Hep bekleriz bir şey(ler)i

Yaz sıcaklarının bunalttığı bugünlerde böyle bir konu seçmemin özel bir nedeni olmasa da sıkıcı bir anlam çağrıştırdığı konusunda hemfikir olabiliriz. Yine de bu konunun aklımdan çıkması ve rahatlamam için yazmak istedim..

VAHİT GÖZ 25 Temmuz 2023 YAZARLAR

‘Beklemek lazım; gönlü hoş tutanı, gönülde yer bulanı, başka gönülde gözü olmayanı’ der Cahit Zarifoğlu. Bana göre de; beklemek bazı insanlar için cehennem bazıları için ise özlem ve mutluluktur. Hayatın beklemek konusundaki gerçeği bana çok ilginç gelmiştir. Dünyaya gelmek için anne karnında bekleriz, bebekken büyümeyi bekleriz, bilet alırken sıramızı bekleriz, el öperken bekleriz, askere gitmeyi bekleriz, işimizin olmasını bekleriz, evlilik sıramızı bekleriz, bekleriz, bekleriz Ama hep birşeyleri bekleriz. Bu böyle uzar gider. Ve hatta ölüm için bile sıramızı bekleriz.

Beklemekle ilgili düşündüğümüzde, yazdığımızda veya konuşmaya başladığımızda farkederiz ki ne çok şeyi bekleyerek biryerlere gelmişiz. Yaşamın bir sonraki adımı için beklemek gerektiğini farkederiz. Beklemeden yolun kısalmadığını, acıların dinmediğini, büyümenin olmadığını, sevenlerin kavuşmadığını anlarız.

Yeri gelmişken Can Yücel bu konuda der ki; ‘Beklemek güzeldir, ama doğru durakta’ Evet, beklemek kadar beklenilen yer, beklerken ortaya çıkan duygularda önemlidir.

Bazı beklemeler, çaresizliği, acıyı, ümitsizliği hissettirir insanda. Tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmış bir evladın annesinin bekleyişindeki acı, ızdırap, öfke, çaresizlik gibi. Yada askere gönderdiği veya gurbet adı verilen başka bir ülkeye giden evladı için aynı annenin bu sefer duyguları farklılaşır. Özlem, umut, sevgi, yalnızlık gibi duygular kendini gösterir. Beklemekte, bazen duygular düşünceleri bazen de düşünceler duyguları etkisi altına alır.

Düşündüğümüz için mi özlemi, acıyı, hasreti, öfkeyi dibine kadar hissederiz yoksa özlem, hasret, sevgi gibi duygularımızın eksikliğimi mi bizi bazı düşüncelere dalıp götürür. Elbette her ikisi de olabilir. Evladı öldürülen bir annenin çocuğunun cennete gittiğine kendini inandırıp, Allahın cc adaletine teslim olması mı kendisini ümitlendirir, rahatlatır yoksa sebepsiz yere sürgün edilmiş, cezaevine atılmış evladına sarılıp öpemeyeceğinin korkusu mudur beklemek. Ama gerçek olan kendimizi hep beklerken bulmamızdır.

Beklemenin duygulara bakan yönünde ise daha fazla can acıtıcı bir tablo vardır. İnsanın en büyük hatası sevmek, güvenmek değil, sevmeye, güvenmeye layık olmayan birinden bu duyguları beklemektir. Geçmeyeceğini bildiğin otobüsü yanlış durakta beklemek gibi hissettirir insana.

Çocukken ihtiyacın olan sevgiyi ilgiyi beklersin. Beklemek, seni usandırsada yine beklersin. Bir gün sevilirim, duyulurum diye. Belki beklediğin şeyi beklediğin kişiden değildi hayatına sonradan dahil olan kişide bulursun. Yada yaşarken beklemenin zorluğunu artık hissetmeden beklersin hayatının sonlarına kadar.

Beklemek herbirimizin sağ beyninde, duygularımızın yoğun hissedildiği bölgede kendini gösterir. Beklemenin verdiği hazzı yada yükü, acıyı ancak sol beyne taşıyıp değerlendirdiğimizde kabullenmeler başlar. Eskiden sevgiliden mektup beklenirdi. Şimdilerde gün içerisin de bile araması, sesinin duyulması beklenir oldu. Herşey değişse bile beklemek değişmedi. Sezen Aksu’nun ‘Hala haber bekliyorum senden’ şarkısı gibi Dedim ya hayat iyi yada kötü birşeyleri beklemekle geçiyor!…

Beklediğiniz ne varsa size huzur, mutluluk ve güzellikler getirsin…

Psikolojik Danışman Vahit Göz