteyen kimse pirini bulmalı, ona ikrarını vermelidir.Eğer bu mümkün değilse yani o mürşit daha mürşitlik yapmıyorsa ve bu halka kopmuşsa kişi yine ikrar verebilir.Zaten bizlerin pirin huzurunda pire verdiğimiz ikrar özünde Bezm-i Elest’te Hakk’a verdiğimiz ikrarın zahir boyutunda bir kez daha pirin şahsında ve huzurunda Hakk’a verilen ikrardır.
Yani biz ikrarı mürşidin şahsında Hakk’a veriyoruz. Eğer mürşidimiz yoksa biz yine ikrarımızı Hakk’a verebiliriz.Bu durumda bizlerin Rehberi Hz. Ali’dir, Mürşidi Hz. Muhammed’dir. Onların manevi huzurlarında Hakk’a ikrarımızı verir inancımızı yaşar, yolumuzu süreriz.