Göçmen, mülteci ve çocukları…

Kitlesel göç hareketlerinin 2000’li yıllar sonrasında büyük bir artış gösterdiği tüm dünyada gizlenilmeyen bir gerçektir. Bu gerçeklik, göçmenlerin eğitimle toplumsal entegrasyon politikalarının önemini de artırmıştır. Bu politikalar sayesinde göçmen çocukların nitelikli eğitime erişimi ve eğitimlerini sürdürmesi aynı zamanda toplum ile entegrasyonu artırma ve bireysel olarak çeşitli kazanımlar elde etme imkânı sağlamayı hedeflemiştir. Bana göre; Göçmenlerin

VAHİT GÖZ 07 Mayıs 2023 YAZARLAR

Kitlesel göç hareketlerinin 2000’li yıllar sonrasında büyük bir artış gösterdiği tüm dünyada gizlenilmeyen bir gerçektir.

Bu gerçeklik, göçmenlerin eğitimle toplumsal entegrasyon politikalarının önemini de artırmıştır. Bu politikalar sayesinde göçmen çocukların nitelikli eğitime erişimi ve eğitimlerini sürdürmesi aynı zamanda toplum ile entegrasyonu artırma ve bireysel olarak çeşitli kazanımlar elde etme imkânı sağlamayı hedeflemiştir.

Bana göre; Göçmenlerin yeni ülkelerine iltica etmeleriyle başlayan yeni sosyolojik anlamdaki kimliklerine ‘Mülteci’ adı verilmektedir. Uluslararası hukukta göçmen ve mülteci kavramları ayrı tanımlansa da sosyo-psikolojik etkileri açısından ben birlikte kullanmayı tercih edeceğim. Her göçmen aynı zamanda bir mültecidir.

Bu kavramlar, gönüllü veya birtakım güvenlik ve yaşam mücadelesi bazlı düşünceleri içerse de bence iki durumda uyum ve entegrasyon açısından benzerlik vardır. Ve her mültecinin köklerinden ayrılmasına neden olan bir travması ile yeni ülklerinde sıfırdan başlayacak hayatın zorluklarının yaşattığı artı travmaları olacaktır.

Göçmenler ülkelerini zorunlu olarak terk ettikleri için özellikle göçmen çocukları travmalı bir dönemden geçmektedir. Gittikleri ülkelerde yeni doğan çocuklar içinde aynı travmatik dönemin başladığını belirtebiliriz. Çünkü Ebeveynlerin göçmen travmaları devam ettiği bir dönemde doğan çocukların olumsuz etkilenmemesi mümkün değildir.

Göçün neden olduğu sorunlardan en fazla çocuklar etkilenmekte olup göçten önce ve göç esnasında psikososyal birçok zorluğa maruz kalmakta, bunların yol açtığı sorunlar göç edilen ülkeye yerleşildikten sonra da devam edebilmektedir.

Göçmen Çocukların yeni ortamlarına ve eğitime uyumlarının desteklemesi adına birçok konu başlığı vardır.Bunlar; Psikolojik Destek, Dil Becerileri, Ebeveyn Rolleri, Aile Desteği, Ders Dışı Sosyal Etkinlikler ve Öğretmen Yeterliliklerinin artırılması…

Bu yazımda sizlere göçmenlerin yani bireysel anlamda Mülteci çocuklarının eğitiminde gözlemlenen üç farklı durumu zihinlerinize postalayacağım. Bu postayı aldıktan sonra iki hafta içinde isteyenler geri dönüş hakkına sahipler 😊

Mülteci çocukları tabirini kullanarak, mülteci çocukların yetiştirilmesinde görülen psikolojik tutum ve davranışlara odaklanmak istiyorum. Bu konuda Ebeveylerin üç farklı yaklaşımdan birini tercih ettikleri veya mecbur kaldıkları yada işlerine öyle geldiği değerlendirilebilir. Aşırı Kontrol ve Koruyucu, Tamamen serbest bırakıcı, Sakin ve Bilinçli yaklaşım.

Ebeveynlerin Aşırı Kontrol ve Koruyucu Yaklaşımlarında; Çocukları her türlü tehlike ve muhtemel risklerden koruma refleksiyle çocukların etrafına sanal ‘güvenlik duvarı’ inşa eden modeldir. Odaklandıkları bir konu vardır oda: Çocuklarını korumak. Etrafın güvenilmez algısını kendilerine ikna ettikleri gibi çocuklarına da bunu inandırmak isterler. Bu yaklaşım tarzı kısa süreli işe yarasa da uzun vadede sakıncalı bir tutumdur. Çünkü, çocuklarda benlik algısı, sınırlar, özgüven, kendini tanıma vb hiçbir kavram oturmayacaktır. Yaşadığı toplumu sadece ve sadece kendi anne-babası gözüyle algılayan, değerlendiren, taklitçi bir çocuk ortaya çıkacaktır. Oluşturulan yanlış ortamlardan doğru sonuç beklemek hayal olacaktır.

Ebeveynlerin Tamamen Serbest Bırakıcı Yaklaşımlarında; Bu yaklaşımı içselleştiren çocuklarda kuralsızlık, duracağı yeri bilmeme, toplumsal kurallar konusunda yetersizlik gibi durumlar ortaya çıkacaktır. Ebeveynleri ile misafirliğe giden çocuklarda bu yaklaşımın yansımaları daha çok izinsiz herşeye dokunma, mızmızlanma, sakin kalamama, gittiği ortama göre kendini kontrol edememe ve sürekli kendini ebeveynin odağında hissettirme eğilimi görülecektir. Ebeveynler bu yaklaşımı; çoğu kez duygusal yıpranmışlık ve kendi travmalarından kaynaklı sergilerler. Bazen de abartılı ve kendi doyurulmamış duygularının dengesiz dışa vurumu olarak çocuklarına bu yaklaşımı veya tarzı uygularlar. Belki de çok azında kendi çocukluklarında aşırı serbest bırakılmış ve şımartılmış bir çocukluk yaşamaları sonucu devam ettirdikleri kök aile modellemesi de olabilir.

Ebeveynlerin Sakin ve Bilinçli yaklaşımlarında: Özellikle göçmen ve mültecilik süreçlerinde ebeveynler ellerinden geldiği kadar kendilerini ve duygularını doğru aktarmaya, kontrollü olmaya çalışmalıdırlar. Süreçte daha sakin kalabilen, çocukların eğitim ve psikolojilerine yönelik kendini geliştiren, destek alan ebeveynlerin çocukları bu süreçte sınırlarını koyan, kuralları içselleştiren ve içinde bulunduğu topluma entegrede zorlanmayan bireyler olurlar. Gittikleri bir alışveriş merkezinde, lokantada yada ziyarette bu tür ebeveynlerin çocukları kendinden emin, duyarlı ve mutlu bir görüntü çizerler. Dünyamızın geleceğinde küçük de olsa bir katkımızın olması adına çocuklarımız ve kendimizi geliştirmek doğru bir tercih olacaktır. Ebeveyn olmak çok önemli bir statü olmasına rağmen önce birey olmak belki daha da önemlidir. İyi bireyler ancak iyi nesiller yetiştirirler.

Duyarlı, dürüst, insan olma özelliğini geliştiren insanların artması dileğiyle..