Hayatta tesadüf yoktur

Buna inanıyorum. Ama geçenlerde bir dost, gerekçelerimi duymak istedi. Bir an afalladım. İnanç tartışılamaz, dedim.

SEDAT İLHAN 09 Temmuz 2023 YAZARLAR

Herkes kendi cevabını kendisi bulur. Aynı zamanda içimden düşündüm. Hayat akışına yaşanmalı derken söylemime net bir cevabımın olmaması? İkilemlerimden birisi. Haydi, hepimiz için, hep birlikte masaya yatıralım o zaman, neler keşfedeceğiz, görelim.

Bir dostumla konuyu, ana hatlarını belirlemek üzere ele aldığımızda anladık ki, bir anlam karmaşası yaşanmakta. Bu sözün aslı yaratılışta tesadüf olabilir mi? Yoksa hem yaratılış hem de hayat için tesadüfün olmadığını söyleyebilir miyiz?

Yaratılışta tesadüfün olmaması ile ilgili bilim adamları yeterince tezler sunmuşlar. Kainatta herşeyin birbiri ile ilgili olduğu söylenir, kabul edilir. Herhangi bir küçük şeyin yok olduğunu düşündüğümüzde karşımıza bambaşka bir kainat çıkacaktır. Dini söylemleri ön planda tutanlar bunu Allah’ın varlığına delil olarak sunarlar. Ama bir bilim adamının sunumunu izledim bir videoda. Hem Allah‘ın hem de tesadüfün olmadığını iddia eder. Ne olacak şimdi?

İnanç tartışılamaz demiştik. Bir tercih sanki. Veya bir isyan, birilerine, bir şeylere. Özgür olmak isteğinin dışa yansıması, herkeste var olan…

Çünkü kainatta var olan denge baş döndürüyor. Eğer bir yaratıcı var ise, herşeye hakim olmalı. O’nun referansı olmamalı. Kırk satır mı kırk katır mı, misali işte. Ya yaratıcıya inanarak bir hoş olacak insan ya da kainattaki düzeni seyrederek…

Hayatta tesadüf yoktur, söylemi irademizi, isteklerimizi, çekincelerimizi, tercihlerimizi kısacası bizi de içine alan bir düşünceyi ifade etmekte.

İnanıyorsak ki, hayatta tesadüf yoktur, sanki sorumluluklarımızdan kurtuluveriyoruz gibi algılanabilir ilk aşamada. Herşey olması gerektiği gibi ise yaptıklarımızla neden suçlu olalım ki? Katil, hırsız, yalancı, dolandırıcı, tecavüzcü… Neden suçlu olsunlar ki? İnsan görmek istediğini görür, bilmek istediğini bilir… Suçluya sorsak herkes suçlu. Sorumluluk?

Evet, kritik kavram sorumluluk. Her şeyi bir mesaj bilmek, öğrenmek üzere bakmak hadiselere. Hayatı kolay kılmak üzere yol aramak. Kendimizi, dostlarımızı, insanlığımızı tanımak…

Hayatta tesadüfün olmadığına inanmak bazen, bazılarımız için yaşadıklarımıza anlam verme gayretimizin sonucunda aciz kalmanın bir görüntüsü olabilir. Yaratıcıya teslim olmanın görüntüsü. Çünkü ne kadar uğraşırsak uğraşalım, su akıp yolunu buluyor. Herşeyi düşünerek kurduğumuz bir eğitim modelinin istediğimiz gibi işleyeceğinden, hedeflediğimiz sonuçları vereceğinden emin olamıyoruz yani. Söylediklerimizin nasıl algılandığını kontrol edemiyoruz. Söyleyivermek, bilivermek yetmiş olsa idi, ne kaza olurdu ne de kimseler üzülürdü şu alemde. Herkes kendisi öğreniyor, ne nedir. Bazen müdahale etmeye çalışırız ama inatla karşılık bulabiliriz. Seyrederiz hayretle. Bile isteye, güle oynaya, gözümüzün önünde gerçekleşir herşey. Çıkmazlarda çırpınır durur insanlığımız…

Düşüncenin gücü… Bazılarımıza fantazi gibi gelse de ben inananlardanım. Yaşadıklarımızın hepsi düşüncelerimizde pişer öncelikle. Yapabileceğimize inanmadığımız hiçbir şeyi başarmamız mümkün değil. Basketbolcüler denemişler. Sadece düşünceleri ile antrenman yapanlar, gerçek top ile gerçek antrenman yapanlar kadar sayı alabilmekte. „Kurdu an, sopayı hazırla“ demiş atalarımız. Belki kurdu çağırmaktır yaptığımız, belki de kurdun gelişini hissetmemiz.

Bir film seyretmiştim çok öncelerde. Postacı kapıyı üç kez çalar. Senaryoyu hatırlamıyorum ama bu mesaj kalmış aklımda. Herhangi bir olgu ile karşılaşmadan önce mutlaka belirtilerini yaşarız. Ev çökecektir, çatırdar, haber verir. Kendimize aşırı güvenle dikkatimizi kaybederiz. Sendeleriz bir kaç kez. Ve kaçınılmaz son, kaderimiz oluverir.

Algıda seçicilik… Duymuş olmalısınız bu deyimi. Neyi arıyorsak onu buluyoruz ve bulduklarımızın, en ulaşılamaz gerçekler olduğunu iddia ediyoruz, genelde. Herkesin buna inanmamasına hayretlerle.

Hayatta tesadüf yoktur. Birisi ile bir zaman dilimini paylaşmışızdır. Konuşuruz, anlaşırız, tartışırız saatlerce. Yaşanan her ne olursa olsun, bizi anlatır bize, dinleyene, öğrenmek isteyene…