Göçmen kiracıları canından bezdiren ayrımcılığa karşı mahkemeden anlamlı karar

Göçmen kiracıları canından bezdiren ayrımcılığa karşı mahkemeden anlamlı karar

30 Ekim 2019 tarihli yazımda Avrupa’yı kuşatan iki tehlikeden birinin ‘gizli ırkçılık’ olduğunu belirtmiş ve ‘görünürde demokratik bir dünya görüşüne sahipmiş gibi davranan; muhafazakâr, liberal hatta sol siyasal retoriklerin ardına gizlenmiş ırkçılığın da oldukça tehlikeli” olduğunu ileri sürmüştüm. Siz buna bir de tereyağından kıl çeker gibi kolayca devreye sokulan ayrımcılığı ekleyin. Augsburg İdare Mahkemesi (Amtsgericht)

DR. ÜNAL BİLİR 11 Aralık 2019 DR. ÜNAL BİLİR

30 Ekim 2019 tarihli yazımda Avrupa’yı kuşatan iki tehlikeden birinin ‘gizli ırkçılık’ olduğunu belirtmiş ve ‘görünürde demokratik bir dünya görüşüne sahipmiş gibi davranan; muhafazakâr, liberal hatta sol siyasal retoriklerin ardına gizlenmiş ırkçılığın da oldukça tehlikeli” olduğunu ileri sürmüştüm. Siz buna bir de tereyağından kıl çeker gibi kolayca devreye sokulan ayrımcılığı ekleyin.

Augsburg İdare Mahkemesi (Amtsgericht) hepimizin yüreğine su serpen önemli bir karar aldı ve evini ‘sadece Almanlara’ kiralayabileceğini ifade eden, bu nedenle de Burkina Faso’lu kiracı adayını geri çeviren ev sahibini tazminat ödemeye mahkûm etti.

Karar göçmen kökenli olduğu için geri çevrilen, dışlanmışlık ve ayrımcılık karşısında onuru kırılan insanlara umut vermesi; oldukça yaygın şekilde karşımıza çıkan ve toplumsal uyumun önüne set çeken ayrımcılığa hukuken ‘dur’ demesi yönüyle oldukça önemli.

Burkina Faso’lu kiracı adayının cesaretle üzerine gittiği sorun o kadar yaygın ve toplumun kılcallarına öylesine işlemiş ki, Avrupa’da ev arayan yabancı kökenli insanları canından bezdiren bir hâl almış. Göçmen kökenli hangi kiracıya dokunsanız, bin ah işitiyorsunuz. Ancak farklı hikâyelerin kesiştiği ortak noktalar hep aynı.

Telefonda yaşadığınız ülkenin dilini çat pat konuşuyorsanız ya da ilgili dili çok iyi konuşmakla birlikte aksanınızdan yabancı olduğunuz anlaşılıyorsa genellikle ‘ev çoktan tutuldu’ mazereti ile karşılaşıyorsunuz. Diyelim ki telefon engelini bir şekilde aştınız ve randevu aldınız; bu kez de ‘mevcut evinizden neden çıkıyorsunuz, hâlihazırdaki ev sahibinizin bilgileri neler’ gibi sorularla karşılaşıyorsunuz. İşin en garip tarafı da ne biliyor musunuz? Birçok ev sahibi veya emlak ofisi finansal durumunuzu öğrenmek için sizden ev kredisi veren bankaların talep ettiği aynı belgeleri istiyor. Ev sahibinin önüne tastamam bir dosya koysanız bile çoğu kez yine de hüsrana uğruyorsunuz. Çünkü isminiz, ten renginiz sizi ele veriyor.

Kiralık ev arayışındaki insanların olumsuz tecrübelerine kulak verdiğinizde kendinizi Avrupa kıtasında değil, Türk usulü komedi filmlerinde zannediyorsunuz.

Ev tutmaya giderken başörtülü eşini yanında götürmeyen, eşinin başına bir peruk geçiren, mülteci olduğunu gizlemek zorunda kalan, kendine maaş bordrosu uyduran, çocuk sayısını yanlış beyan etmek durumunda kalan o kadar çok insan var ki! Anlattıklarına bakınca dürüst davranarak ev bulmanın neredeyse imkânsız olduğunu düşünüyorsunuz.

Umarız, Augsburg İdare Mahkemesi’nin aldığı karar göçmen kiracıların çoğunu canından bezdiren ayrımcılığı bir nebze olsun frenler.

ÖNE ÇIKANLAR